Translate.vc / French → Turkish / Promises
Promises translate Turkish
87 parallel translation
Je les avais promises pour 3 h et il est 5 h!
Müşteriye "kupalar saat üçte elinizde olur" demiştim.
Toutes ces choses que tu m'as promises- - de m'acheter des choses- -
Bütün o söz verdiğin... bana alacakların.
Et nous ferons tout pour que les futures promises ne perdent plus jamais leur promis, pour que les mères n'aient plus à trembler pour la vie de leurs enfants, pour que les pères ne ravalent plus leurs larmes à la dérobée.
Sözümüzü tutmak için hepimiz yemin etmeliyiz ki sevgililer bir daha asla savaş nedeniyle ayrılmasın anneler çocukları için korkup kaygılanmasın cesur babalarımız gözyaşlarını gizli gizli içlerine akıtmasın.
Si avant midi, je ne donne pas à ce voyou de Walter, à ce vautour allemand, les 50 000 lires promises, il envoie le fils de Borghesio en Allemagne!
Öğlen olmadan o cimri Alman'a borcum olan 50,000'i vermeliyim yoksa Bay Borghesio'nun oğlunu Almanyaya gönderecek.
Oû sont les armes et munitions promises par de Gaulle?
General De Gaulle'in söz verdiği silâhlar ve cephane nerede?
Si Bernard veut obtenir les subventions des Français promises par le Cardinal Richelieu, il devra traverser le Rhin, et vite.
Eğer Bernard, Kardinal Richelieu'nun söz verdiği... Fransız desteğini almak istiyorsa... Ren'i geçmek zorunda, hem de çabucak.
-.. les choses que vous m'avez promises?
... ve söz verdiğiniz diğer şeyleri?
Fais-lui partager les joies promises au croyant.
İnançlı olanların neşesini tatsın.
Les semences que je lui avais promises...
İstasyon şefinin tohumları, ona söz verdim.
Depuis qu'il y a une base navale ici, on a vu paraître "Les promises du Détroit"
Donanma üssü kurulduğundan bu yana,.. ... burada kızların sahneye koyduğu bir oyun oynanır.
Mais votre mari nous les avaient promises!
Kocanız bize söz verdi.
Avez-vous déjà attendu 1 l2 h une table chez un Chinois, au lieu des 5 minutes promises?
Hiç Çin lokantasına gidip beş dakika bekleyeceğinizi söyleyip bir masa için yarım saat beklediğiniz oldu mu?
Ce sont les boissons que je vous avais promises.
İlk geldiğiniz zaman söz verdiğim içecekler.
On me les a promises il y a 2 mois.
Bu bilginin bana iki ay önce ulaşması gerekirdi.
pour faire du vélo... nager, monter à cheval, toutes choses promises.
Böylece bisiklete, ata binebilecektim ve yüzebilecektim.
Tes soeurs et toi êtes promises à un grand avenir.
Büyülüler yüceliğe yönlendirildi.
Qu'en est-il des conditions supportables promises à ces gens.
Bu insanlar için yaşanabilir ortam tarifine pek uymuyor.
- Elles sont promises à un bel avenir.
- Gol yemeğe hazırlar.
Je vais cueillir ces baies que je t'ai promises.
Sadece gidip eşyaları alacağım.
Celles promises pour fanfaronner arrivage du comte.
Kontun gelişi borazanlarla açıklanacaktı.
C'est difficile de tenir ses promesses.
Promises zor olabilir.
Je te les ai promises.
Sana söz vermistim.
Enfin, ne vous en faites pas trop, j'espère que ça n'affectera pas les contributions financières que vous nous avez généreusement promises.
Neyse, içiniz rahat olsun. Umarım bu, söz verdiğiniz cömert maddi katkıyı etkilemez. Tamam.
- Elle sentait le sucre et les promesses. - "Promesses"?
Şekerleme ve "Promises" kokardı.
C'est le nom de mon parfum.
Promises mi? - Evet.
Combien sur les 23 promises?
Adams, Söz verdiğin 23'ten kaç tanesi geldi?
White lace And promises
# Beyaz dantel ve verilen sözler #
Où sont les bonnes choses que vous aviez promises?
Hani nerede bizlere vaad ettiğiniz güzellikler?
J'attends toujours les statistiques que Tom m'avait promises.
Tom'un söz verdiği brifingi beklemekteyim hâlâ.
On s'est promises de ne pas finir comme Molly le mammouth là-bas.
Orada ki Dev Molly'e dönüşmeyeceğimize dair kendimize söz verdik.
Je n'aimerais que fondre mes rêves avec les tiens, inventer ensemble de nouvelles terres promises.
- şu çikolata kutusuna rastladım... - Ellerim boş ve üzgün kaldı... Ben sadece rüyalarımın eriyip seninkine katılmasını istiyorum birlikte yeni vâdedilmiş topraklar bulmamız için.
Cet argent était pour les leçons de musique que j'avais promises à Ella, 680 $ c'est long à economiser.
Bu para, Ella'ya söz verdiğim müzik dersleri içindi, 680 doları biriktirmek uzun süre alıyor.
Si le roi Louis et ses conseillers n'appliquent pas les réformes promises, cette violence ne fera que s'intensifier.
Kral Louis ve danışmanları söz verilen bu reformları gerçekleştirmezlerse, bu şiddet daha da tırmanacaktır.
* well, she was an american girl * * raised on promises * yeah, and if she had to die tryin'* * she had one little promise she was gonna keep * * oh, yeah * all right
* Well, She Was An American Girl * * Raised On Promises * Yeah, And If She Had To Die Tryin'*
T'avais pas dit Promises?
"Vaatler" kliniğinin nesi var?
Promises, à Malibu, n'est plus dans le budget de la famille Runkle.
Malibudaki o "Vaatler" kliniği Runkle'ların bütçesini aşıyor artık.
oh, jingle bombes, jingle bombes elles ont explosé, vous voyez où sont toutes les vierges que Bin Laden m'a promises jingle bombes, jingle bombes vos soldats m'ont abattu la seule chose qui me soit restée c'est ce torchon sur ma tête
Oh, bombalar patlasın, bombalar patlasın benimki de patladı, gördüğün gibi Bin Laden'in söz verdiği o bakireler nerde? bombalar patlasın, bombalar patlasın sizin askerler beni öldürdü
- T'avais pas dit Promises?
Promises'a ne oldu?
Promises, à Malibu, n'est plus dans le budget de la famille Runkle.
Malibu'daki Promises, artık Runkle ailesinin bütçesine uymuyor.
En désintox, j'ai poignardé un gars avec une brosse à dents affûtée parce qu'il m'avait volé l'alcool que j'avais fabriqué à partir de pommes et de bas de nylon.
Promises rehabilitasyon merkezinde bir herife, ucu keskin diş fırçası sapladım çünkü elmaları külotlu çoraptan süzerek yaptığım içkiyi kendine saklıyordu.
Et les augmentations de salaires promises?
Ve söz verdiğim zamlar?
"Les choses que j'ai ci-devant promises, je les réaliserai et les préserverai. Que Dieu m'y aide."
" Ben huzurunuzda verdiğim bu sözleri yerine getireceğim.
Et voilà les fraises promises, et des pastilles à la menthe.
Ve söz verildiği gibi bir kase çilek var. Ve bir kaç küçük numara..
Il est cinq heures, on est samedi, les prochaines heures, je les ai promises à mes enfants.
Önümüzdeki dört saati çocuklarımla geçirmek için üç hafta önceden söz vermiştim.
Les négociations promises entre la République et les Séparatistes, tombent maintenant en ruines, à la suite d'un attentat suicide droïde sur la capitale de Coruscant.
Bir zamanlar, Cumhuriyetçilerle Ayrılıkçılar arasında yapılan umut verici görüşmeler, robotların, Coruscant'ın başkentine yaptıkları bombalı intihar saldırısından sonra şimdi çıkmazda.
The promises you made
* Verdiğin tüm sözler *
♪'Cause you broke all your promises ♪
* Döndün verdiğin bütün sözlerden *
Nous sommes en Californie devant le centre de soins de Malibu, d'où l'acteur Vincent Chase va sortir aujourd'hui.
Malibu, California'da, aktör Vincent Chase'in bugün çıkacağı Promises Tedavi Merkezi'nin hemen önündeyiz.
Nous sommes promises à une vie de nuits solitaires et de jeux futiles.
Lucrezia, ikimiz de yalnız uzun gecelere ve manasız kart oyunlara lanetlenmiş hayatlar süreceğiz.
Et à moins de me tromper totalement, je croyais que les armées Sforza, les vôtres et celles de votre cousine, étaient promises à sa cause.
Eğer feci şekilde yanılmıyorsam sizin ve kuzeniniz Catherina'nın Sforza ordularının babamın davasında onun yanında yer alacağı vaat edilmişti.
Et ces invitations que tu m'as promises?
Olan bitene aklım ermiyor artık.