Translate.vc / French → Turkish / Pâté
Pâté translate Turkish
2,037 parallel translation
On vérifie aussi toutes les caméras à un pâté de l'hôpital.
Ayrıca hastanenin çevresindeki her kameraya bakıyoruz.
Ce crime s'est produit à un pâté de maisons d'où vous vivez.
Ve bu suç, yaşadığınız yerden neredeyse bir sokak ötede işlendi.
Oui, le sport que tu veux, je te mets la pâté.
Evet, sporu sen seç. Seni perişan ederim.
Je vous ai apporté du pâté en croûte.
Börek getirdim size.
Le "pâté d'escargot" avec le "beurre Argentine"!
The pâtes d'escargot with the beurre Argentine!
Il y a un parc au bout du pâté de maison.
Sokağın ilerisinde bir park var.
Tout le pâté de maisons est bouclé. La scène de crime, bien gardée.
Bloğu olduğu gibi kapattık, olay mahalli kontrol altında.
Londres, 2001, un pâté de maison détruit, deux cibles.
Londra 2001, iki hedef için bütün şehir bloke oldu.
-... juste du pâté en boite.
- sadece konserve sosis var.
Du pâté de viande!
Jambon eti. Jambon eti!
C'est à un pâté de maison, de l'autre côté de la rue.
Bir blok aşağıda, caddenin karşısı.
J'en ferai de la chair à pâté.
Taşaklarını yedirteceğim ona!
Otez le foie et faites-le frire avec des oignons pour un en-cas, ou faites-en du pâté, à tartiner sur un biscuit apéritif, un biscuit salé.
Şimdi, öncelikle ciğeri sökün ve hafif bir yemek için biraz soğanla kızartın. Ya da biraz krakerle yemek için lezzetli bir ciğer salamı yapın, Ritz Krakeri veya tuzlu bisküvi de olabilir.
Je prendrais un pâté de campagne. Sans lard et...
Ben bir turta alayım, yanına bitki çayı...
Maman fait vite le tour du pâté de maisons.
Üzgünüm. Anne sadece yapabildiği kadar hızlıca etrafta yarışacak.
Tu vas pas attraper un cancer de la peau en faisant le tour du pâté de maisons.
Baba, mahallede biraz yürümekle kanser olmazsın.
Comme si on avait fait 50 fois le tour du pâté de maisons.
Aynı bloğun etrafında elli defa dönmüşüz gibi hissettim.
- Oui. Les œufs, c'est bien ton tube de pâte?
Ve yumurtalar da çörek paketin mi?
Oui, c'est un kit vivant de pâte à modeler.
Evet, tam bir Play-Doh eğlence fabrikası.
Votre fille n'est absolument pas en danger. Sauf si elle est faite en pâte à beignets.
Endişelenmen gerekmez, taki, kızın çöreksiz kalana dek.
J'ai l'impression qu'on va être comme des coqs en pâte
Şirin evimize yakın yerlerde takılacağımıza dair bir his var içimde.
Au moins, on sait où est passée la pâte à cookies.
En azından, artık o kadar unun, nereye gittiğini biliyoruz.
C'est intense, ce qui se passe au bloc... quand des vies sont en jeu, et qu'on tripote des cerveaux comme de la pâte à modeler.
Ameliyathanede yaşananlar gergin durumlardır. İpin ucundaki insan hayatı olunca ve beyine aptal bir macunmuş gibi davranırken, durum böyledir.
Quel genre de drogues as-tu prises... Des pilules, de la poudre, de la pâte?
Nasıl bir ilaç aldın hap, toz veya sıvı bir şey mi?
Il nous faut beaucoup plus de pâte.
Daha fazla maça lazım.
- La pâte a bien pris?
- Hamur tuttu mu?
Stan, as-tu encore mangé de la pâte à biscuits?
Benim gibi insan beyinli bir balık mı?
C'est un cauchemar en pâte Play-Doh.
Korkunç bir oyun hamuru gibiydi.
tu préfères la pâte fine?
Bunu sevdin mi?
La pâte est juste là, près de la poêle.
Malzemeler fırının yanında duruyor.
Écrasez le basilic jusqu'à obtenir une pâte.
Sarımsakları iyice doğrayıp bir güzel eziyoruz.
Tiens, il y avait de la pâte de fruit dans celle-ci.
Bunun yanında tatlı niyetine çikolata da var, Grace.
Glickenstein ait mis la main à la pâte. Mais alors, s'il est refroidi, qui en est l'auteur?
Eğer o kızardıysa, kim icat etti?
Va finir la pâte.
Git de hamurunu yap.
Rajneesh va nous préparer un plat composé de deux litchis enveloppés dans de la pâte.
Rajneesh, hamura sarılı iki tropik meyveden oluşan bir tabak hazırlayacak.
- Pâte fine ou épaisse?
- Kabukları kalın mı ince mi olsun?
Eucalyptus est utilisé pour faire la pâte à papier.
Okaliptüs kağıt hamuru yapımında kullanıIıyor.
Cette fois, H-50 a une diète de chlorophylle, de fourrage, de pâte de soja et d'amidon enrichi.
Klorofil, lif, fasulye ve mısır nişastası içeren bir diyet uyguluyoruz.
Je ne rentre plus dans aucune culotte parce que je me suis goinfrée de pâte à biscuits hier soir.
Şık iç çamaşırı denedim, ama hiçbirisi olmuyor, çünkü dün gece spatulayla koca bir top kurabiye hamuru yedim.
On met tous la main à la pâte, on passe du temps avec lui, on va le promener.
Hepimiz elimizi taşın altına koyduk. Onunla takılıyoruz, yürüyüşe çıkarıyoruz.
Alors que Dieu s'affairait avec cette pâte à modeler, créant les êtres vivants, il plaça la mort en sécurité dans un vase en céramique, en attendant de savoir ce qu'il pouvait en faire.
Tanrı bu oyun hamuruyla canlıları yaratmaya başladığında ölümü ne yapacağına karar verene kadar önlem olsun diye seramik bir kavanoza koymuştu.
Les biscuits à la pâte d'amande et le vin chaud.
Badem ezmeli Noel pastası. Ku'damm'da sıcak şarap.
- autre que la pâte d'abricot? - Non.
-... bir şeyler almamı istiyor musun?
N'en mangez pas trop, j'ai mis du rhum dans la pâte.
Çok yemeyin, tereyağına rom koydum.
- Ce que je veux dire, c'est qu'il serait temps que tu mettes la main à la pâte.
Demek istediğim, senin artık burada da işlerin ucundan tutman, tamam mı?
- J'ai mis la main à la pâte.
- Benim de katkım oldu tabii.
Beaucoup de viande, de fromage, de pâte et de pistaches.
Çok fazla et, peynir ve hamur, ufalanmış fıstık vardır.
Ma mère faisait des biscuits à la racinette, et je trouvais que la pâte à biscuits était meilleure que les biscuits, mais je ne savais pas pourquoi.
Annem eskiden alkolsüz biralı kurabiye yapardı. Ben de her zaman arpa kurabiyesinin o kurabiyelerden daha güzel olacağını düşünürdüm. Sonra "neden böyle?" diye düşündüm.
Tout le monde met la main à la pâte.
Herkes işe girişmeli.
Mes 11 herbes et épices commerciales dans une pâte de vente.
Acısıyla tatlısıyla 11 adamım bir satış hamuru oluşturuyor.
Une pâte à modeler toxique?
Ne gibi, toksin atık gibi mi?