Translate.vc / French → Turkish / Poké
Poké translate Turkish
72 parallel translation
Vous venez d'être poké.
Dürtüklendin.
Tu devrais le poké.
Dürtmelisin bence.
Roy Poke va diriger cette Prison.
Rory Poke'ın bu hapishaneyi nasıl yöneteceğini anlatıyorum.
Tu veux dire comme traîner avec un S.D.F. qui s'appelle Poke?
Şu evsiz Poke ile takılman gibi mi?
C'est Poke qui devrait être là, pas moi.
Poke burada olmalıydı, ben değil. Hepsi onun fikriydi.
Pas même Poke.
Poke bile yapmadı.
- Allez, Poke!
- Hadi Poke!
Attention, Poke!
Dikkat et Poke!
Pour regarder la migration des Poke Renos.
Poke Renoların göçünü izlemek için.
Cinq étés au Camp "Poke-a-quatic".
Beş yaz tatilimde de kampa gitmiştim.
Du porc en sauce.
Pig'n a Poke.
Du porc en sauce, avec du bacon.
Pig'n a Poke ve bir parça domuz salamı.
- Maintenant.
- Hemen, Poke.
Des gars en pyjamas noirs en ont fait autant au Vietnam.
Farkında mısın, Poke? Siyah pijama giyen adamlar, aynısını Vietnam'da da yapmışlardı.
Poke!
Poke!
- Mais t'es quoi, toi, en fait?
Poke, sen ne ayaksın peki?
Ça vous touche pas, Poke?
Sana göre değiller ha, Poke?
Poke, assure-toi que ton équipe surveille notre Mark-19.
Poke, takımının M-19'u kontrol ettiğinden emin ol.
Préparez votre équipe, Poke.
Timini hazırla, Poke.
Tu te remets à penser comme un Mexicain.
Poke, yine Meksikalılar gibi düşünmeye başladın.
Poke, on peut pas tous... s'entendre?
Poke, altı üstü şunu alsan olmaz mı?
- Poke, go!
- Poke, ilerle!
Allez le chercher dans le camion, Poke.
Hadi yürü ve getir şunu, Poke.
On habite désormais à Poke's Road.
Poke Sokağı'nın oradaki gölün kıyısında yaşıyoruz.
Pourquoi ce nom de Pokes's Road?
Buraya neden Poke Sokağı deniyor?
C'est une longue histoire.
Poke Sokağı çok uzaklara kadar uzanıyor.
On a dû faire pousser des raisins d'Amérique.
Bir zamanlar oralarda Poke'lar yaşamış olmalı.
lived a girl that I swear to the world made the alligators look tame Poke Salad Annie...
* Tanrı şahidim olsun ki... * * Timsahları evcilleştiren bir kız yaşardı * * Salatayı karıştıran Annie *
Poke
* Karıştır *
- Le chat dans un sac, le dépôt fantôme.
Spanish prisoner, the pig in the poke, the pigeon drop. ( * )
Tu twittes Gabby, poke Tracy et cyber-brute Maria.
Sen Twitter'dan Gabby'ye ulaş, Tracy'yi dürt ve Maria'ya Cyber-Bully çek.
Le laid, c'est Coke Hayes.
Çirkin olanı Poke Hayes.
Que je me crève un oeil, c'est ça que tu veux?
Bana bir poke istiyor musunuz gözlerimin içi kadar bana inanır?
Chez Poke?
- Poke'un yerine mi?
- Quoi? Le bar de Poke?
- Poke'un barında mı?
On dirait que Poke doit payer sa facture d'eau.
Görünüşe göre, Poke'un birikmiş su faturaları var.
- Vous êtes un parent de Poke?
- Danışılabilecek birisin galiba.
Tu pourrais m'envoyer un poke?
Yakın zamanda beni dürter misin?
Mémé a dit qu'elle t'a envoyé un poke et que tu ne lui as pas renvoyé.
Stan, büyükannen seni dürttüğünü söyledi ama sen geri dönmemişsin.
- Envoie un poke à mémé!
Stan, büyükanneni dürt!
Poké par le Poignard!
Hançer tarafından dürtüklendin!
Mais ce soir, je poke Jésus que tu ailles bien.
Ama bu gece, hala hayatta olduğun için Tanrı'ya bir beşlik çakmayı düşünüyorum.
Ne poke pas le dragon, Robin.
Ejderhayı dürtme, Robin,
Peut-être que je pourrais vous donner un poke parfois.
Belki bir ara seni dürterdim.
je le poke pour toi, si tu veux.
- İstersen ben senin yerine dürteyim.
I don t drink, and I don t smoke but I give your girl a poke
Ne içkim var ne sigaram dayarım ama kızına.
I give your girl a poke
Dayarım kızına.
I give your girl a poke, I give your girl a poke
Dayarım da kızına, dayarım da kızına...
Nous faisons nos courses au Safeway ( chaine de supermarchés ).
Safeway'dan Poke yeriz.
C'est le poke time.
Şimdi yemek zamanı.
Poke-a-hot-ass ( Jeu de mot Pocahontas )
Kırmızı Başlıklı Şıllık.