Translate.vc / French → Turkish / Premiére
Premiére translate Turkish
761 parallel translation
La premiére page d'un nouveau livre.
Yeni bir kitabın ilk sayfası, Majesteleri.
Je suis Ia, a te parler comme si tu étais Ia premiére femme que je vois,
Burada oturmuş, sanki daha önce hiç kız görmemiş gibi konuşuyorum seninle.
AVANT QUE LA premiére BOMBE atomique NE soit LÄCHÉE SUR LE JAPON.
... ATlLANA KADAR AClKLANMASl YASAKTl.
La premiére fois, pas la deuxiéme.
İlk ziyaretin öyle olabilir ama ikincisi değil.
C'est la premiére fois depuis des années que je respire un air pur.
Yıllardır ilk kez temiz hava alıyorum.
Vous voulez l'ouvrir à l'assemblée, à la premiére parole, on vous sort.
Toplantıda bir şey söylemeye kalkarsan birden ışıklar söner, kendini dışarıda bulursun.
Vas-y, c'est pas la premiére fois.
Daha demin öptün ya canım!
C'est la premiére fois que je trouve quelqu'un de propre.
Hayatımda karşıma çıkan tek değerli şey o.
Avec un crochet ou un uppercut que vous l'avez cueilli la premiére fois?
İlk başta ona nasıl vurmuştun, aşağıdan mı, kroşe mi?
C'est la premiére fois que je le dis.
Daha önce bunu ağzıma bile almadım ki.
C'est une premiére dans l'histoire de la médecine.
Size olanların tıbbi bir örneği daha yok.
J'ai appris ça la premiére fois que je suis tombé de cheval.
Bunu ilk kez attan düştüğümde öğrenmiştim.
J'ai ôté la premiére bande.
Dış bandajı çıkardım.
Buvons à ma premiére journée au domaine et à ma conviction que la malédiction n'est qu'une légende, et que le chien de l'Enfer n'effraiera jamais plus ceux qui traversent la lande la nuit.
Baskerville Konağı'ndaki ilk günüme içelim ve kati inancıma bu aile laneti denen şey efsaneden başka bir şey değildir ve Cehennem Köpeği gece bu çalılığa bir daha asla korku getirmeyecek.
Je me rends compte, pour la premiére fois, que mon jugement étai erroné.
Hayatımda ilk defa, kararımda hatalı olduğumu anlamaya başladım.
Commandant Reynolds, est-ce votre premiére guerre?
Yüzbaşı Reynolds, bu ilk savasınız mı?
PREMIERE PARTIE :
BÖLÜM BİR :
PREMIÉRE CE SOIR - LA VÉNUS BLONDE VENEZ TÔT PARTEZ TARD
BU GECE İLK KEZ SARIŞIN VENÜS
Ia premiére que je prends dans mes bras.
... sanki hiç kollarıma almamışım gibi.
La premiere lettre anonyme que j'ai recue m'a fait rire.
O isimsiz mektubu ilk aldığımda sadece gülüp geçmiştim.
C'est la premiere fois que j'entends ta mere te dire quelque chose... sans que tu sautes.
İlk defa annenin sana bir şey söylediğini ve senin hemen yapmadığını görüyorum.
C'etait ma premiere grande fete, au Lionnet.
İlk büyük partimdi Lionnet'teki.
Tu sais, c'est le jour ou j'ai vu Oscar Hubbard pour la premiere fois.
Biliyor musunuz, Oscar Hubbard'ı ilk kez o gün görmüştüm.
C'est la premiere fois que j'ai vu ma mere se mettre en colere.
O zaman hayatımda ilk kez annemin kızdığını görmüştüm.
C'est la premiere fois que j'ai vu Oscar.
O gün Oscar'ı ilk kez görüşümdü.
GRANDE PREMIERE
BÜYÜK AÇILIŞ
"de la premiere à la vingt-troisieme clause."
"hükümlerinden alınmıştır."
- Il y a une premiere fois à tout.
- Her şeyin bir ilki vardır, değil mi?
C'est la premiere fois que j'ai un club de golf entre les mains.
Elime ilk kez bunu alıyorum.
Puis il y a la moitié de la premiere scene d'une piece... située dans la Tour Penchée de Pise, tentant d'expliquer... pourquoi elle penche, pourquoi tous les buildings sensés devraient pencher.
Bir de, Eğik Pizza Kulesinde geçen bir oyunun açılış sahnesinin yarısı da var. Kulenin neden eğildiğini ve bütün akla uygun binaların neden eğilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyor.
La toute premiere journée, elle doit le présenter a ses parents.
Geldiklerinin ilk günü, kız, adamı, ailesiyle tanıştıracaktır.
II avait une bouteille, la premiere fois quand on s'est rencontrés.
İlk karşılaştığımızda da bir şişesi vardı.
La premiere fois qu'on s'est rencontrés, j'aurais du avoir la décence... de me saouler, par égard pour toi.
Bilirsin, daha ilk tanıştığımızda, sırf senin iyiliği için sarhoş olma anlayışını göstermeliydim.
Eh bien, la premiere chose que j'ai écrite n'a pas vraiment réussi.
Yazdığım ilk şey pek de ses getirmedi.
J'ai tout su sur lui la premiere semaine ou ils ont emménagé ici il y a cinq ans.
Bay Don Birnam'ı da tanırım. Beş yıl önce, buraya taşındıklarının ilk haftasında, onun hakkında her şeyi öğrenmiştim.
Tu remarqueras que je n'ai meme pas trouvé la premiere ligne. Tu n'as pas pu écrire le début parce que tu ne connaissais pas la fin.
Giriş satırını bile yazamadığımı görmüşsündür.
C'est pas la premiere fois.
Ben daha önce de kan kaybettim.
La premiere fois de sa vie que ca lui arrive!
Bu onun yaşamı boyunca hiç çekilmediği bir yön.
Premiere representation, ce soir, a 8h.
İlk gösteriniz bu akşam saat sekizde.
Premiere : le soir de Noel.
- Noel Gecesi açığız.
Durant notre premiere annee sur Altair IV, ils ont tous... succombe a une- - une sorte de force planetaire...
İlk yıl bitmeden hepsi, her kadın ve erkek bir tür... bir tür gezegen gücüne yenik düştüler.
Ma premiere mise en pratique fut le robot... que vous semblez trouver si remarquable.
İlk uygulamalı sonucu şu robotum oldu. Siz beyler onu çok etkileyici buldunuz.
Dans ma premiere tentative de creer une image... ma puissance cervicale excedait un peu la votre.
İlk görüntü yaratma denememde beyin kapasitem sizinkinden daha geniş değildi.
Je parie que c'etait pas la premiere squaw que...
Kalıbımı basarım ki, o ilk yerli kadının değildi.
Premiere étape, 30 segondes pour fair ça.
Sınavın ilk adımı bu ve yapmak için 30 saniyen var.
ce n'est pas la premiere fois que quelqu'un voit un satellite.
İlk kez birisi uçan daire görmüyor.
- C'est la premiere fois a l'étranger.
- İspanya'ya ilk defamı geliyorsunuz?
Tu prends la premiere route a gauche. Et ça descend tout le temps.
Soldaki ilk yoldan dön ve sonra köprünün altına gir.
- Isabelle! Je te donne un ordre pour la premiere fois.
Sana daha önce hiç emir vermedim, ama şimdi veriyorum.
Votre premiére et derniére.
İlk ve son ziyaretçinizmiş.
Il est... 11 rue Première-Campagne.
Rue Premiere-Campagne 11 adresinde.