Translate.vc / French → Turkish / Role
Role translate Turkish
11,330 parallel translation
Il faudrait désactiver manuellement chaque relais.
Her bir role istasyonunun fiziki olarak etkisiz hale getirilmesi gerek.
Et elle essaie de te protéger, c'est le rôle d'une maman.
O seni korumaya çalışıyor, anneler işte böyledir.
Je me demandais quel était votre rôle là-dedans?
Bu dosyanın içine nasıl alındığını da merak ediyordum?
Le lobe temporal joue un rôle dans la formation de la mémoire à long terme.
Temporal lob uzun süreli anıların yapılanmasını sağlar.
Ce tuyau de métal entre vous décide si oui ou non les câbles descendent ou restent en place. Et pour éviter d'être tué chacun de vous devra à tour de rôle l'empoigner.
Aranızdaki bu metal boru canlı tellerin alçalıp alçalmadığını, mekanda olup olmadığınızı kontrol eder ve ölmenizi durdurur, ikiniz de sırayla tutmak zorunda kalacaksınız.
Tu as joué ton rôle.
Sen kendi bölümünü oynadın.
Mc Gee dans le rôle de l'acheteur d'armes au marché noir?
McGee karaborsa silah alıcısı rolünde.
230 ) } À démêler l'organigramme de La Vocation. et qu'il a tué l'enseigne Wilt. 230 ) } il a avoué le rôle de La Vocation au Caire.
Çağrı'nın güç yapısını anlamaya çalışıyorduk. Sadiq Samar'ın hala dışarıda olduğunu ve Teğmen Wilt'i öldürdüğünü biliyoruz. McGee'nin Matthew Rousseau'yu sorgulamasının ardından buraya getirildi ve Kahire'deki olayı Çağrı'nın düzenlediğini kabul etti.
Harold, ton rôle a été fondamental dans la fuite de Karakurt.
Harold, işbirliğin Karakurt'un kaçışında etkiliydi.
Et je sais que j'ai joué un rôle là-dedans, je ne dis pas le contraire, mais... j'ai essayé de réparer.
Ben de bunda bir rol oynadım, biliyorum oynamadığımı söylemiyorum ama, bunu düzeltmeye çalışıyorum.
Je vous le dis parce que je ne veux pas que vous soyez confus sur mon rôle dans tout ceci... vous, Liz...
Benim bu konuda oynadığım rol aklını karıştırmasın diye söylüyorum. Sen, Liz...
Je veux savoir exactement quel rôle Cooper a joué.
Cooper'un tam olarak hangi rolü oynadigini bilmek istiyorum.
Mais c'est à vous qu'ils veulent offrir le rôle de présidente.
- Ama başkanlık görevini size teklif etmek istiyorlar. - Bana mı?
J'espère qu'ils se rendent compte du rôle que vous avez joué.
Umarım senin rolünü de takdir ederler. Çok iyi bir iş yaptın.
Je crois que dans les règles et traditions et de jouer notre rôle.
Kuralların ve geleneklerimizin farkındayım.
Toutes les mauvaises choses qui sont arrivées à Haven, Nathan y a joué un rôle.
Haven'ın başına gelen her kötü şeyde Nathan'ın önemli bir rolü var.
Quel est ton rôle dans tout ça?
Senin tüm bunlardaki rolün ne?
Et maintenant, je peux jouer un rôle pour les arrêter... pour toujours.
Şimdi onları sonsuza dek bitirmek için üstüme düşeni yapabilirim.
Les gens jouent leur rôle parfaitement.
İnsanlar rollerini çok iyi oynuyor.
Je n'ai plus de vésicule biliaire, et mon canal biliaire... peu importe son rôle... a des sutures.
Safra kesem alındı. Safra kanalında..... birkaç dikiş olması bir şey değiştirmez.
Quand le moment sera venu, tu auras ton rôle à jouer, mais... nous devons découvrir ce qu'il se passe avant.
Doğru zaman gelince sen de payına düşeni yapacaksın ama önce neler olduğunu öğrenmemiz gerekiyor.
Elle se prépare pour un nouveau rôle.
Yeni rolüne hazırlanıyormuş.
La chance joue un rôle important dans la vie de tout le monde, et on n'y peut rien.
Şans herkesin hayatında önemli bir rol oynuyor, bunu inkâr edemeyiz.
Je dois prendre un peu de temps, pour reprendre mon rôle de mère.
Biraz dinlenip yeniden anne olmam gerek.
Grand rôle.
Müthiş karakter.
En plus, j'ignorais que Sid était mort, donc comment je pourrais avoir un rôle dans tout ça?
Ayrıca Sid'in öldüğünü bile bilmiyordum... -... benim bu konuyla nasıl bir ilgim olabilir ki?
Huit représentations par semaine, un rôle majeur à Broadway.
Haftada 8 oyun, Broadway'de başrol.
Quand j'ai obtenu ce rôle, j'ai pensé, c'est une chance, tu vois?
Bu oyunun bir parçası olduğumda bu bir şans diye düşünmüştüm, anlıyor musun?
- Et c'est quoi mon rôle?
- Peki ben ne yapacağım?
Dev Shah pour le rôle du chauffeur de taxi sans nom.
Karşımızda Dev Shah, "isimsiz taksi şoförü" rolünü okuyor.
Je suis venu en taxi pour travailler le rôle.
- Hatta rolü incelemek adına taksiyle geldim.
J'ai pas eu le rôle. Je devais faire un accent...
Aksanlı konuşmamı istediler de.
Je n'ai pas eu le rôle dans Trois Potes.
Menajerim e-posta atmış, Three Buddies'e seçilmemişim.
Si cette réunion se passe bien, tu auras le rôle, et ce sera un carton.
Ya görüşme iyi giderse, işi alırsan ve dizi tutarsa?
Ou alors, on vous donne le rôle, on fait 100 épisodes, avec un contrat de diffusion bien juteux, et vous gagnez de 50 à 75 millions?
Ya da seni diziye alalım 100 bölüm çekelim, büyük bir çoklu kanal teklifi alalım ve sana 50 ila 75 milyon dolar kazandıralım.
J'ai une audition pour toi pour un rôle dans Blacklist,
Sana Blacklist'te bir rol için seçme buldum.
Ainsi, vous pouvez soit jouer votre rôle... ou qu'est-ce que chaque révolution a besoin?
Şimdi, ya rolünü oynarsın ya da her devrimin neye ihtiyacı olur?
Nous avons tous un rôle dans ce drame.
Büyük dramda hepimiz kendi rollerimizi oynarız.
Si mon rôle requiert que j'anéantisse mon fils, je choisis de ne pas le faire.
Eğer benim rolüm, çocuğumu yoketmeyi gerektiriyorsa o halde yapmamayı seçiyorum.
Sérieux? T'as pas vu son rôle dans "New Girl"?
New Girl'teki halini görmedin mi?
Ce n'était pas mon rôle.
Ben söyleyemezdim.
Entre nous, on parle de Colin Salmon et Kerry Washington, voire 50 Cent dans le rôle du méchant sénateur qui ferme les yeux.
- Aramızda kalsın Colin Salmon ve Kerry Washington isimlerine daha yakınlar. Bir de olayları görmezden gelen kötü senatör için 50 Cent'i seçeceğiz gibi görünüyor.
Tu dois lire la scène 22, le rôle du Dr Vincent.
22. sahneyi okuyacaksın. Dr. Vincent'ın kısmını.
On a choisi un autre acteur pour le rôle du Dr Vincent.
Dr. Vincent'ı oynaması için başka bir aktörle anlaştık.
J'ai rencontré les gens pour le film, je n'ai pas eu le rôle.
- Şu filmcilerle görüşmeye gittim. - Rolü kapamadım.
Tu décrocheras le prochain rôle.
Bir sonraki rolü alırsın.
Je pourrais regarder Benedict Cumberbatch dans n'importe quel rôle.
Beyler, Benedict Cumberbatch ne yaparsa yapsın izlerim ya.
Dans le premier couplet, il rappe dans le rôle de B-Rabbit, et il y a un film.
İlk kısımda B-Rabbit karakteri olarak rap yapıyor ve film var yani.
Je joue le rôle de Vineet ou je peux rester naturel?
Vineet karakterine girmem gerekir mi yoksa kendim olabilir miyim?
Je me demande qui jouera ton rôle?
Acaba seni kim oynayacak?
À tour de rôle, on choisit nos amis jusqu'à ce qu'on ait tout bien partagé.
Herkesi paylaşana kadar sırayla seçeceğiz.