English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Sao

Sao translate Turkish

175 parallel translation
Des officiers mécontents s'étant réunis à Saltillo...
Sao Pio'da küskün subayların toplandığına dair gelen rapora dayanarak
Nous habiterons près de São Paulo.
Sao Paulo diye bir şehir var, ona yakın sayılır.
Hisao, mon frère!
Kyoudai... Sao...
Hisao.
Sao...
Grande sœur, les morts de Hisao et Suekichi sapent le moral des troupes.
Abla... Sao ve Suekichi'nin ölümüyle, korkarım klanımız ümitlerini kaybediyor.
Den-Sao, peux-tu lui envoyer des tueurs en renfort?
Dingsau, adamlarından bazılarına ihtiyacım var
Den-Sao, c'est qui, cette brute?
Dingsau, kim bu herif? Adamlarından biri mi?
Den-Sao, ces derniers temps, vous avez tendance à sous-estimer la police.
Dingsau, son zamanlarda, Kanuna yeteri kadar saygı göstermiyorsunuz
Je suis Kowloon Den-Sao, ce qui veut dire "l'exécuteur de Kowloon".
Ben Kowloon Dingsau Yani'Kowloon'un canisi'
Den-Sao, encore cette mauvaise habitude.
Dingsau, her zaman karışmak zorundasın değil mi?
Den-Sao, Tsurugi est vivant.
Dingsau, Tsurugi hala yaşıyor
La Pan Am annonce le départ du vol numéro 21 8 à destination de Sao Paulo.
Pan-Am Havayollarının 218 sefer sayılı Sao Paulo uçağı uçuş için hazırdır.
Ceci est un quartier de São Paulo, centre industriel de l'Amérique latine, responsable de... 60 ou 70 % du produit national brut de ce pays.
Burası Sao Paulo'nun bir mahallesi. Sao Paulo ulusal üretimin % 60 ila 70'ini karşılayan büyük bir... Latin Amerika sanayi şehridir.
À São Paulo, la violence dans les rues croît de jour en jour. Hier, un jeune a été retrouvé mort. Il avait disparu depuis deux semaines.
Sao Paulo sokaklarında şiddet günden güne artıyor bugün ıslahevinde kalan bir çocuğun cesedi bulundu.
Je peux pas, faut que j'aille à São Paulo m'occuper de cette affaire.
Hayır, iş için Sao Paulo'ya gitmem lazım.
Je suis arrivée à São Paulo sans rien.
Sonra bir başıma Sao Paulo'ya gittim.
Et la santé de notre vieil ami, le grand Sao Mong Khawn, qui a été la clé de notre succès commun?
Çok değerli arkadaşımız Sao Mong Khawn, nasıl acaba? Başarıya giden yolda o da yanımızdaydı, değil mi?
Belo Horizonte Sao Paolo, BRESIL
Belo Horizonte Sao Paolo, BREZİLYA
Avenue São João São Paolo, BRESIL
Sao Joao Bulvarı Sao Paolo, BREZİLYA
Je m'appelle Sao.
Benim adım Sao.
J'ai Pékin, Rome, Sao Paulo, Berlin!
Pekin, Roma, Sao Paulo, Kahire, Berlin!
Josefa Maria da Silva, Sao Bento do Una.
Sao Bento do Una'daki Josefa Maria da Silva'ya.
Pour mon fiancé, Jo Pedro da Silva, Sao Paulo.
Sao Paulo'daki nişanlım Joao Pedro da Silva'ya.
Entre ce fait et les événements survenus au théâtre São Carlos, vous ne voyez aucun rapport, vu qu'il est absurde de vouloir transformer le geste grotesque d'une société qui meurt d'ennui, en un acte de rébellion armée.
Sao Carlos Tiyatrosu'nda yaşanan olayları, sıkıntıdan canı patlayan bir topluluğun garip davranışlarını silahlı ayaklanma olarak algılamanın saçma olduğunu varsayarak bu olayla bağlantılı olmadığını belirtiyorsunuz.
Oui, mais quand j'ai entendu parler de la statue à São Paulo j'ai enquêté.
Evet ama Sao Paulo'daki heykeli işittim ve incelemeye gittim.
On m'a envoyé à São Paulo.
Ben Sao Paulo'ya gittim.
Dr Ken Naciamento, São Paulo, Brésil.
Dokto Ken Naciamento, Sao Paulo, Brezilya.
Le bruit court qu'ils seront à la conférence de São Paulo.
Söylentilere göre bu yıl Sao Paulo'da yapılacak konferansa da saldırı düzenlenecekmiş.
Vous partez pour São Paulo, ce soir.
Bu yüzden bu akşam, Sao Paulo'ya gidiyorsunuz.
A Sao Paulo?
Sao Paulo mu?
J'ai visité... Sao Miguel, Flores... - Pico...
Mesela Sao Miguel, Flores Pico...
"Ce gars de São Paulo va morfler".
O an Sao Paulo'lu bu adamın ne kadar talihsiz olduğunu düşündüm.
Parce qu'aucun type de São Paulo ne peut être trop cool.
Çünkü Sao Paulo'dan hiç iyi adam çıkmaz.
Dis donc, le Pauliste. Tu es trop cool.
Bir Sao Paulo'lu için iyi bir adamsın.
Je crois que je me casse à São Paulo.
Ben Sao Paulo'ya gidiyorum.
Je veux un transport pour São Paulo.
Sao Paolo'ya sivil ulaşım aracı istiyorum.
À la fin des années 80... la prévention contre le sida dans les prisons... m'a mené à la Maison de détention de Sao Paulo, Carandiru.
80'lerin sonlarında, hapishanelerdeki AIDS önleme çalışmaları... beni Sao Paulo Islahanesi'ne götürdü. Carandiru'ya.
Le 2 octobre 1992... 111 hommes sont morts... à la Maison de détention de Sao Paulo.
" 2 Ekim 1992'de, Sao Paulo Islahevi'nde 111 kişi öldü. Hiçbir polis ölmedi.
Et ces images de Sao Paulo, Brésil.
Bu da Sao Paulo, Brezilya'dan geldi.
Un ici, un à Sao Paulo, un à Delhi.
Biri burada, biri San Paolo'da, biri Delhi'de.
Et on applaudit Sao Sao Sao.
Ve şimdi karşınızda Sao Sao Sao!
Et Willow et Kennedy sont au Brésil. Elles sont basées à Sao Paulo, mais... à chaque fois que je leur parle elles sont à Rio.
Sao Paulo'ya yerleştiler, ama ne zaman konuşsam Rio'dalar.
Donc Collier avait prévu de dépenser 30 millions de dollars pour financer des troupes de mercenaires à Sao Tome?
Collier, Sao Tome'daki paralı askerlere parasal kaynak sağlamak için 30 milyon dolar harcamayı mı planladı yani?
Il compte placer un gouvernement amical à Sao Tome.
Soa Tome'da dost bir hükümet yerleştiriyor.
Basarov se rend au Brésil pour assister à une conférence qui doit se tenir à Sao Polo.
Basarov, Sao Paulo'da düzenlenen bir konferansa gidiyor.
Les caméras le montrent à l'hôtel à Sao Paulo au moment même où Rachel interceptait le message, ce qui laisse penser qu'il a fait pareil.
Rachel mesajı aldığı zaman o da Sao Paulo'daki oteldeymiş. Muhtemelen mesajı o da aldı.
São Paulo?
Sao Paulo mu?
À São Paulo?
Sao Paulo!
Sao.
Sao!
Sao.
Hiç bir şey yapmadılar!
Tu vas être en retard.
- Sao Paulo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]