Translate.vc / French → Turkish / Réel
Réel translate Turkish
8,182 parallel translation
Mais maintenant il est temps de voir si vos identités secrètes peuvent survivre dehors dans le monde réel.
Ama bakalım gizli kimlikleriniz gerçek hayatta işe yarayacak mı?
C'est dur de revenir au monde réel,
Evet, gerçek dünyaya geri dönmek zor iş.
Si c'était réel et que quelque chose se tramait, j'en aurais entendu parler.
Bu gerçekse ve bir şeyler dönse bunu duyardım.
Ok, s'il y a un risque que ce soit réel, vous deviez partir tous les 2.
Bunun gerçek olma ihtimal varsa her ikinizin de gitmesi gerek.
Et réel est pas toujours amusant.
Gerçek her zaman eğlenceli değildir.
Certainement réel.
Kesinlikle gerçeksin.
D'ailleurs, cela est avant que je savais que vous étiez réel.
Ayrıca o senin gerçek olduğunu anlamadan önceydi.
La prochaine fois que vous avez des doutes quant à savoir si quelqu'un est réel, demandez-leur de vous frapper.
Bir daha gerçek olup olmadığını anlamadığında, sana vurmasını iste.
Voilà réel?
Ciddi misin?
Personne ne le comprend vraiment, mais c'est réel. Comme...
Kimse tam anlamıyor ama gerçek.
Mettre une âme innocente sur le terrain sans réel entraînement, c'est de la folie.
Düzgün eğitim verilmemiş amatör bir genci göndermek aptallıktır.
Ça a l'air tellement réel. Certainement.
- Çok gerçekçi görünüyor.
Quelque chose de réel... Qui n'était pas basé sur cette merde de manipulation.
Ajan işi dalavere olmayan gerçek bir şey.
C'est là que j'ai décidé qu'à partir de là, j'en resterai à la recherche, en laissant tomber le réel.
O andan itibaren gerçeği aramaktan vazgeçip sadece akademik çalışmalara yönelmeye karar verdim.
- Oui, Will est réel aussi, et il est coincé ici, et il a besoin de notre aide.
Orada tıkılı kaldı ve yardımımıza ihtiyacı var.
Il est réel.
Bu gerçek.
- C'était aussi réel que...
- En az öbürleri kadar...
Là on parle d'une technologie qui modifie la texture du réel.
Bu teknoloji gerçekliğin dokusunu değiştirebilir.
Ne laisse pas ta vengeance t'éloigner de notre réel but.
İntikamın seni gerçek hedeften alıkoymasına izin verme.
Pas à moins que ça soit réel.
Gerçek değilse istemiyorum.
Non, non, je sais qu'il était réel.
Gerçek olduğunu biliyorum.
Le premier jour avec lui, Corbin m'a dit que la plupart du travail réel se faisait en dehors du boulot.
Corbin devriyemin ilk gününde gerçek işlerinin çoğunu iş dışında yaptığını söylemişti.
La technique assure un excellent spectacle, mais en combat réel, il serait vaincu grâce aux aptitudes les plus rudimentaires en escrime.
Tekniği sayesinde mükemmel bir gösteri sunuyor fakat savaş alanında basit meç becerisi olan biri tarafından bile kolayca alt edilebilir.
Le voyage dans le temps n'est pas réel.
Zaman yolculuğu gerçek değil.
Tu n'as pas dis que le temps allait plus lentement dans le minevers par rapport au monde réel?
Mini-evrende zamanın, gerçek dünyaya göre daha yavaş geçtiğini söylememiş miydin?
C'est dégoûtant - Steve n'était pas réel?
- Steve gerçek değil miydi?
Si on est sept, ça veux dire que quelqu'un n'est pas réel
Eğer 7 kişiysek, birisi gerçek değil demektir.
Sleepy Gary, comment savons nous si je suis réel?
Uykucu Gary, benim gerçek olduğumu nereden biliyoruz?
Non, tu es réel. Hey, regardes-moi.
Hayır, sen gerçeksin.
Maintenant, je ne sais pas quelle est la bonne solution, mais je nous connait, et tu es réel, Jerry.
Bana bak. Orada neler oluyor bilmiyorum ama ikimizi biliyorum ve sen gerçeksin Jerry.
Est ce qu'il y a au moins quelqu'un de réel ici?
Kimse gerçek değil mi burada?
Suis je le seul réel sur Terre?
Dünyadaki tek gerçek insan ben miyim?
Rick, si tu veux prouver que t'es réel, fait seulement ce qu'on ferait tous et- - Et- - retire les boucliers et laisse nous sortir d'ici!
Rick, gerçek olduğunu kanıtlamak istiyorsan hepimizin yapacağını yap ve koruma kalkanlarını kaldır da bizi buradan çıkar.
La ferme, Morty, espèce de petite merde qui s'est fait laver le cerveau et qui n'est probablement pas réel car je me suis fait laver le cerveau, aussi.
Kapa çeneni Morty, seni beyni yıkanmış gerçek bile olmayabilecek lavuk, çünkü benim de beynim yıkanmış.
Je sais que tu es réel parce que j'ai une tonne de mauvais souvenirs avec toi
Senin gerçek olduğunu biliyorum çünkü seninle bir sürü kötü anım var.
T'es réel.
Sen gerçeksin.
Ouais, mais t'es réel.
- Evet ama gerçeksin.
Le nom est réel, peut-être Scandinave.
Adım gerçek muhtemelen İskandinav.
Je vais mourir. Mon corps n'est pas réel.
Bedenim gerçek değil.
Je ne pensais pas qu'il était réel.
Gerçek olduğuna hiç inanmamıştım.
Rien de tout ça ne semble réel.
Bunların hiçbiri gerçek gibi gelmiyor.
Mais si seulement c'était réel, cette charmante promenade à travers tes préoccupation mélancolique, mais je sais que c'est vraiment une interrogation sous l'apparence de plaisanteries.
Ama keşke gerçek olsaydı bu hüzünlü meşgalelerine yaptığımız büyüleyici gezi ama bunun hoş sözler kisvesi altında, aslında bir sorgu olduğunu biliyorum.
Le sort est très réel.
Büyü gerçek.
J'en sais rien, peut-être que ce que j'ai vu, c'était pas réel.
Ben de öyle. Bilemiyorum. Belki gördüğüm şeyler gerçek değildi.
Ça n'aurait pas eu l'air réel sinon.
O zaman böyle gerçekçi gözükmezdi.
Ça semble si réel.
- Gerçekmiş gibi görünüyor.
et j'ai rencontré ce garçon génial, et cela ne me semble pas vraiment réel et j'ai peur qu'il découvre à quel point je suis en colère.
Çok iyi birisiyle tanıştım. Bu bile gerçek gelmiyor bana. Ne kadar sinirli olduğumu öğrenecek diye ödüm kopuyor.
Ça n'a pas l'air réel.
Gerçek gibi gelmiyor.
C'est réel.
Evet, Will de öyle.
Je ne sais plus que ce qui est réel.
Artık neyin gerçek olduğunu bile bilmiyorum.
Oh, mon Dieu, c'est réel.
Aman Tanrım! Gerçekmiş!