Translate.vc / French → Turkish / Près
Près translate Turkish
38,015 parallel translation
À peu près.
Hemen hemen.
Je ne veux pas vous perdre, Dr Edwards, mais ne pensez-vous pas qu'il serait possible que je fasse encore plus de progrès si je suis près de la personne qui me fait me sentir entier?
- Narkotik. Sizi kaybetmek istemiyorum Dr. Edwards. Ama beni bütün hissettiren insanın yakınında olursam daha çok gelişme kaydedeceğimi düşünmüyor musunuz?
Je l'ai garée près d'un arbre.
- Bir ağacın yanına park etmiştim.
J'ai vu Mademoiselle Earp au travail de près.
Bayan Earp'ü iş üstündeyken yakından gördüm.
- Revenant? - Restez près d'une source de lumière.
- Işık olan yere yakın durun.
C'est ici, près de la tombe de Pikachu le Hamster.
Burada, hamster Pikachu'nun ebedî istirahatgâhının hemen yanında.
J'ai invoqué l'assassin Miller, traîné Levi près de la ligne.
Katil Miller'ı buldum, Levi'ı sınırdan geçirdim.
A peu près le seul ami que j'avais ici.
Neredeyse buralarda edindiğim tek dosttu.
Je pourrais vous le dire à la minute près.
Sana muhtemelen dakikası dakikasına anlatabilirim.
Vous n'avez pas trouvé plus près de chez vous?
Hiç evinize daha yakın bir tedavi yeri aradınız mı?
Je me sentais près d'atteindre l'orgasme.
Kendimi orgazm olmaya yakın hissediyordum.
S'ils sont plus près de New York que de St Louis, ce sont des clients potentiels.
New York'a St. Louis'ten daha yakınsa potansiyel müşterilerdir.
Près du campus et de l'école primaire.
Kampüse ve ilkokula yakın.
Ils ne sont pas près de faire un livre ou quoi que ce soit.
Artık kitabı ya da başka bir şeyi birlikte yapmayacaklar zaten.
Il n'était pas près de l'hélicoptère.
Helikopterin yakınında bile değildi.
J'ai du commandé à peu près tous les soirs quand tu étais partie.
Sen gittikten sonra her gece paket servisle idare ettim.
Il y a un ascenseur en haut près d'où Charles est mort.
Charles'ın öldüğü yerin yakınlarında bir asansör var.
et je suis super excités d'être près de l'océan,
Okyanus kıyısında olmaktan çok mutluyum.
- fait à peu près notre taille.
-... boy olarak bizden farklı değil.
Un peu plus près.
Şey... Biraz daha yaklaştır.
On gardait notre feu tout près de nous.
Ateşimizi bağrımıza bastık.
Plus près.
Biraz daha yaklaştır.
Plus près?
Daha mı yakın?
Et là tu réalises que tu as bossé pendant 6 ans sur quelque chose et tu n'es pas aussi près que tu pensais l'être.
Ve sonra ise 6 yıldır bir şey üzerinde çalıştığını fark ediyorsun ve olabileceğini düşündüğün yerin yakınında bile olmadığını görüyorsun.
Il me faut des compresses supplémentaires et du Surgicel ici près de moi.
Yanıma fazladan tampon ve pıhtılaştırıcı koymanı istiyorum.
Passons maintenant aux dernières nouvelles, les rapports d'un accident sur la Route 70, près de Glenwood, Arkensas, impliquant un bus scolaire de Dallas.
Bir kırılma haber şimdi dönerek, Rota 70 bir kaza gelen raporlar, Glenwood yakın, arkansas,
Garde le près.
Kapat onu tutun.
Les dernières nouvelles de l'Arkensas, où, au milieu d'une extrême alerte météo, une chasse à l'homme est en cours près de la Ouachita National Forest.
Arkansas son, Nerede, aşırı hava uyarısı ortasında, Bir insan avı Ouachita Ulusal Ormanı yakınında devam etmektedir.
C'est aussi près d'être humain que je ne le serai jamais.
I almak hiç mi oldu o insan olmanın olarak yakındır.
Bien, à moins que tu veuilles finir dans un fossé près de la route, on va passer la nuit ici.
Iyi, sen otoyol kapalı bir hendekte sonuna kadar istemediğiniz sürece, Biz burada gece geçirebilirsin.
Il se planque dans une fraternité près de l'université de Memphis.
Çıkıyor, o memphis kolej yakın bir frat evde saklanıyor.
- A peu près.
- Az çok.
Et bien, vous savez c'est la partie à peu près.
O yüzden az çok dedim ya.
Allez-y, je la surveillerai de près.
Pekala. Sen git, ben de gözlerimi onun üstünden ayırmayacağım.
Ravi de voir que vous suivez mon conseil et suivez de près les techniques de surveillance.
Önerilerimi dikkate alıp modern gözetleme tekniklerine yakınlık göstermene sevindim.
Ces derniers jours, j'ai remarqué ce van sur le campus près de mon appartement.
Son birkaç gündür kampüste apartmanımın yanında bir minibüs farketmiştim.
J'étais ici pendant près de deux ans pendant mon infiltration.
Neredeyse iki yıldır buradaydım ben gizli ajanlık günlerimde.
Mais pour le moment on attend, et on vous surveille de près.
Ama şimdilik sadece bekleyip göreceğiz. Sizi yakından izleyeceğiz.
On se marie dans un mois dans la propriété de ses parents, sur cette île près de Port Mary, Honeysuckle.
Bir ay içinde burada, onun adadaki aile mülkünde evleniyoruz. Port Mary dışındaki yerde, Honeysuckle'da.
Un grand jour dans une vie et je veux ma plus vieille amie près de moi.
Hayattaki büyük günlerden ve ben en eski dostumla olmak istiyorum, en eski dostumla.
Le plus près possible de Port Mary, ça serait super.
Port Mary'ye en yakın yere ulaştırabilirsen harika olur.
Lui : " Port Mary, c'est pas tout près.
O da aynen "Port Mary ta nerede be." dedi. Falan, filan.
J'ai passé une nuit complètement dingue, mais je suis près du but.
Aman Tanrım, delice bir geceydi ama artık çok yakındayım.
Mais en regardant de plus près, on voit un mélange de deux couleurs... le blanc cassé est la protéine et le blanc est...
Ama yakından bakınca, iki renk karışımını göreceksiniz... - Kirli beyaz olan protein, parlak beyaz olansa...
À peu près de la taille d'une main.
Büyüklükleri elin kadar.
Alors ils sont tout près.
O zaman yakınlarda olmalı.
Il détestait être près de la porte. Je ne connais aucun de ces noms. Parce qu'ils sont partis depuis longtemps, parce que cette vie ne convient pas à tout le monde.
Ortaklarına ne yapmaları gerektiğini söylemek senin tarzın değil, biliyorum ama stilini bu şekilde değiştirmezsen, sonum gelecek.
à peu près 15 mètres?
Yaklaşık 15 metre falandır herhalde.
Tant que ce n'est pas fait, DeLuca, on doit le surveiller de près.
"Eşleşme var" sesi. O sesi severim.
Je voulais l'observer de près.
Onu yakinen gözlemlemek istedim.
Il doit y avoir à peu près 200 grammes là-dedans.
Burada 200 gram kadar olmalı.