Translate.vc / French → Turkish / Rosen
Rosen translate Turkish
610 parallel translation
Papa Rosen.
Rosen baba.
Pauvre papa Rosen.
Zavallı Rosen baba.
Quand ce bon vieux Rosen est mort, j'aurais dû prendre soin de toi, mais j'avais trop à faire.
İhtiyar Rosen öldüğünde, seninle ilgilenmem gerekirdi. Fakat çok meşguldüm.
A 12 h 30, déjeuner au grand magasin, tu diras le bénédicité devant 200 vendeurs.
12.30, öğlen yemeği, Rosen'in süpermarketi. 200 tezgahtar için şükran duası okuyacaksın.
- Bonjour, M. et Mme Rosen.
Günaydın, Bay ve Bayan Rosen.
De la luzerne, Mme Rosen.
Bu kaba yonca, Bayan Rosen.
- On dirait de la vitamine E.
- E vitamini gibi geldi bana. - Öyle, Bay Rosen.
Dites bien à votre petit-fils... de ne jamais se faire mercier!
Bayan Rosen, torununuzu gördüğünüzde ona söyleyin tuhafiyeci olmasın.
Impossible.
Benim için evlilik yok, Bayan Rosen.
Bravo, M. Rosen. Allez, tout le monde...
Tamam, haydi, herkes!
M. Rosen... allez chercher votre femme.
- Evet? Eşini getir.
- Non... - Mme Rosen? Il faut y aller.
- Bayan Rosen hemen şimdi gitmeliyiz.
- Ce n'est qu'un gosse! - Plus d'arbres, je vous le promets.
- Bayan Rosen, artık Noel ağacı olmayacak, söz.
Vous allez y glisser comme une couleuvre, je vous le garantis!
Bayan Rosen, buradan sürünerek geçersiniz, bana inanın.
Aide Mme Rosen.
Bayan Rosen'e yardım edin.
- Comment ça marche, Mme Rosen?
- Nasıl gidiyor, Bayan Rosen? - İyi.
- Mme Rosen... j'ai dit ça sans réfléchir...
- Bayan Rosen... Kastettiğim şey sanılabilecek şey değildi.
Tout va bien, Mme Rosen, venez...
Tamam Bayan Rosen, haydi.
Tenez bon, Mme Rosen, tenez bon.
Sıkı durun, Bayan Rosen. Yalnızca sıkı durun.
Mme Rosen m'a sauvé.
Bayan Rosen beni kurtardı.
Merci, Mme Rosen.
Teşekkürler, bayan Rosen.
- Que vais-je dire à Rosen?
- Ne diyeyim kocasına? - Hiçbir şey.
Prenez cette corde...
Bay Rosen, şu ipi takip edin!
Dieu ait son âme.
Tanrı kutsasın, Bayan Rosen.
Ecoutez, M. Rosen...
Bakın, Bak Rosen...
Par ici, M. Rosen!
Bu taraftan Bay Rosen!
Il faut envisager l'éventualité d'un point nodal.
Orada bir Einstein-Rosen köprüsü olduğunu düşünüyorum.
Il est procureur mais c'est Rosen qui gère.
Savcı o, ama özel birim Rosen'a bağlı.
Et Rosen?
Rosen'la konuşabilir misin?
- Pourquoi Rosen voulait que ça sorte?
- Rosen bunun duyulmasını neden istedi?
C'était Rosen.
Rosen'dı.
Elliott Rosen.
Elliott Rosen.
Il me faut des infos sur ce type, Elliott Rosen.
Rosen hakkında bilgiye ihtiyacım var.
- Je n'ai pas trop confiance en Rosen.
- Belki de Rosen'a güvenmiyorum.
De me parler de Rosen.
Yani, Rosen'ın adını verince.
Rosen le coincera s'il peut.
Rosen onu enselemeye çalışıyor.
- Le dossier d'enquête de Rosen.
- Rosen'nın soruşturma dosyası.
Je parlais à M. Rosen.
Bay Rosen'la görüşüyordum.
Lui avez-vous demandé ce qu'il faisait en laissant le dossier sur son bureau pour que vous le lisiez?
Bay Rosen nasıl olurda... dosyayı açıkta bırakıp gider, bunu ona sordunuz mu?
M. Rosen vous l'a aussi donné?
Bunu da mı Bay Rosen'dan öğrendiniz?
Et que vous avez été dupé par M. Rosen qui a des idées particulières sur sa façon de travailler.
Sizin de, görevleri konusunda tuhaf fikirleri olan...
Je dirai que c'était prématuré et faux que ces enquêtes aient pu être publiées ainsi, d'abord.
Bay Rosen tarafından kandırıldığınızı, bu soruşturmaları... haber konusu yapmanızın da vakitsiz ve yanlış olduğunu söyleyeceğim.
... ET NElL david HOROWlTZ VOUS DEMANDENT DE LEUR faire... L'HONNEUR D'assister A LEUR mariage... LE samedi 27 OCTOBRE 1990, A 19H00, AU MlSSOURl CLUB.
Rachel Ann Rosen ve Neil David Horowitz sizi, 27. 10. 1990 Cumartesi günü saat 19'da Missouri Club'daki düğünlerine davet ederler Sevgilini de getir, derbeder!
- J'aimerais bien me marier.
- Evlenmek istiyorum, Bayan Rosen.
Attention, Acres!
Bekle Acres! Aferin, Bay rosen.
Tout va bien, Mme Rosen.
Tamam, Bayan Rosen.
- Entendu, Mme Rosen.
- Tamam, Bayan Rosen.
Mme Rosen est morte.
Bayan Rosen öldü.
- Vous aussi, M. Rosen.
- Sen de Bay Rosen.
Vous venez, M. Rosen?
Geliyor musun, Bay Rosen?
- Dr Rosen.
Dr. Rosen.