English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Quite

Quite translate Turkish

59 parallel translation
Quite à danser, dansons.
Bu kadarını yaptım.
- Yes, I know it quite well.
Tabii ki, çok meşhurdur.
Un baise-main Fait peut-être très vieille Europe
MONROE : " A kiss on the hand May be quite continental
Il n'ai plus été le même depuis.
Hasn't been quite the same since.
Ecoutez... Je veux mes bagages et que cette pute quite ma chambre. Maintenant.
Size benim valiz ve siz bu sürtüğü odamdan hemen!
"Je m'appelle John Ford et je fais des westerns." Il se garda bien de mentionner ses œuvres plus prestigieuses, comme Le Mouchard
"The Informer", "Grapes of Wrath", "How Green was My Walley" ya da "Quite Man" gibi daha çok övgü alan filmlerinden bahsetmiyordu.
Elles ne m'avaient jamais paru aussi belles que ce soir.
They've just never looked quite so... beautiful before.
J'ai été détective il y a quelques temps, mais je n'ai jamais rien vu de ce genre.
I've been a detective for quite a while now, fakat daha önce bunun gibi birşey görmedim.
La soirée était réussie?
You had quite a turnout. - Ehe, evet.
- C'n'est pas vraiment ce que j'attendais.
- OK, not quite the response I was fishing for.
- C'est bon.
- It's quite all right.
Maman et papa forment Un comité
Mom and Daddy put together Quite a little posse
Je te quite, Johnny.
Seni terk ediyorum Johnny.
"Trente-six minutes avant que le navire quite Douvre pour Paris"
"26 dakika önce Dover'dan Paris'e bir gemi kalktı."
J'ai l'intention de démissionner dès demain, car j'ai l'impression d'avoir agi bêtement et je serai dorénavant traité, à raison, comme un cocu et un idiot.
Bugünden sonra istifamı vereceğim... çünkü salakça davrandığımı düşünüyorum... and fron now on would be treated quite rightly... ve bundan sonra da aldatılmış bir salak gibi davranacağım.
I do not like not come taken quite seriously.
Bu yüzden, olayı olması gerektiği gibi ciddiye almadı.
"Elle a fait son numéro."
She put on quite a show.
Well, not quite.
Öyle değil.
Vous avez dû passer une sacrée soirée.
Güzel bir karışım yapmışsınız siz çocuklar dün akşam yatmış olmalısınız. Quite a mixer you boys must have had last night.
Ah in a party dress She may be quite a mess
# Ve bir parti elbisesi içinde, biraz pis gözükebilir. #
- # But I haven t fallen in quite yet # - Je t'aime aussi, Tess.
Ben de seni seviyorum, Tess.
Donc, qu'est-ce qu'on a?
She put on quite a show.
{ \ pos ( 192,240 ) } Vu Quiet Riot en concert au supermarché.
Alışveriş Merkezi'nde Quite Riot konserini izledik.
- Mary, Mary, quite contrary.
Büyük Virgil'in teşrif ettiğini görüyorsunuz.
Now you can study Shakespeare and be quite elite
* Shakspeare oku, elit tabakaya gir *
- Quite dit que la serveuse fait mieux?
Garsonun benden iyi kahve yaptığını nereden biliyorsun?
It s never quite as it seems
# Hiç göründüğü gibi değil #
♪ Maybe I didn t love you ♪ ♪ quite as often as I could have ♪
d Belki seni sevmedim d d sevebileceğim kadar sık değil d
Je suis plutôt... heureux tout seul.
I'm quite kind of... mutluyum.
♪ Quite a splash ♪
♪ sükse yapacağım ♪
♪ l'm not quite sure what s going on down ♪
* Aşağıda neler olduğundan tam olarak emin değilim. *
♪ that was quite a show ♪ ♪ very entertaining
* Öyle iyi oynadın ki, gösterin çok eğlenceliydi *
♪ Maybe I didn t love you ♪ quite as often as I could have ♪
* Belki seni sevemedim * * yeterince sık... *
♪ maybe I didn t treat you ♪ quite as good as I should have ♪
* Belki seni tedavi edemedim * * gerektiği kadar iyi... *
♪ just not quite as popular ♪
* Bizim kadar popüler değildir yine de *
On est quite, Schmidt!
Berabere Schmidt!
Quelle surprise, Clyde.
Quite a find, Clyde.
- J'ai perdu mes lunettes.
My vision's not quite right
l'll make it easy for you'cause l've been waiting for them all night long you ve got me dizzy it s quite a show with all this spinning
* Kolaylaştırırım işini * * Çünkü bunu bekliyordum bütün gece boyunca * * Serseme döndürdün beni *
♪ Quite continental
♪ Quite continental
- Pourquoi maman nous a-t-elle quité?
- Annemiz neden bizi terk etti?
C'était en 1942 les slogans du'Quite India movement ont été criés à Bombay.
"Hindistan'ın Mücadelesini Durdurma" sloganı ilk kez Bombay'da duyuldu.
Tout le monde a quité sa maison au même moment.
Herkes aynı vakitte evinden çıkıyor.
Il a quité son pays, sa famille, pour chasser ces insanités.
Bu çılgınlık için ülkesini, ailesini bırakıp gitti.
Oh, quite a few.
Bilmiyorum.
# Not in love with you quite yet # - George. # My heart s beginning to #
George.
♪ Quite as good as I should have ♪
d Olması gerektiği kadar iyi değil d ve bağışlamak için bir yol bulursan...
Parce que toute ambition a quité ton corps il y a bien longtemps et là, tout ce qui te reste pour tes dix dernières années de travail c'est un appartement humide, des cakes au crabe froids, et un putain de chien invisible.
Çünkü vücudunda uzun zaman önce sahip olduğun bir hırsın varken şu an sadece rutubetli bir dairede, soğuk, boktan pastalarla birlikte on yıl kalan çalışma hayatın ve görünmez, sikik bir köpeğin var.
Oui, mon mari m'a quité.
Evet, kocam beni terk etti.
Les caméras de la sécurité intérieure ont filmé la Ferrari après qu'elle est quité la Maison Adams. Maintenant regardez ça.
Şimdi bunu izleyin.
It s been there for quite a while
* Gülümsemeyi hatırlatan sana *

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]