English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Sacrifice

Sacrifice translate Turkish

2,685 parallel translation
Quinze cents, pour votre sacrifice.
Fedakarlığın için beş yüz.
A quoi votre sacrifice a servi
Fedakarlığınız ne için
C'est un véritable sacrifice, tu sauras.
Bu gerçek bir fedakarlık oldu.
On a fait un sacrifice pour pouvoir élever nos enfants en paix pendant que leurs pères sont en guerre.
Böyle bir fedakarlık yaptık böylece çocuklarımızı huzur içinde büyütebiliyoruz babaları savaşmak için uzaklara gitmişken bile.
Et toi, ton sacrifice viendra.
Ve sen... Senin de fedakarlık yapman gerekecek.
L'Histoire vénérera longtemps ton courage et ton sacrifice.
Tarih, gösterdiğin bu fedakârlık ve cesaretin için sana büyük bir saygı duyacak.
Levons notre verre à sa santé, à son sacrifice au combat.
Peki önce onunla tost yapalım, sonrada görev için kurban edelim.
Sacrifice au dieu du radeau en caoutchouc.
Şişme bot tanrısı için kurban.
On ne peut rien obtenir sans sacrifice.
Bir şey kazanmak için, bedelini ödemek zorundasın, Gaitonde efendim.
J'aurais aimé que ton sacrifice ne soit pas le seul moment spécial qu'on a passé.
Bunun özel bir an olmasını dilerdim, yaptığın fedakarlık çöpe gidecek.
Lorsqu'on parle de culte de divinités, il est toujours question de sacrifice du sang ou... ou en gros de manger... un enfant.
Bu tanrı için yapılan her ibadet kan sunma ya da çocukların toplu olarak yenilmesini içeriyor.
Un cadeau de sang, un sacrifice.
Kan ve kurban.
Il va probablement être supprimée comme exécuteur testamentaire, mais il est prêt à faire que le sacrifice pour nous.
Miras memurluğundan büyük bir ihtimalle alınır ama bizim için bu fedakârlıkta bulunacak.
Ton sacrifice humain.
İnsan kurbanın.
- Si tu as besoin de m'exposer nu dans la vitrine, je suis prêt à ce sacrifice.
Bak çırılçıplak soyunmam galeriyi kurtaracaksa kendimi feda etmeye razıyım.
Je survivrai à ce sacrifice.
Bu üstesinden gelebileceğim bir fedakarlık.
Déjà de retour pour offrir un autre sacrifice... Mais il ne te reste rien que je veux.
Bana başka bir fedakarlık teklif etmek için ne kadar erken döndün ama sende isteyebileceğim başka bir şey kalmadı.
Un noble sacrifice.
Asil bir fedakarlık..
S'ils sont anéantis, son sacrifice aura été vain.
Eğer Garuda'ya yenik düşürsen onun fedakarlığı bir hiç olacak..
Si l'un d'entre vous... peut trouver dans son cœur l'envie de s'offrir... en sacrifice, qu'il réfléchisse attentivement.
Eğer aranızda yüreğinde kendini feda etme düşüncesi yer eden var ise iyi düşünsün.
Vous cherchez un sacrifice pour rétablir la gloire de l'Église.
Kiliseyi eski görkemine kavuşturmak için canını verecek birisini arıyormuşsunuz.
C'est un cadeau, pas un sacrifice.
Bu fedakârlık değil.
On est coincés ici pendant que le petit chouchou joue l'agneau du sacrifice.
En sevdiği oğlu kurbanlık kuzu gibi davranırken biz dışarıda kalıyoruz.
Peut être, mais... si ça marche? Si le plan fonctionne on sera toujours coincé sur un atoll qui coule, donc ce ne sra pas un vrai sacrifice.
Belki ama ya plan işe yararsa o zaman şansımız var demektir
j'apprécie ton sacrifice mais un plus grand bureau, c'est pas le problème bien, heu, dans ça cas là, je rechange
Fedakârlığını takdir ediyorum, ama mesele büyük oda değildi. İyi o zaman, geri alayım.
J'apprécie... c'est juste que... il me semble qu'il y a des choses qui valent le sacrifice.
Saygı duyarım. Sadece... Biraz fedakârlığa değebilir yani.
Son temps, son énergie, le sacrifice de l'incompréhension.
Zamanı, enerjisi, fedakarlığına akıl sır ermiyor.
C'est... C'est un sacrifice, fils.
Bu kendini kurban etmektir, evlât.
Et je sais quel énorme sacrifice ça a dû être.
Ve biliyorum çok büyük fedakarlıklar yaptın.
C'était un choix, un sacrifice.
İhtiraslı bir seçim, bir fedakarlıktı.
Mon père disait que rien ne vaut le sacrifice d'une vie.
Babam hep hayatını ortaya koymaya değecek bir şey olmadığını söylerdi...
Je n'oublierais pas ton sacrifice.
Fedakarlığını unutmayacağım.
Sacrifice.
Fedakârlık.
Perdre ma vie par amour... C'est un sacrifice que je suis heureux de faire.
Aşk için ölmek gurur duyacağım bir fedakarlıktır.
Il ne faut pas que mon sacrifice ait été vain.
Bu fedakarlığım boşa gitmesin.
Les péchés qui ont été commis sont si répréhensibles qu'un sacrifice doit être fait.
İşlenen günahların bedeli o kadar ağır ki, ödemek için bir kurban gerekiyor.
L'ultime sacrifice.
Son bir fedakarlık.
Aviez. Quand vous avez fait le sacrifice de monter dans cette machine, vous n'êtes pas le seul à avoir cessé d'exister.
O makineye girmeyi isteyerek fedakârlık yaptığın zaman zamandan bir tek silinen sen olmadın.
C'est un sacrifice d'humain.
Bu insanları kurban etmek.
"Sacrifice".
"Kurban etmek"
Quel sacrifice ça a du être.
Ne de çok fedakarlık yapmışsın!
Ce n'est pas un meurtre, c'est un sacrifice.
Bu bir cinayet değil, kurban etmedir.
"La paix vaut bien un sacrifice."
" Barışın bedeli fedakarlıktır.
Bien que j'en apprécie le résultat, nous savons tous deux que ton sacrifice n'a pas été sans plaisir.
Söylediğin için sağol, ikimiz de biliyoruz ki fedakarlığın, takdire şayandı.
Tout n'est que romance et sacrifice dans ta petite mansarde parisienne.
Paristeki tavanarası için romantik ve fedekarlık.
J'étais le sacrifice.
Kurban benmişim.
L'amour est fait de sacrifice... quelque chose que tu ne comprends pas.
Aşk fedakârlıktır açıkça senin anlayamadığın bir şey.
Tu n'es pas la seule à savoir à propos du sacrifice.
Fedakârlık yapmayı bilen tek sen değilsin.
Un sacrifice pour toi, j'en suis sûr. Ouais, mais quand même, ce n'est pas beaucoup.
Senin için büyük fedakârlık olduğuna eminim ama yine de çok bir şey değil.
S'il, s'il vous plait, ne gaspillez pas son sacrifice.
Onun fedakârlığını ziyan etmeyin.
Vous ne faites aucun sacrifice.
Rastgele bir fedakarlık yapıp.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]