Translate.vc / French → Turkish / Quaker
Quaker translate Turkish
102 parallel translation
Bravo, maman Lord! J ´ appelle ça du cran.
İşte bu kadim Quaker ruhu, Lord Anne.
" Directeur Général d ´ une société...
Quaker Eyalet Kömürcülüğü'n genel müdürü.
N'épousez pas une Quakeresse, elle ferait de vous un boutiquier!
Ama bir Quaker ile evlenme, seni bir mağazada çalıştırır.
Je ne me suis pas marié ici, car ma femme est une Quakeresse.
Bugün burada evlenmedim çünkü karımın mezhebi Quaker.
C'est pour ça que je suis devenue Quaker.
O zaman Quaker oldum.
Si je n'étais pas un quaker pacifique, je te cognerais juste au cas où.
Kendi halinde bir Quaker kardeş olmasaydınız, tokadı yemiştiniz.
Le second était Starbuck, un quaker, comme il y en avait beaucoup sur les baleiniers.
Birinci Zabit Starbuck'tı. Balina avcılarının birçoğu gibi o da Quakkery mezhebindendi.
C'est bien chic pour une quaker.
Bir Quaker için oldukça iddialı.
Selon vous, une quaker ne peut tomber amoureuse d'un soldat, mais vous êtes tombée amoureuse de toute une tribu.
Bir Quaker'ın kendi arzuları doğrultusunda bir askere aşık olmasına müsaade etmiyorsunuz ancak kızılderilileri kabilesinin hepsine aşık oluyorsunuz.
Les quakers passent leur vie à aider les autres, mais je passe la mienne à m'aider moi-même!
Siz bir Quaker'sınız ve ben ne kadar kendimi korumaya adadıysam siz de kendinizi fedakarlık yapmaya adamışsınız.
Je suis quaker, affecté à ce service en tant qu'objecteur de conscience.
Ben bir kuakerim. Ben savaş aleyhtarı olarak tıbbi birliğe geldim.
"Je suis quaker, affecté à ce service en tant qu'objecteur de conscience."
" Ben bir kuakerim. Savaş aleyhtarı olarak tıbbi heyete geldim.
Je suis moi-même un fervent du Quaker Oats.
Ben... Yulaf ezmesi severim.
Non, Quaker State.
Hayır, Quaker State olsun.
Retour de jeunes cathos proprets après de tranquilles ébats diurnes.
Saygıdeğer Quaker çifti şiddet içermeyen öğleden sonra seksinden dönmekte.
Tu te prends pour un quaker?
Nesin sen, Quaker mi oldun?
Tu connais la religion des Quakers?
Quaker'ları, Quaker dini ile ilgili birşeyler biliyor musun?
J'ai assisté à un mariage Quaker.
Bir keresinde bir Quaker düğününe gitmiştim..
Ma bonne mère Quaker a pleuré... Oh, merde!
Aman tanrım
Pour nous, quakers, les Ecritures ne sont pas la religion mais seulement sa célébration et son histoire.
Biz Quaker'ler Kutsal Yazıların din olmadığına yalnızca tören ve tarihten ibaret olduğuna inanırız. Katılıyorum.
"Cyclone à la Jamaïque."
Jamaika Quaker'i.
On m'a baptisée luthérienne, je suis allée chez les Quakers.
Lüteran olarak vaftiz edildim, Quaker okuluna gittim.
Six jours plus tard, les Quakers et les instances juives présentèrent un plan de sauvetage financé par des organisations de réfugiés et religieuses.
Altı gün sonra Quaker'lar Yahudi liderlere katıldı. Hükümete, mülteci derneklerinin ve dini kurumların... ... masraflarını karşılayacağı somut bir kurtarma planı sunuldu.
TEMPLE QUAKER DE LA 71E RUE VENDREDI 11 FEVRIER
Caddedeki Toplantı Evi, 11 Şubat Cuma
C'est pas contre la philosophie Quaker?
Peki bu, Quaker felsefesiyle çelişmiyor mu?
Des Quakers font partie de jurys.
Quaker mezhebinde jürilik yapanlar var.
Nixon était Quaker.
Nixon da Quaker'dı.
Un vrai petit Quaker.
Küçük bir hacı gibisin. - Öyle mi?
Mais je suis pas sûr de vouloir qu'un Quaker me couvre.
Ama orada, yanımda bir Kuveykır istemem.
- Comment tu sais qu'il est Quaker?
- Olduğunu nereden biliyorsun?
A vos ordres, quaker.
Tamam, Kuveykır!
Je ne suis pas quaker.
Ben bir Kuveykır değilim...
On dirait le type des céréales Quaker.
Şu yulaf ezmesi kutusundaki adama benziyor.
Quaker de naissance, il fut néanmoins... il fut responsable du bombardement... du violent bombardement de...
Şiddet karşıtı bir Quaker olmasına rağmen bombardımanlardan şiddetli bombardımanlardan sorumluydu...
II a prétendu être quaker pour éviter la Corée.
Kore'ye gitmemek için dindar taklidi yaptı.
Et aujourd'hui, apparemment, il est une sorte de Quaker.
Şimdiyse belli ki Kuveykır.
C'est un truc de Quaker ça?
Ne bu? Kuveykırlara özgü bir şey mi?
C'est quoi, cette connerie quaker?
Ne Kuveykır saçmalığı ama.
Je t'ai dit que Nate me traîne dans une église quaker ce soir?
Nate'in beni bu gece Kuveykırların kilise ayinine sürüklediğini sana söylemiş miydim?
Un service quaker, ça pourrait être intéressant.
Yapma. Kuveykırların kilise ayini. En azından ilginç olacaktır.
Tu veux retourner à l'église quaker demain?
Kuveykır kilisesine yarın gece bir şans daha vermeyi ister misin?
- Maggie est quaker?
- Maggie, Kuveykır mezhebinden mi?
- George était un quaker?
- George, Kuveykır mıydı?
Notre contact quaker nous a informé de la présence de membres du clergé.
Temsilcim, bugün odada ruhban sınıfından birilerinin de olduğunu söyledi.
Quelqu'un sait où se trouve le hall Quaker?
Quaker binasının nerede olduğunu bilen biri var mı?
On a eu du fromage blanc.
Quaker'larla beraberdik. Ev yapımı peynir yedik.
J'ai cru comprendre que les quakers y tiennent une place importante.
Quaker mezhebi üyeleri, oldukça büyük bir varlığa sahipler.
Donc, Ray et la quaker faisaient des cochonneries?
Ray ve Quaker'ın ilişkisi mi vardı?
- Oui, mais combien de perruches sauvages Quaker d'Amérique du Sud penses-tu qu'il y ait, Mumm?
- Peki sence bu şehirdeki yabani Güney Amerika Quaker papağanlarının sayısı kaçtır?
Je ne juge de la religion d'aucun homme, M. Dickinson... mais vos sensibilités de Quaker nous desservent beaucoup, monsieur.
Burada tüm önyargılardan arınmış olarak oturuyorum, Bay Dickinson. Fakat sizin toy duyarlılığınız bize büyük zarar veriyor, bayım.
Voyez-vous, je suis quaker.
Ben bir Kuveykır'ım.