Translate.vc / French → Turkish / Premiêre
Premiêre translate Turkish
134 parallel translation
Tu étais marrante la premiêre fois que je t'ai vue. Ton allure dégingandée et tes taches de rousseur.
Seni ilk gördüğümde ufacık tefecik uzun bacaklı çilli bir şeydin.
Rappelle-toi que la dernière répétition est plus dure que la premiêre.
Ana prova gösterinin kendisinden daha zordur. Tatlım unutma : Lütfen gergin olma.
C'est la premiêre fois que vous dites ça.
İlk defa benim mantıklı konuştuğumu söylediniz.
Pour la premiêre fois au cabaret, une nouvelle vedette.
Bu gece yeni bir keşif yapacağız. Gece kulüpleri dahil hiçbir yere çıkmamış olan bir bayan sunuyoruz.
Dites-lui de me réserver la premiêre danse.
İIk dansı benim için idare etmesini söyle.
C'est à la gare qu'il m'a embrassée pour la premiêre fois.
İIk beni öptüğünde trendeydi.
Je comprends comment il a pu tuer la premiêre fille.
Kedi ilk kızı nasıl öldürdü anlayabiliyorum.
- Bien sûr! Mais il reconnaît qu'il a tué la premiêre fille.
İlk kızı onun öldürdüğünü çabucak kabul etti.
la premiêre semaine d'avril 1 940, peu d'hommes, dans le monde, auraient pu croire qu'en moins de trois mois, le danemark, la norvège, la belgique, la hollande et la france tomberaient aux mains de l'envahisseur allemand.
1940 NİSANIN İLK HAFTASI, 3AYDAN DAHA AZ BİR ZAMANDA DANİMARKA NORVEÇ BELÇİKA HOLLANDA ve FRANSA'NIN ALMAN İŞGALCİLERİN ELİNE DÜŞECEĞİNE DÜNYADA PEK AZ İNSAN İNANIYORDU.
Tu fais partie des gens qui aiment tellement s'écouter, que la 1 0e fois qu'ils se répètent, ils pensent parler pour la premiêre fois.
Sen de bir şeyi 10 kere söyleyip... hala ilk kez söylüyormuş gibi davranan kişilerdensin.
Aprês la premiêre guerre mondiale, ce jour s'est mis à changer.
Savaştan sonra, 1. dünya savaşından sonra bayram değişmeye başladı.
C'est la premiêre fois que je donne un ordre à un capitaine.
Bir yüzbaşıya emir vermek için elde ettiğim ilk şans bu.
Je ne pensais pas que vous seriez la premiêre à m'accueillir.
Döndüğümde, beni görmek için buraya gelmen haricinde her şeyi beklerdim.
- Merci. C'est la premiêre fois qu'on me dit ça et l'une des rares fois oû je le suis.
Bunu birisinin ağzından ilk kez duyuyorum ayrıca bu açık sözlü olduğum nadir anlardan birisidir.
Pour la premiêre fois, je te mérite.
İlk kez seni hak ettiğimi hissediyorum.
Vous combattrez seul contre tous pour la premiêre fois de votre vie?
Hayatında ilk defa herkese karşı tek başına mı duracaksın?
Oui, pour la premiêre fois de ma vie.
Evet, hayatımda ilk kez.
Mais c'est la premiêre fois que tu...
Gerçek bir meseledeki ilk sınavın olacak...
Ben, ce sera pas la premiêre fois.
Bu ilk kez olmayacak.
Puis-je être la premiêre à vous féliciter... pour le début de votre rêve?
Hayalinin başlangıcında seni ilk kutlayan kişi ben olabilir miyim?
On a roulé les Allemands comme ça pendant la premiêre guerre.
Birinci Dünya Savaşı'nda Siouxca konuşanları kullandıklarını okumuş.
Nous avons aussi des armes de la premiêre guerre.
Çavuş, Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma ufak silahlarımız da var.
Demain, à la premiêre heure.
Yarın ilk iş yaparız.
J'avais promis au petit de l'emmener chasser à la premiêre occasion.
Av için güzel bir geceydi. Küçük Eli'ya ilk fırsatta onu ava götüreceğime söz vermiştim.
C'est la premiêre fois qu'on me pose la question!
Evet ama bu soruyu duyduğum ilk sefer.
Je l'ai rencontré hier pour la premiêre fois.
Onunla ilk defa dün otobüste karşılaştık.
C'est la premiêre fois que je frappe un détenu.
20 yıldır çocukların hiçbirine bir fiske bile vurmamıştım.
J'étais la premiêre personne à le traiter avec respect et à ne pas le frapper.
Hayatında pis ve iğrenç olmayan, terli bir eldivenle suratına vurmayan bir tek ben vardım.
Par chance, la premiêre fois.
"'Bu sadece şanstı'dedi ilk seferinde. "
Elle a rapporté 3 500 $ la premiêre semaine.
Daha ilk haftada 3.500 dolar kazandırdı.
C'est la premiêre fois qu'on fait passer le même test de Q.I. à des écoliers du monde entier.
Böylesi daha önce yapılmamıştı ilk kez, dünyanın her tarafındaki okul çocuklarına aynı IQ testi uygulanıyor.
- Demain matin à la premiêre heure.
Sabah ilk işimiz o olur.
Bon. Je vais entrer la premiêre.
İlk ben gideceğim.
C'est bizarre, la premiêre fois que ça a compté physiquement pour moi, c'était seulement l'année dernière, avec un garçon dontje voulais pas.
Fakat fiziksel olarak ilk kez geçen yıl etkilendim.
Schroeder, donne-nous le ton de la premiêre scène.
Schroeder, ilk sahne için atmosferi ayarla.
Oui, c'est la premiêre fois qu'on m'invite â une fête.
Evet, ilk defa bir partiye davet edildim.
Au fait, oû est passé l'as de l'aviation de la Premiêre Guerre mondiale?
Bu arada, I. Dünya Savaşı Yıldız Pilotu'na ne oldu?
Bon... la premiêre chose à faire, c'est de garder notre calme.
Şimdi ilk yapmamız gereken şey sakinleşmek.
On attaque la premiêre.
Şimdiye kadar ne kadar verdiniz? - Şimdi ilkine başlıyoruz.
C'est la premiêre fois de ma vie que je croise un shérif-fermier.
Hem çiftçi hem şerif olanını hayatımda ilk kez duydum.
Ce n'est pas la premiêre fois.
Bu ilk olmuyor.
C'est la premiêre sortie de M. Antonapoulos.
Bu Mr. Antonapoulos'un dışarda ilk günü olacak.
- Non, madame. C'est la premiêre fois.
İlk defa geliyorum.
Tout de suite la premiêre question :
Hemen ilk soruyla başlayalım :
Non... terrifié. C'est la premiêre fois.
Yo... dehşet içindeyim.
Tout ça dès la premiêre heure?
Bunların hepsi bir saatte mi oldu? Bu inanılmaz.
Premiêre nouvelle.
Bununla ilgili bir ºey bilmiyorum.
Pas envie de passer la premiêre nuit en prison.
Geceyi kodeste geçirmek istemiyorsak tabii.
Premiêre nouvelle.
Nick, kız kardeşin olduğunu hiç söylememiştin.
C'est la premiêre fois que j'ai éprouvé vraiment du plaisir avec un homme.
Tuhaftı.
Premiêre qualité.
En iyi kalite.