English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Routine

Routine translate Turkish

2,357 parallel translation
La routine, quoi.
Bilirsin, olağan durum.
Notre cheerleading a gagné meilleure routine dans l'état final l'an dernier.
Amigo takımımız geçen yıl eyalet çapında finallerde birinci oldu.
Ce n'est que de la routine pour eux.
Bu onlar için rutin birşey.
Travailler dur, me marier, acheter une maison, la routine.
Çok çalışacağım, evleneceğim, ev alacağım, her zamanki şeyler.
Poils et os de mulots, la routine.
Fare postu, fare kemiği, bunlar standart.
J'adore la routine.
Düzen hoşuma gidiyor.
Coincés dans nos rôles, dans notre routine, et...
Bu rollere, bu rutine sıkışıp kaldık ve bu...
Oh, juste, tu sais, la routine.
Bilirsin işte... Her zamanki gibi.
C'est fait de petites choses, des minutes, des heures, des siestes, des courses, la routine...
Hayat ufak şeylerin bir araya gelmesiyle oluşur. Dakikaların, saatlerin, uykuların, ayak işlerinin, rutinin bir araya gelmesiyle.
La choré pour notre routine.
- Dansımız için koreografi.
Penses-y pour ta routine.
- Koreografinde bunu unutma.
Spécialement sur les choses qui cassent la routine quotidienne.
Özellikle de günlük rutin işlerinde sorun çıktığı zamanlarda yaşananları.
En particulier les choses qui cassent la routine quotidienne.
Özellikle de günlük rutin işlerinde sorun çıktığı zamanlarda yaşananları.
Tarin a été amené à l'ambassade pour clarifier quelques questions, la routine.
Tarin birkaç soruyu açıklığa kavuşturmak için elçiliğe götürüldü kesinlikle normal bir şey.
Retour à la routine, non?
Eziyete devam, he?
- Le QG. Entretien de routine.
Kumanda Merkezi.
Ce devait être une opération de routine.
Dediklerine göre, ufak bir operasyon geçirecekmişim.
On se montre au Capitole encore une fois, une visite de routine, et tout se passera bien.
Biz sadece... Sadece başkentte yüzlerimizi bir defa daha göstermeliyiz.... Her zamanki gibi iş yapacağız ve her şey yoluna girecek.
Enquête de routine, Terence.
Rutin soruşturmalar Terence.
Ce que tu fais n'est jamais de la routine, Gene.
Senin yaptığın hiç birşey rutin değildir, Gene.
- C'est la routine.
Sanırım herzman ki gibi bir şey.
Attends, avec des pouvoirs pareils, comment peux-tu parler de "routine"?
Bekle. Bütün bu güçlerin varken nasıl olurda "her zamanki gibi bir şey" diyebiliyorsun?
Magie, fantaisie... C'est la routine.
Büyü, fantezi her zamanki şeyler.
La routine.
Sıkılma.
Seul celui qui est prêt à se réinventer, réussira à échapper à la routine.
Yollara yolculuklara hazır olanlardır ancak Yakalanmaz alışkanlıkların ağına amansız.
J'ai pas vu de docteur depuis des mois et pour une visite de routine, car je hais les aiguilles. C'est quoi, ça?
Aylardır doktora gitmiyorum, zaten ondan önce de genel kontroller harici pek gitmem çünkü ben iğneden korkarım.
Vous avez encore recommencé cette routine?
Şu rutine mi başladın yine?
- Son 3ème? Un examen de routine?
Normal bir muayene miydi?
Contrôle de routine dans les 80 km de la frontière.
Sınırın 80 km içine kadar yapılan olağan kontroller sadece.
C'est la routine.
Rutin kontrol.
Un jour, on a fait un vol de routine dans un village pour parler de l'eau... et un EEI a détruit notre Humvee.
Normal bir günde merkezden uzak bir köye suyla ilgili konuşmak için gitmiştik ve bir IED bizi cipimizden çıkardı.
Et cette routine des meilleurs potes, ne rend pas les choses plus faciles.
Ve tüm bu kanka oyunu... Bunu hiç kolaylaştırmıyor.
Non, c'est un test de routine.
Hayır. Bu sadece standart bir tahlil.
Il faudrait tweaker ta routine internet matinale.
- Ziva, sabahları yaptığın internet gezintine küçük bir ayar çekmek lazım.
Rien qu'un examen de routine, je vais décommander.
Evet, erteleyebileceğim rutin bir kontrol. Ne demek istiyorsun?
Un examen de routine.
Sadece rutin bir test yaptıracak.
Quand on travaille ici depuis longtemps, les choses les plus étranges finissent par faire partie de la routine.
Burada yeterince çalışırsan aklına hiç gelmemiş en sapıkça şeyler bile ofiste sıradan bir gün gibi gelir.
Tu ne voudrais pas te laisser emporter par la routine.
İlişkinizin monotonlaşmasını istemezsin.
Ça a l'air super mais... Je pensais faire un truc différent ce soir. Pour casser la routine.
Kulağa harika geliyor ama bu gece daha farklı bir şey yapıp, monotonluktan kurtulacağımızı sanmıştım.
La routine?
Monotonluk mu?
Elle pense qu'on a une routine et essaie de la casser.
Monotonlaşacağımızı düşünüyor ve ilişkimizi kurtarmaya çalışıyor.
La routine. Et toi, ta journée?
Hep aynı, hep aynı.
C'était une patrouille de routine, mais la route était bloquée. Par ici.
Bu alışkın olduğumuz yol, sağ tarafı kapanmıştı.
- Non. J'ai déjà fait le travail de routine.
- Ben araştırdım.
Je vais trouver un emploi non qualifié ou mes noyaux gris centraux sont occupés par une tache de routine ce qui liberera mon cortex préfrontal afin qu'il travaille en arriere-plan sur mon probleme.
Ona benzer bir hizmet işinde çalışacağım. Böylece bazal ganglionum rutin görevlerle meşgul olurken preforantal korteksim de arka planda, problemim için rahatça çalışabilecek.
On lui a diagnostiqué le VIH lors d'un examen de routine.
Fiziki muayene sırasında HIV teşhisi kondu ona.
à ‡ a fait partie de ma routine quotidienne.
Sana şu Wii olayını göstereyim.
Juste la routine.
1.
Ils font un entretien de routine, au labo.
Laboratuvarda rutin onarım vardı.
La routine.
Hayır, aynı tas aynı hamam. Hiç mi?
C'est une enquête de routine.
- Rutin bir araştırma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]