Translate.vc / French → Turkish / Session
Session translate Turkish
924 parallel translation
À la session du Parlement.
Parlamento'da yeterince konuşulacak zaten.
Cour suprême, Etat de New York, Comté de New York,... la session est présidée par l'Honorable Juge May.
New York Eyaleti, Yüksek Mahkemesi oturumu açıldı. Sayın Yargıç May başkanlık edecek.
Que ce soit renvoyé à la prochaine session.
Gelecek dönemi bekleyebiliriz.
 la fin de la session...
Kabine ara tatiline girdiğinde belki...
La session est terminée.
Oturum bitmistir.
Session de la Cour Suprême aujourd'hui
Yüksek Mahkeme Oturumu Bugün Açılacak
Vous le trouverez sûrement dans une jam-session.
Onu muhtemelen caz barda bulursun.
Vous le trouverez dans une jam-session.
Caz barda bulursun dedim.
La commission débute une session spéciale.
Af Kurulu özel toplantı halinde.
Vous jurez de répondre... la vérité aux questions... sur votre impartialité... de juré en cette session... devant Dieu!
Doris Attinger'e karşı açılan amme davasında... tarafsız bir jüri üyesi olarak... size sorulacak tüm sorulara... doğru cevap vermeye Tanrı huzurunda yemin eder misiniz?
Nous avons une autre session de huit heures.
Yarım saat sonra, sekiz saatlik bir seansı daha var.
La loi contre la prostitution, plusieurs fois rejetée... va être de nouveau présentée à cette session.
Fuhuşa karşı yasa tasarısı son yıllarda birkaç kez reddedildi. ... tekrar gündeme alınması bekleniyor.
La session de la cour d'accusation du comté de Iron Cliffs est ouverte.
Iron Cliffs Beldesi Mahkemesi oturumu açmıştır.
La cour n'était pas en session, il était urgent de soumettre l'inculpé á cet examen.
Mahkeme toplanmamıştı ve davalının... acilen psikiyatra görünmesi gerekiyordu.
Comme lors de chaque session.
Burada toplantı olunca hep öyle yaparım.
La session de la cour est presque terminée, je pense.
Sanırım mahkeme sona ermek üzere.
En outre... à une session du Grand Conseil, Sa Seigneurie félicita notre jeune Maître dans les termes suivants :
Sonuç olarak üçüncü gün, Edo Kalesi'ndeki resmi bir toplantıda Lord Doi, genç efendimiz Bennosuke için övgü dolu şu sözleri sarf etti :
J'espêre qu'il n'y aura pas besoin d'une autre session.
Umarım bir kez daha yapmanız gerekmez.
Je déclare cette session terminée.
Dava sonuçlanmıştır!
Nous avons débattu lors de la dernière session du conseil.
Son konsey toplantısında tartışmıştık.
La commission d'enquìte est en session.
Sorgu mahkemesi oturuma başladı.
Que diriez-vous d'une session?
Bir seansa ne dersin, sen ve ben?
La 48ème session du Tribunal est ouverte.
Polis şefi şimdi 48. oturumu açacak
La 48ème session du Tribunal d'urgence de la région sud-ouest établi par l'ordonnance numéro 3o2, est ouverte, présidé par William C. Hoager.
Başkanlık Kararnamesi tarafından yetkilendirilmiş... Güney Batı Bölgesi 48 No'lu Ulusal Güvenlik Duruşması... 302 No'lu kararname uyarınca, William C. Hoeger, Mahkeme Başkanı, işbu kararı açıklayacaktır.
Cette session a été marquée par des éclats et un défi à l'autorité de la justice, de la part des accusés et de leur avocat sous la forme de murmures constants...
Bu duruşma sanıkların ve savunma makamının devamlı müdahaleleriyle, adli otoriteye muhalefet etmesiyle gölgelenen bir duruşma oldu Devamlı mırıltı halindeki müdahaleler...
Cette session a été marquée par le cabotinage et autres affectations des accusés, pour essayer d'interrompre la séance...
Bu duruşma, sanıkların ucuz oyunlarıyla, gürültü patırtıyla ve sanıkların başka yöntemlerle davayı baltalamaya çalışmasıyla öne çıkan bir duruşma oldu.
La 48ème session du Tribunal d'urgence de la région sud-ouest, autorisé par l'ordonnance numéro 3o2, présidé par William C. Hoager, est close.
William Hoeger'ın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı güneybatı bölgesi için görülen 47. Acil İç Güvenlik mahkemesi 302 nolu idari kararın verdiği yetkiyle sonuçlanmıştır.
On parle d'un producteur de disques qui s'occupe d'une session d'enregistrement.
Bir yapımcıdan bahsediyoruz Bir albümü kaydetmekle görevli kişiden.
Oyez, toutes personnes présentes. Nous proclamons la cour en session ce jour, 30 juillet 1972.
Burada hazır bulunanların dikkatine, mahkeme bugün... 30 Haziran 1972 günü duruşmaya başlıyor.
On a fait un bœuf dans un club en Angleterre, et j'ai rencontré Mitch et Noel.
O sıralarda İngiltere'de bir kulüpte jam session yapıyorduk. Mitch ve Noel'le öyle tanıştım.
On va s'asseoir et se faire une bonne vieille session de picole.
Ve benimle beraber otur ve sen ve ben erkek erkeğe eski usul küçük bir içki partisi yapacağız.
Notre session de nuit devrait être terminée avant le déjeuner.
Akşam dışarıda kalacağız, yarın öğleye kadar işim biter.
J'aimerais faire une session sur les exams Tu as peut-être besoin qu'on te tienne la main.
Belki elini tutacak birini de istersin.
Dès la prochaine session,
Sonbahar dönemi ile birlikte
Le Comité réuni en session extraordinaire à 11H37, le 4 Juillet de l'an 103 au complet
- Komite olağanüstü toplanıyor... Saat 11 : 37. 4 Temmuz, Tanrı'nın takviminin 103. yılı
Visez un peu les joueurs de cette session.
Katılanlar arasında yer alanlar :
Ils ont accepté une session à huis clos.
Gizli celse kurmaya karar kıldılar.
C'est la session du Parlement.
Kasaba Meclis'i toplantıda.
Je dois préparer la session de juin... me concentrer... si je peux encore y arriver.
Telafi sınavı Haziran'da. Elimden gelirse buna konsantre olmalıyım.
La Cour Criminelle de Baltimore City est en session.
Baltimore Ağır Ceza Mahkemesi oturumu başlıyor.
Ne l'avez-vous jamais vu être intoxiqué en session?
Mahkeme salonuna hiç sarhoş geldi mi?
L'instructeur supervisera la session.
Eğitmen, seansı denetleyecek.
D'accord, mais c'est la 4e fois que vous manquez votre session.
Pekala, amam bununla birlikte dört hafta üstüste terapiye gitmemiş oluyorsun.
- Je n'ai pas fini la session.
- Daha sömestre bitmedi.
- Sena, n'interromps pas la session!
- Sena. Oturumu bölme!
La session d'été est terminée et le prochain semestre ne commence pas avant 2 mois.
Yaz sezonu bitti ve güz yarıyılı iki haftaya kadar başlamayacak.
- Cette session a été enregistrée?
- Bu konuşma kaydedildi mi?
Je te l'ai dit, ce week-end c'est la session pour le casting de Stryker.
Dedim ya, bu hafta sonu Stryker'ın seçmeleri var.
Bref Stryker, c'est ça ton idée d'une session de casting?
Peki Stryker, sence casting böyle mi olmalı?
Je n'ai pas pris de vacances depuis que le Congrès est en session!
Hikayeni değiştirsen iyi olur, çünkü sonuca hiçbir etkisi olmaz. Kongre açıldığından beri hiçbir tatile çıkmadım.
Pour la session de l'ONU.
Bavullarınızın hepsini getirdim, efendim..