Translate.vc / French → Turkish / Shalom
Shalom translate Turkish
278 parallel translation
- Shalom aleichem, Sammy.
- Allah'a emanet Sammy.
- Shalom, Ari.
- Shalom, Ari.
- Shalom, Ari.
- Shalom, Ari, nasılsın?
Nous disons salaam et vous, shalom.
Biz selam diyoruz siz shalom.
Shalom, M. Ben Canaan.
- Shalom, Bay Ben Canaan.
Shalom.
- Shalom.
Je te croyais à Chypre, David Ben Ami.
- Shalom. - Kıbrıs'ta sanıyordum sizi, David Ben Ami?
- Oui. Shalom.
- Eminim.
Shalom.
Shalom.
- Salam Alekum, Jackson Deux-ours.
- Shalom Aleichem, Jackson İki-Ayı.
- Salam Alekum?
- Neden Shalom Aleichem diyorsunuz?
Tu ne sais rien quand je dis Salam, mais là tu sais tout!
Shalom dediğimde bilmezsin ama şimdi her şeyi bilir kesildin!
Salam!
Shalom!
Shalom, mes amis.
- Şalom, dostlarım.
- Shalom.
- Şalom.
- Shalom.
- Şalom, Jacob Amca.
Chérie, laisse-moi aussi le shalomer. Shalom, shalom.
Sevgilim, bırak da ben de şalom diyeyim.
SHALOM!
Şalom!
Shalom, oncle Jacob, shalom!
Şalom, Jacob Amca, şalom!
- Shalom, mon fils.
- Şalom, evladım. - Şalom.
- Shalom Shalom pas vous, shalom lui!
- Şalom, size değil, ona!
Shalom! Je m'appelle Jack Abel.
Ben Jack Abel.
Ta mère, âléa ha-shalom... n'a pas eu une attaque dans le train.
Bilmiyorsun. Annen, auv shalom annen arabada kalp krizi geçirmedi.
- Ça va mieux. Sammy, shalom!
- Bu nükleer bomba olayının çözümünü buldum.
- Shalom, copain.
- Salaam, sevgili arkadaşım.
Née sur les rivages de la mer Morte... infirmière de l'armée israélienne... Dites "shalom" à la fabuleuse Ariel Sharon!
Ölü Deniz kıyılarındaki İsrail ordusundan bir hemşire efsanevi lider, Ariel Sharon'a merhaba diyelim!
Shalom, très chère.
Şalom, sevgilim. Şalom sana.
- Shalom, c'est Lenny.
- Shalom. - Lenny, Ben Max Cohen.
Shalom, Rebbi, ltzik... Mordéchaï... Schtroul, Mendel, Schloime... le docteur, shalom...
Selam haham efendi, Itzik Mordechai Schtrull, Mendel, Schlomo Doktor...
Shabbes Shalom!
- Hayırlı Cumartesiler!
" Heil, monsieur, Shalom, madame...
" Selam, bayan!
Il partait pour subvenir aux besoins de sa famille car son père, l'aubergiste du village, était mort dans l'explosion de sa distillerie.
Annesine ve kardeşine bakabilmek için iş bulmak zorunda kalmış. Çünkü tonik imalatçısı olan babası Shalom bir kazan patlaması... sonucu hayatını kaybetmiş.
Nous évoquons aussi avec gratitude mon cher père, Alivah Shalom, qui périt dans un tragique incendie mais nous laissa le savoir qui permit aux Sonnenschein de passer du statut d'aubergiste à celui d'avocat.
Trajik bir şekilde ölen babam Shalom'un da bugünü görmesini... isterdim. Sonnenschein ailesi artık geleceğe biraz daha güvenle bakıyor.
Shabbat shalom à tous!
Shabbat shalom, herkese.
On va essayer encore une fois :
Oh, hadi beyler. Bir kez daha tekrarlayalım. Shabbat shalom!
Ma mère a été la seule à approcher le niveau de shabbat shalom-ité que j'espèrais.
Pekâla, bu odada oturanlar arasında sadece annem olması gerektiği gibi "Shabbat shalom" dedi. Daha iyisini yapabiliriz sanırım. Bayım, ayrılıyorsunuz?
Tous avec moi, shabbat shalom!
Şimdi, hep beraber benimle birlikte söyleyin. Shabbat shalom!
Shalom!
Shalom.
- Shalom.
- Nasılsın?
On lui a coupé les testicules à l'âge de 13 ans, parce qu'il faisait partie de la chorale de Beth Shalom.
13 yaşındayken testisleri kesildi çünkü Beth Shalom korosundaydı.
- C'est pareil avec shalom.
- "Selamlar olsun" ile aynı anlamda.
Shalom.
hassi.tir
Shalom!
Si.tir!
Il a pris position à 10 lieues, près d'un village appelé Shalom.
- Köyleri böyle savunmasız mı bırakacağız? Köyleri yakın.
Et vous, nations et tribus qui vous battez à nos côtés, vous êtes des Huns d'esprit.
- Ne oldu? - Aetius geri çekilmeyi durdurdu. 50 km. uzakta, Shalom diye bir köyde pozisyon alıyor.
Shalom.
Evet. Shalom.
Restez à l'écoute.
Shalom, Akiva amca.
Shalom, Dov.
Shalom, Dov.
SHALOM!
- Şalom!
Vite! - Shalom, rabbi.
- Şalom, haham.
Shabbat shalom! - Shabbat shalom!
- Shabbat shalom!