Translate.vc / French → Turkish / Sevère
Sevère translate Turkish
1,305 parallel translation
Celui avec le couvre-théière schlingue sévère.
Su kafasinda caydanlik ortusu olan kokmaya basladi.
Un châtiment plus sévère pour les récidivistes, Stan.
Şartlı salıverme koşullarını ihlal edenlere daha ağır cezalar.
Je suis revenu, car elle m'a toujours dit que vous étiez un homme sympathique, que vous étiez sévère à l'extérieur, mais très doux intérieurement.
Ben geri geldim çünkü o daima bana sizin sevgi dolu olduğunuzu söyledi Ona göre dışarıdan sert, ama içeriden yumuşak bir adamdınız.
Ça doit venir de mon père, il est sévère.
Biraz... katıdır.
Deux grands officiers à la mine sévère gardent le palanquin.
Muhafız. Muhafız.
Je reconnais avoir commis de graves et impardonnables offenses. Des erreurs qui exigent un châtiment sévère.
Hatalarımın affedilmez olduğunu, ve şiddetle cezalandırılmayı hak ettiklerini biliyorum.
Je crois que je devrais être plus sévère avec les autres.
Sanırım, diğerlerine karşı daha sert olmalıyım.
Nous avons certainement connu une sévère dilatation temporelle en nous rapprochant du trou noir.
Kara deliğin uç noktasına yaklaştığımızda şiddetli zaman genişlemesine maruz kaldık.
sévère comment?
Nasıl şiddetli?
Je me contente de prendre un air sévère.
Bilirsin pek çok önemli nokta ve kaş çatma.
Je garde son numéro en cas d'insomnie sévère.
Uykusuzluk çekersem diye numarasını saklıyorum.
Je suis un patron sévère.
Ben katı bir patronum.
Le règlement est trop sévère.
Burada çok fazla kural var.
L'autre élève a écopé d'une punition moins sévère, semant le doute sur les motivations de Green et la partialité avec laquelle il a choisi sa sentence.
Diğer çocuk sadece sosyal hizmet cezası alarak kurtuldu. Bu da halkın, Green'in bu tutumunu sorgulamasına ve kararını şahsı bir konunun etkileyip etkilemediğini merak etmesine yol açtı.
C'est sévère.
Bu biraz sert olmuyor mu?
Les Fédés se la bouclent sévère.
FBI'ın ne sıkı olduğunu bilirsin.
J'étais furieux, alors je suis devenu très strict et sévère envers elles.
Çok kızdım ve karıncalarıma karşı çok acımasız ve sert oldum.
Insiste sur les contrats prénuptiaux, et comme tu le vois, la concurrence est sévère.
Demir gibi evlilik anlaşması yapıyor ve gördüğün gibi rekabet çok büyük.
La sélection y est sévère.
Rouen'de yarışmacı sayısı sınırlanıyor.
Souvenez-vous que si on vous surprend avec une arme illégale... dans le District de Columbia, l'amende est très sévère.
Unutma ki, Clarice, Washington'da ruhsatsız, gizli silah bulundurmanın... cezası oldukça ağırdır.
Elle était sévère mais juste.
Sert ama dürüst bir öğretmendi.
Une discipline trop sévère, et une école d'enfants-artisans, nous interdisant d'acheter ce qu'on pouvait fabriquer... de nos propres mains.
Bir de Çocukların El Sanatları Okulu vardı kendi ellerimizle yapabileceğimiz şeyleri başka yerlerden almamızı çoğunlukla kaba bir şekilde yasaklayarak disipline sokardı.
Ne soyez pas trop sévère avec elle.
Ona karşı sert olmayın.
Elle a des fractures multiples, trois côtes cassées, un sévère traumatisme crânien, elle a les deux jambes cassées, hémorragies internes, hypothermie sévère... et sa colonne vertébrale est très endommagée.
Birçok kırığı var, üç bölgede çatlaklar tespit edildi, ağır kafatası zedelenmesi var, iki bacağı da kırılmış, iç kanama ve şiddetli hipodermi oluşmuş... ayrıca belkemiği de fena zedelenmiş.
Frazier se relève et le juge a l'air sévère car il ne peut compter que si Frazier est à terre.
Frazier hâlâ yükseliyor, hakemin de siniri bozuldu çünkü saymaya başlaması için Frazier'ın yere inmesi gerekiyordu.
Elle est vraiment sévère.
Evet, sert kadındır. Sahiden serttir.
Vous êtes trop sévère avec lui.
Bence ona çok sert davranıyorsun.
J'en mets un qui déménage sévère.
Çünkü bende onların artık sahip olmadıkları bir şey var yahu!
Il se détermina à être sévère et Il rejoignit l'Ecole du Lavage du Cerveau.
... savaşa girdiği için çok pişman oldu. Disiplinci ve Ezberci grupların üyesi.
"Et, en se basant sur cela, nous recommandons une peine plus sévère."
"Buna dayanarak şiddetli cezaya çarptırılmamız istendi."
Et on a dû batailler sévère pour s'en sortir et ne pas se faire buter. Et où étais-tu?
Oradan, öldürülmeden kaçıp gitmek için binbir yol denerken, sen neredeydin?
J'aime quand tu prends ton air sévère et que tu traites affaires.
Oyalanmayıp, sadece işine bakmana bayıIıyorum.
- Toi aussi. Dr Greene, on a un gamin de 6 ans avec vomissement et déshydratation sévère.
- Dr.Greene, kusan ve susuz kalmış altı yaşında bir çocuk
Ma mère est très sévère.
Çok sert bir annem var.
Il est si sévère?
O kadar sert midir?
Notre châtiment sera sévère, mais juste.
Adaletimiz hızlı ama uygun olacak.
Je sais, je dois être impressionnant, je passe pour un patron sévère.
Şu an etkileyici biri gibi göründüğümü biliyorum - Bilirsin, mükemmel patron -
Quand on a des responsabilités, on est sévère.
Sorumluluk, beraberinde kötü şeyler getirir.
Le meurtrier condamné Cyril O'Reily a brutalement battu Eldridge, causant au journaliste une contusion sévère, quatre côtes cassées et un poumon perforé.
Cinayet mahkûmu Cyril O'Reily'nin vahşice dövdüğü tecrübeli gazeteci Eldridge, ağır bir sarsıntı geçirdi, dört kaburgası kırıldı ve bir akciğeri delindi.
Notre ami y est souvent et d'après Joey, il picole sévère.
Dostumuz oranın gediklisiymiş. Joey çok içtiğini söyledi.
- Dire que vous me trouviez sévère...
- Benim acımasız olduğumu düşünüyorsan....
Mon expérience m'a montré que les nègres peuvent devenir... aimables et dociles, mais vous devez être à la fois sévère et juste avec eux.
Siyahların uysal ve söz dinler hale getirilebileceğini gördüm. Ama onlara karşı hem sert hem de kibar olman gerek.
J'ai l'air aussi sévère que mon Grand'Père!
Ağırbaşlı büyükbabam gibi göztermişler beni!
Ne jamais... sous-estimer l'effet d'un régime trop sévère.
Hiçbirzaman.. gerçek bir dietin etkilerini gözardı etmeyin.
Ya Tito qui vend son'Sévère "
Severe'ı satan Tito.
Sévère a des emplacements à côté des miens.
Severe'ın yeri benimkinin yanında.
Apprendre ce qui s'est passer, je voulais : Si nous avions été moins sévère avec vous,... et autorisé à commander le Valen à la place de Tannier,... les choses se seraient-elles passées comme ça?
Olanları öğrendikten sonra acaba sana çok mu katı davrandık Valen'in komutasını Tannier yerine sana verseydik yine aynı şeyler olur muydu?
C'est un peu sévère.
Bu biraz sert.
Un cas aussi sévère que celui-ci... se déclenche généralement à la suite d'un incident traumatisant.
Bu tip ağır vakalar, genellikle travmatik bir sebebe dayanır.
Un traumatisme sévère à la tête.
kafasına kuvvetli bir darbe almış.
Si la loi ne prévoit pas de peine sévère - la personne doit être cependant condamnée à une amende - ou à une peine de prison de trois mois maximum - pour insubordination.
Eğer yargı daha ağır bir ceza öngörmüyorsa polise karşı gelen kişi para cezasına ya da en fazla üç ay hapis cezasına çarptırılır.