Translate.vc / French → Turkish / Second
Second translate Turkish
5,747 parallel translation
En arrivant au 92, Second Street, avez-vous trouvé des traces de sang sur quelqu'un dans la maison?
Evet, bu genel bir durumdur. Second Caddesindeki, 92 numaraya ulaştığınızda, evdekilerin üzerinde kan buldunuz mu?
La liaison que vous avez eue avec l'homme qui est le père de votre second enfant.
İkinci çocuğunuzun babası olan adamla yaşadığınız ilişki.
Je me joindrai à toi comme commandant en second.
Yardımcın olarak sana katılmayı kabul ediyorum.
Rendez-vous au second point de dépôt, et je vous retrouverai le moment venu. Bonne soirée.
Lütfen ikincil buluşma yerine ilerleyin ve sizinle orada uygun bir zamanda buluşalım.
Pendant 8 ans, Kate Anderson a travaillé comme technicien de second rang pour la CIA, réception supérieurs à la moyenne des examens de rendement.
Kate Anderson, 8 yıl boyunca CIA için teknisyen olarak çalışmış.
On va avoir besoin que vous prétendiez qu'il y a un problème de moteur et que vous annonciez qu'un second bus va venir pour prendre le relais. Vous avez déjà eu un problème de moteur?
Senden motorun arıza yaptığını duyurmanı ve diğer otobüs gelene kadar yolcuların beklemeleri gerektiğini söylemeni istiyoruz.
Voilà le second bus.
Yedek otobüs geldi millet.
Car le second bus à l'air...
- Peki. İkinci otobüsteki arkadaşlar...
Tu cours le risque d'être relégué au second plan. Non.
Riski artirirsin.
Les gens disaient : ils ont perdu le premier match, ils vont perdre le second.
İlk maçı kaybedince insanlar ikinci maçı da kaybedeceğimizi düşündüler.
On a remporté le second match de justesse.
İkinci oyunu zar zor kazandık.
Je pense qu'il a peint sur l'argile pour que personne ne voie rien au premier ou même au second coup d'œil.
Sanırım kilin üstünü boyadı. böylece kimse ilk bakışta farketmezdi hatta ikinci bakışta.
Ce qu'elle a vu était flou. Le second est le conducteur du train. Il a dit qu'elle semble être tombée.
İkinci kişi ise trenin kondüktörü.
Je dois interrompre les noces et prévenir un second mariage.
Bu düğünü ve ikinci evliliği engellemem gerek.
Le second cadran. Elle l'a mis à 12 h 15.
İkinci bölüm - - 12 : 15'e ayarlamış.
Tu es second violoncelle à New York.
- Cynthia Taylor, biliyorum. New York senfonisinin ikinci çellosusun.
Le second coeur? Seulement ta famille arrive à le voir.
İkincisi sadece ailene gösterdiğin kalp.
donc second ordre du boulot, assassiner en masse.
Diğer meseleye bakalım.
Précédemment...
Second Chance'in önceki bölümlerinde...
A 22h, c'était devenu une théorie grandissante sur Reddit que Tripathi était le second suspect.
22.00'de Tripathi'nin ikinci şüpheli olduğu Reddit'te öne çıkan bir teoriye dönüştü.
... a été tué tôt dans la journée le second est toujours en fuite.
... ikinci şüpheli hala kayıp fakat diğeri bu sabah öldürüldü.
Plus tôt dans la journée, Maggie Jordan, productrice chez ACN, a pu retrouver un ancien coéquipier de l'équipe de lutte du second suspect.
Bugün ACN yapımcısı Maggie Jordan ikinci şüphelinin eski güreş takım arkadaşının izini buldu.
Comment Joe décrit-il le second suspect?
Joe ikinci şüpheliyi nasıl tarif etti?
Et là où elle s'est fracturée le second et le troisième métacarpe.
Ve burada da ikinci ve üçüncü metakarpal kemiklerin kırıldığı görülüyor.
Avis son second prénom est Grace.
Fakat göbek adı artık Grace olacak.
Il croit que le premier pardonne le second.
Öncekilerin sonrakileri affettiğine inanırdı.
Je crois que le second est tout ce qui compte.
Ben önemi olanın sonrakiler olduğuna inanıyorum.
Mais on l'appelle par son second prénom, Grace.
Ve göbek adını da Grace.
Notre exposé exceptionnel sur l'hernie a joué le second rôle derrière son gadget.
Fevkalede fıtık sunumumuz onun cihazı yüzünden arka planda kaldı.
Mais sa passion pour le savoir et les bibliothèques n'est pas passée au second plan.
Aynı zamanda kütüphane ve öğrenme tutkusunu da bir kenara bırakmamıştı.
Et puis, il y a un second problème, je pense, nous essayons encore de comprendre :
İkinci sorun da şu ; hangi suçlar az ciddi, hangileri çok ciddi.
♪ Oh, s'il vous plait restez ♪
- Erickson the Second #
Si vous êtes toujours vivant dans 24 heures, vous recevrez votre second traitement, ainsi que des instructions sur la façon de procéder.
24 saat sonra hâlâ hayatta iseniz ikinci tedaviniz size ulaşacak. Uymanız gereken talimatlarla birlikte.
C'était un second Pompéi.
Pompei'yi yeniden canlandırdı.
Jusque-là, on avait le temps pour un second avis, pour revérifier l'information.
Evet, şimdiye kadar hep istihbaratı kontrol edip ikinci bir görüş alacak zamanımız vardı.
Ça confirme votre engagement au second amendement.
Onlar için verdiğimiz taahhütleri yenilememizi bekleyebilirler.
Il part à l'assaut du second amendement.
Onun ikinci bir değişiklik saldırısı yapmasına karşı durmalıyız...
Toi et ton bien-aimé second amendement.
Sen ve senin ikinci yüzün.
Tu m'a regardé droit dans les yeux et dit qu'il ne verra pas son second mandat.
Gözümün içine baktın ve ikinci dönemini göremeyecek dedin..
Et bien, le jour de mon second mariage... était le jour le plus joyeux de toute ma vie.
Yani, ikinci düğün günüm hayatımın en mutlu günüydü.
♪ second that we enter if you must ask, rush past ♪
♪ second that we enter if you must ask, rush past ♪
Second couplet différent du premier!
İkinci versiyonu ilkinden farklı!
En fait, mon second roman a été inspiré la culture unique de petite ville de BlueBell.
Aslında, ikinci romanımda BlueBell'in eşsiz kasaba kültüründen ilham aldım.
Quand le second Valda nous a piégés, j'ai commencé à ressentir quelque chose de différent, quelque chose de mauvais.
Valda bizi buraya kapattığı an bir şeyler hissetmeye başladım. Farklı bir şey. Kötü bir şey.
C'est vous, Second?
Gemi kıdemli astsubayı, sen misin?
Second, vous assisterez Chung au réapprovisionnement.
Gemi kıdemli astsubayı, siz Chung'a yakıt transferi için yardımcı olun.
Second, occupez-vous du carburant.
Kıdemli astsubayım, yakıt devresini çekip yakıtı basın.
Je suis aussi Néo dans la première partie du second Matrix.
Ayrıca Matrix 2'nin ilk kısmındaki Neo'yum.
Nous allons prendre un second avis.
Bay Jensen, şizofreni hastaları da normal bir hayat yaşayabilir. Yeniden bir tanı istiyoruz.
Je vous en prie. Nous n'avons pas besoin d'un second avis.
- Elbette, buna hakkınız var.
Après le faux Academy Award que j'ai eu pour meilleure amoureuse dans un second rôle.
Şarap kadehinden uzun yaşamaktan daha büyük bir trajedi yok. Sahte "En Destekleyici Aşık Akademi Ödülü" hariç.