Translate.vc / French → Turkish / Sessions
Sessions translate Turkish
298 parallel translation
Il dit que ces jam-sessions ne commencent que vers 2 h.
Yani partiler 2'den önce başlamaz demek istiyor.
Les sessions de Talbin sont géniales.
Bu Talbin partileri en iyisidir.
- Plus de jam-sessions pour moi.
- Artık caz partisi istemiyorum.
Tu te rappelles comment on jouait dans les jam-sessions?
Caz partilerinde nasıl etrafı çınlatırdık, hatırladın mı?
- Pour les ragots, une personne à la fois. Les sessions de groupe sont fatigants.
Kocan kısa bir süre sonra Madrid'den ayrılacağınızı söyledi.
- Mlle Sessions vous demande.
- Bayan Sessions telefonda. - Kim?
- Qui? - Ida Sessions.
- lda Sessions.
Je suis désolée mais elle insiste.
Üzgünüm ama Bayan Sessions israr ediyor.
- Ida Sessions veut te voir.
- lda Sessions senigörmek istiyor. - Kim?
- Qui? - Ida... tu te rappelles?
- lda Sessions. lda'yi hatirladin mi?
Finies les deux sessions par jour.
Bundan sonra günde 2 antrenman yok.
J'ai été virée de toutes les sessions des casting...
Bir casting seansına gittim.
Les sessions quotidiennes de février étaient une vraie mine d'or.
Onlar Şubat ayındakiler, burada altın madeninden bahsediyoruz.
- Quoi, doubler les sessions?
İki katı mı? Hadi ama Frasier!
A moins que vous fassiez des sessions de spiritisme... je vais vous demander de fournir des références, puisque vous êtes... intéressé par la recherche historique.
Bu yüzden şayet ruhlar alemiyle bağlantın yoksa ve tarihsel araştırmalar yapacaksan yazılı kaynaklara başvurmanı isteyeceğim. A - aldın.
Pour répondre à ces problèmes personnels, John J. Anthony, fondateur du célèbre lnstitut des Relations Conjugales, dans une nouvelle émission de sessions quotidiennes...
Bunların cevapları ve diğer kişisel sorunlar... John J. Anthony... ünlü Evlilik İlişkileri Enstitüsü'nün kurucusu... günlük yeni programıyla... içten ve yararlı tavsiyeleri ile sizlerle.
Êtes-vous déjà venu à nos sessions de renouveau spirituel, Monsieur? Eh bien, non.
- Hiç ayinlerimizden birine katıldınız mı, efendim?
Bien. Si vous assistiez à nos sessions de renouveau... vous sauriez qu'elles durent... trois jours et trois nuits.
Eğer yeniden doğuş ayinlerimizden birine katılsaydınız, üç gün ve üç gece sürdüklerini... bilirdiniz, efendim.
Parfois, je laisse Michelle seule pour une partie de nos sessions... avec cette poupée.
Zaman zaman seansın bazı bölümlerinde Michelle'i bu bebekle yalnız bırakırım.
- Le Dr Spitz a mené nombre de sessions...
Dr. Spitz bu seanslardan yüzlerce gerçekleştirdi.
Particulièrement lors des sessions du Congrès.
Özellikle de seçim zamanlarında.
Il dort pendant les sessions du congrès.
Başkentteki oturumların dörtte üçü boyunca uyuyormuş. Bakalım.
Récemment, nous avons reçu des messages durant nos sessions.
Sonunda, devamlı mesajlar elde ettik
Voici les résultats des sessions aux tests de maternité.
Dünki hamilelik testlerinin sonuçlarını okuyorum
Notre suspect a acces a toutes Ies sessions.
Yani şüphelimiz her oturuma erişimi olan bir kişi olmalı.
Il reroute ses sessions pour apparaître connecté à différents endroits.
Çok akıllı. Oturumlarının yerini değiştirdiği için, hep yeni bir yerden bağlanıyor gibi görünüyor.
- Utilisateur des sessions "
- Kullanıcı Günlükleri "
C'est pour ça que nous avons ces sessions, pour t'aider à te souvenir.
Bu oturumu bu yüzden yapıyoruz, sana yardım etmek için.
Ça s'est passé en arrivant une des sessions de "Shine On".
"Shine on" provalarından birine gelmiştim.
Dans l'une de nos sessions, vous avez parlé d'un poème, "d'un sortilège", disiez-vous.
Seanslarımızdan birinde bir şiirden bahsetmiştin, senin deyiminle bir'büyü'den.
Des comiques.
Sessions.
Oui, mais toi et ce pédé ensemble à une des sessions de Sæur Pete?
Evet ama senin bu ibneyle beraber Rahibe Pete'in toplantısına katılmanız da ne?
Les sessions étaient intenses et souvent brutales.
Hakiki benlik buydu, muhteşem bir şey ortaya çıkacaktı.
Les drogués du basket vont bien aux sessions de Michael Jordan.
BasketbaII manyakları Jordan'ın basketball kliniğine gidiyor.
Sessions terminée le 23 / 2 / 78 à la demande Du père, regardez l'enregistrement # SM 0015
Oturumlar iptal edildi, babasının isteğiyle. Kaset kaydı # SM0015'e bakın.
J'ai vérifié les sessions, passé des coups de fil.
Kayıtlara baktım, birkaç telefon ettim.
Les sessions individuelles ont lieu 2 fois par semaine et on y ajoute des thérapies de loisir pour la détente.
Özel seanslar haftada iki kez. Dinlenme terapileriyle programı tamamlıyoruz. - Pazartesiden cumaya.
Vous aurez trois sessions de deux heures.
Bildiğiniz gibi üç kere iki saatlik röportaj yapabileceksiniz.
Je me suis assurée que rien n'a jamais été forcé... pendant nos sessions ou séances ensemble...
Seanslarımızda ya da oturumlarımızda hiçbir şeyi zorla yaptırmamaya özen gösterdim.
Grace? Au cours des deux dernières sessions elle a poussé... ce projet de primes aux propriétaires.
İki sezondur, ev sahiplerinin sorunlarını empoze etmeye uğraşıyor.
Tu ne l'as pas poussée ces deux dernières sessions?
Öneren sen değil miydin?
On s'engueulait pas mal durant ces sessions.
Ben içiyordum, Dee Dee uyuşturucu çekiyordu, ve o süre boyunca bir sürü kişilik çatışması vardı.
Toutes les tenues de main et le caressage d'ego et les sessions de stratégie de jacuzzi de 4 heures du matin...
Yani, tüm bu kıskançIıklar ve ego okşamalar ve sabahın 4'ünde Jakuzi'deki stratejik toplantılar.
Vous en dire trop peut fausser les résultats de vos sessions.
Önceden çok şey anlatmak, oturumdan çıkacak sonuçları çarpıtabilir.
Je n'en ai besoin que dans le Tank. Parfois, j'ai du mal à lire les pancartes ou à distinguer les visages pendant mes sessions.
Bazen oturumlarım sırasında tabelaları okumakta ya da yüzleri seçmekte zorlanıyorum.
J'ai fait deux sessions d'été avec le ballet de Miami, et je suis sur la liste d'attente pour Julliard et maintenant ta critique est là, et tout le monde peut la lire!
Miami Balesi'yle iki yaz sahneye çıktım ve Julliard'ın bekleme listesindeyim. Ve şimdi eleştirin, herkes görsün diye ortada dolaşıyor.
Le Dr Mao était un vrai faiseur de miracles car en deux petites sessions il avait appris à Charlotte à éluder les bruits inutiles.
Dr Mao mucize yarattı çünkü iki kısa seansta Charlotte'a duymak istemediği tüm gürültüyü duymamayı öğretti.
Encore une de ces sessions... celle pour terminaux.
Lanet seanslarından bir diğeri.
Surveille tous les postes du bureau, débuts et fins de sessions, et toutes les communications supérieures à un code deux.
CTU'daki bütün istasyonlara gözetim uygulamanı istiyorum. Giren veya çıkan herkesi ve ayrıca Kod 2'den daha yüksek mevkide olanların iletişimlerini izlemeni istiyorum.
Rabinaw a filmé toutes ses sessions avec elle.
Rabinow, Dana'yla yaptığı bütün seansları video kasede kaydetti.
Buster excellait tant à n'être ni vu ni entendu qu'il resta à l'école incognito deux sessions de plus après être censé avoir obtenu son diplôme.
Buster ne görülmeli ne de duyulmalı konusunda o kadar iyiydi ki mezun olması gereken dönemden sonra 2 dönem boyunca daha fark edilmeden okulda kaldı.