Translate.vc / French → Turkish / Ramène
Ramène translate Turkish
9,702 parallel translation
Innis, ramène Joe ici et augment la sécurité dehors.
Innis, Joe'yu buraya getir ve dışarıdaki güvenliği arttır.
Je la ramène dans 72 heures, c'est pas compliqué.
Tıpkı aldığım gibi 72 saat içinde geri getireceğim onu.
Ramène tes fesses en bas.
Gel buraya hemen.
Donc, si tu veux garder l'entreprise laisse partir ton fils et ramène ta fille à la maison.
Yani şirketinizi kurtarmak istiyorsanız oğlunuzu peşini bırakın ve kızınızı eve geri getirin.
Je vous ramène à Arkham, Jack.
Seni Arkham'a tekrar tıkacağım Jack.
Ramène-moi ça si tu décides de joindre notre cause.
Eğer savaşımıza katılmak istersen bunu bana geri getir.
On vous ramène chez vous dès que possible.
Sizi mümkün olduğunca çabuk evinize göndereceğiz.
Hey, il y a une chance que je ramène Rita Hayworth a la maison ce soir, mais c'est peu probable, si vous voyez ce que je veux dire.
Aynen, benim de bu gece Rita Hayworth'ü evime götürme ihtimalim var, ama bu pek mümkün değil, dediğimi anladıysan eğer.
Il a fait en sorte qu'on le ramène dans notre pays.
Bu ülkeye getirmemiz için bize akıl oyunları oynadı.
Je ramène Cap, Peg.
- Kaptan'ı geri getireceğim Peg.
- Ramène-la chez elle.
- Onu eve götür. - Tamam. - Hayır dur.
Bien plus que chacun de ces loosers que ma mère ramène.
Annemi hayata döndüren eziklerden de öteydi.
Ouais, mais je le ramène à la maison.
- Evet, ama eve götürmem gerek.
Je vous les ramène, monsieur?
- Onları ben alayım mı efendim?
Sol, ramène-toi pour voir le miracle de la vie.
Sol, kıçını kaldırıp gel de şu hayatın güzelliklerine bak.
J'ai attaché sa tête à un âne pour qu'il la ramène à son village.
Köyüne geri götürmesi için, kafasını bir eşeğe bağladık.
Je te la ramène.
Tekrar geri getireceğim.
Qu'est ce qui te ramène à la maison?
Seni hangi rüzgar attı?
Ramène-moi à ce jeu auquel toi et Xo jouiez... parle-moi en.
Xo ile oynadığınız şu oyuna dönelim onu anlat bana.
Ce qui nous ramène à la dernière scène de chagrin.
Bu da bizi, acının en son safhasına geri götürüyor.
Tout nous ramène à Gödel.
Her şey Gödel'e dönüyor.
Ecoute, si ça ramène Barry retourner sur cette Terre, je le fais.
Bak, eğer bu Barry'yi bu Dünya'ya geri getirecekse, yapacağım.
Je vais chercher Fred chez Lucie et je ramène Tom à la maison.
Lucylerden Fred'i almam lazım ve Tom'u da eve getiriyorum.
Ramène-moi.
Beni eve götür.
Je le ramène enfin à la maison.
Sonunda eve götüreceğim onu.
Ramène tes fesses ici
Gel bakayım buraya.
Je te ramène à la maison, ok?
- Seni evine götüreyim, olur mu?
On ramène cette fille, on obtient des réponses.
Bu kızı yakalarsak, cevaplar alırız.
On la ramène.
Onu yakalayacağız.
Je te ramène chez ton père.
Şehirdeki eve götürüyorum, seninle baban ilgilensin.
Il a juste dit "que Mme Hale ramène sa fraise".
Bayan Hale'le de kıçını kaldırıp gelmesini söylemeliymişim... onun kelimeleri.
Qu'elle ramène sa fraise ici.
Kıçını kaldırıp gelsin.
Il nous ramène dans le passé.
- Beni geçmişe götürüyor.
S'il te plaît, maman, s'il te plaît ramène-la à la maison.
Lütfen annem onu geri getir.
Le cerveau d'Emily me ramène toujours à l'hôpital ".
Emily'nin beyni sürekli hastaneye gelmeme sebep oluyor.
Je te ramène à la maison, et on ne quittera plus jamais le comté d'Harlan. - Comment ça?
Seni eve götürüyorum ve bir daha Harlan ilçesinden bir daha çıkmamız gerekmeyecek.
On prend la route et je te ramène à Harlan avant le lever du soleil!
Sonra yola düşeceğiz ve güneş doğmadan seni Harlan ilçesine geri götüreceğim.
On ramène notre bébé chez nous. - Merci.
Bebeğimizi evine götürüyoruz, sağ olun.
Pendant des années, j'ai prié pour qu'il me ramène Jack à la maison.
Yıllar boyu, Jack'imi eve göndersin diye dua ettim.
Je le ramène chez lui.
Onu evine götürüyorum.
Je lui ramène son frère, et elle me donne la preuve.
Kardeşini getirince o da kanıtı verecek.
Ramène-le à l'hôtel et surveille-le - tant qu'il est sous influence. - Oui.
Verdiği emir etkisini yitirene dek onu oteline götürüp başında bekler misin?
- Je te ramène à la maison.
- Seni evine götüreyim.
Je te ramène à la maison, d'accord?
Seni eve götüreceğim, tamam mı?
Ramène-la. Elle est tout ce que j'ai.
Ondan başka bir şeyim kalmadı.
Ne t'inquiète pas, on te ramène ton camion après qu'on ait vu nos amis.
Endişelenmeyin, arkadaşlarımız bulduğumuzda aracınızı geri getireceğiz.
Ramène-moi.
Pekala eve götür beni. Eve gö-
Ramène-moi.
- Nered- - Nerede şu şey?
Un fantasme sain nous ramène à la réalité.
Sağlıklı bir fantezi bizleri gerçekliğe döndürür.
Ramène-là.
Kabir, git getir onu.
Doc, vous avez besoin que l'on vous ramène à la maison?
Doktor, seni de alalım mı?