Translate.vc / French → Turkish / Resolution
Resolution translate Turkish
909 parallel translation
Message radio de Resolution Island, dans la baie d'Hudson.
Beklemeye geçin. Resolution Adası yolu ile Hudson Körfezi görevindeki Port Burwell yollamış.
C'était le bosco du Resolution sous les ordres du capitaine Cook. - Il est comment?
Kaptan Cook'un yanında ustalaştı.
Betty a dit que l'honnêteté était la meilleure résolution.
Betty dedi ki ; dürüstlük en iyi politikadır.
Sage résolution.
Böyle düşünmen güzel.
Cette vision était si précise et émouvante que j'ai pris la résolution d'amasser le plus de belles choses que je pus, et les ai préservées ici, face à la ruine vers laquelle court le monde.
Bu gördüklerim, öylesine gerçek ve dokunaklıydı ki... bulabildiğim bütün güzel şeyleri ve kültür hazinelerini toplamaya... ve burada, dünyanın hızla yaklaştığı akıbetten... korumaya karar verdim.
elle doit étre pendue et cette résolution sceIIera son destin.
Bu kız asılmalı ve bu kararlılık onun yazgısını mühürleyecek.
Suite à cela, je propose une résolution exigeant une enquête immédiate, sur l'aptitude de mon collègue à demeurer dans cette noble assemblée.
Meslektasimin, bu salonda bulunmaya uygun olup olmadiginin... hemen arastirilmasini öneriyorum.
Mr. le Président... je suis pour l'adoption immédiate de la résolution.
Sayin Baskan... Görevden alinmanin hemen kabul edilmesini öneriyorum.
Je demande que l'appel soit fait avant le vote de cette résolution.
Görevden alinmayla ilgili oylama yapilmasini isteyecektim.
Ils ont eu un rôle prépondérant dans la résolution des problèmes... propre à la médecine de l'air.
Bu kisiler havacï tïbbïn en büyük problemlerinden birini çözmeyi basardïlar.
Résolution de lutter partout, n'importe où...
Her an, her yerde kararlılıkla mücadele etmek.
Ma résolution chancelle, et je commence à soupçonner le double jeu du démon, qui ment en disant vrai.
İşte bu yıkar beni. İster misin, bir şey saklı olsun cadıların gerçeğimsi yalanlarında :
A vrai dire... au moment de vous épouser, j'ai pris une ferme résolution.
Gerçeği söylemek gerekirse, sizinle evlendiğimde bir seçim yapmıştım.
Une ferme résolution?
Seçim mi?
Mais j'ai pris la ferme résolution de ne jamais vous revoir.
Ama sizi bir daha asla görmeyeceğime dair söz verdim.
Josué apporta ordre et résolution.
Yeşu bir düzen ve amaç sağladı.
Quand as-tu pris cette résolution?
- Ne zaman karar verdin?
J'ai pris une résolution la semaine dernière.
Geçen hafta bir karar aldım.
Le testament d'un soldat doit indiquer clairement... ŕ sa famille sa ferme résolution.
Bir askerin sevk olmadan önceki arzusu, ailesine kararlılığını göstererek onların metin olmalarını sağlamaya yönelik olmalıdır.
Et quelle est la résolution d'un militaire?
Sevke tabi bir askerin kararlılığı neyi ifade eder?
On verra bien sa résolution.
Kararlılığını teyit etmesine fırsat ver.
Le séducteur usera de tendresse et de la plus ferme résolution ne laissant aucun doute à l'objet.
Ayartan kişi, hedefte en ufak bir kuşku bırakmaksızın, şefkatten ve bükülmez bir azimden istifade edecek.
La résolution le garantit.
Karar bunu garantiliyor.
On ne fait pas dans la résolution de problèmes.
Sorununu çözmek bizim işimiz değil.
Si le maire accepte d'appuyer une résolution...
Belediye Başkanı belki buna çözüm yolu bulabilir.
- Et ensuite? - Je prends la ferme résolution...
- Kesin bir kararlılıkla, sana söz veriyorum...
La crainte de mourir a affaibli votre résolution...
Ölüm korkusu, azminizi zayıflatmış.
Par conséquent, nous soumettons cette résolution en vue d'obtenir l'accord pour conclure le Traité de Coopération et de Sécurité mutuelles entre les Etats-Unis et le Japon.
Bu sebepten, Amerika ve Japonya arasında karşılıklı işbirliğine ve Güvenlik Antlaşması'nın sonuçlandırılmasına karar verilmiştir.
L'Assemblée Générale des Nations Unies, après qu'aucune des motions présentées au cours du débat n'a obtenu la majorité nécessaire, a adopté une résolution qui exclue toute intervention directe de l'ONU dans la question algérienne.
BM Genel Kurulu yapılacak bir hareket üzerinde bir çoğunluk sağlayamadığından Cezayir'e doğrudan bir müdahele olmayacağına karar verdi.
Toujours prêts à assumer leurs responsabilités... Bruce et Dick, avec leur rapidité et leur résolution légendaires... gagnent d'un pas leste la Batcave.
Sorumluluktan asla kaçmayan Bruce ve Dick, kendilerine has sürat ve kararlılıkla Yarasa Mağarası'na indiler.
Te déplaît. Je prends la ferme résolution... de ne plus T'offenser.
Merhametine sığınarak, değişeceğime bir daha günah işlemeyeceğime yemin ederim.
Pi est un chiffre transcendant sans résolution.
Pi sayısının değeri irrasyoneldir ve sonu kesin hesaplanamayan bir rakamdır.
à cause de quoi aussi sa résolution traîna pendant un trimestre.
Böyle olunca kararsızlığı üç ay kadar sürdü.
Allons, va! Sois forte et persiste en ta résolution...
Git şimdi, güçlü ol ve kararından kazançlı çık.
J'ai pris la résolution de détruire ce démon.
Seni bu işe bulaştıramam!
Une ruse pour affaiblir notre résolution!
Bir hile! Azmimizi zayıflatmak için bir hile.
Votre résolution vous a laissé en route.
Azmini yitirdin.
" Méthode de résolution des problèmes légaux.
"Hukuki problemleri inceleme metodları"
Exigeant talent et résolution.
Başarı, yetenek ve kararlılık gerektiriyordu.
La résolution de certaines photos est suffisante... pour éviter l'étalement des détails.
Bazı fotoğraflarda yatay yayılan bir yapı olmadığını görüyoruz.
Avez-vous la photo en haute résolution?
Yüksek çözünürlüklü olanı var mı?
" ou la résolution qui en fut la suite.
" Yoksa onu izleyen kararı mı?
Et je répète que le parti socialiste sera fidèle à sa résolution de s'opposer à la participation américaine dans cette guerre!
Sosyalist Parti'nin Amerika'nın bu savaşa girmesine karşı olduğunu bir kez daha tekrarlıyorum!
Votre résolution est louable, mais empêchera-t-elle les soldats de se faire tuer?
Karşı koyma iradenizi takdir ediyorum ama bir askeri bile ölümden kurtaracağını sanmıyorum.
Le nombre de citoyens tués ou blessés... m'a inspiré une grande résolution personnelle. Le seul moyen de gagner, car c'est bien une guerre...
Pek çok vatandaşımız ölmekte ve yaralanmakta eğer benim kişisel fikrimi sorarsanız kazanmaktan başka çaremiz yok...
Peut-être que c'est la résolution... que nous devons prendre aujourd'hui.
Bu küçük de olsa bir sonuç böyle bir günden çıkartabileceğimiz.
Aussi modeste qu'il soit cet objet est lié à une histoire sanglante. Et c'est l'indice qui vous guidera vers la résolution d'un mystère et la punition d'un crime.
Bence göründüğü kadar basit, bu nesnenin bir gizemin çözülmesinde ve bir suçun cezalandırılmasında sana yol gösterecek bir delille bağlantılı ölümcül bir hikayesi var.
Est-ce à dire qu'en regardant le mur et non votre terminal, comme vos petites camarades, vous étiez en fait, en pleine résolution d'équation?
Buradaki diğer arkadaşların gibi bilgisayarına değil de duvara baktığın sırada aslında bu küçük denklemi çözmeye çalıştığını varsayabilir miyim?
Cette administration a donc pris la résolution d'envoyer des unités de sa force de déploiement rapide, à l'ouest de l'Iran.
Bu yüzden hükümet, acil müdahale gücüne bağlı birliklerini... İran'ın batısına... göndermeye karar vermiştir.
Suivra le plus grand procès criminel du siècle, la résolution de 40 mystères, la potence pour eux tous.
Sonra da yüzyılın en büyük suç davası görülecek, ve bir oda dolusu halde 40'dan fazla gizem çözülüp netlik kazanmış olacak.
Tu connais ma résolution.
Verdiğim kararı biliyorsun.