Translate.vc / French → Turkish / Sinai
Sinai translate Turkish
136 parallel translation
Citoyens et amis auditeurs, sur les hauteurs sacrées du mont Sinai en des temps fort lointains, fut fondée la Loi... Et ici, dans ce tribunal...
Yurttaşlarım ve görünmez dinleyici dostlar, antik zamanlarda kutsal Sina'nın kutsal tepelerinden bizi koruyup ve burada, bu mahkeme salonunda bu mahkeme salonunda...
Moise, descendu du mont Sinai.
Sina Dağı'ndan inen Musa.
Voulez-vous entrer ce soir en clinique?
Bu akşam Mount Sinai Hastanesine gitmek ister misin?
Il est tellement fumier qu'il en fertiliserait le Sinai.
Sina çölüne gübre olacak kadar pislik sallıyor.
J'ai demandé dix fois le transfert du dossier de ma femme.
Sana on kez karımın kayıtlarını Mount Sinai'ya transfer etmeni söyledim.
Je me connecte au Mount Sinai. On réunit nos données.
Mount Sinai'a bağlanıp kaynaklarımızı birleştiriyoruz.
- On est connectés à Mount Sinai?
- Mount Sinai'a bağlandık mı?
- Mount Sinai nous tire dessus.
- Mount Sinai ateş ediyor.
- La Weaver de l'hôpital Mount Sinai?
- Öyle mi? Mount Sinai mı?
Connaissez-vous Kerry Weaver, de Mount Sinai?
- Kerry Weaver'ı tanıyor musun?
Le contingent belge a été perdu dans le Sinaï.
Sinai'deki Belçika ihtimalini kaybettik.
Bref, la cérémonie aura lieu cet après-midi à 16 h... au cimetière Mount Sinai, après Grand.
Neyse, cenazesi bugün saat 4 : 00'te kalkıyor. Mount Sinai Mezarlığında. Bilirsiniz, Grand'ın orada.
La cérémonie est à 16 h. Tu veux m'y accompagner?
Cenaze bugün 4 : 00'te, Mount Sinai'de. Gelmek ister misin?
L'hôpital Mount Sinaï plus haut.
Mount Sinai Hastanesi de ileride.
Nous voici sur le parking de Cedars Sinai et le spectacle est extraordinaire.
Şu anda Cedars park alanındayız ve buradaki manzara inanılmaz.
Cedars Sinai est la seule unité d'urgences encore sûre au nord de la coulée.
Cedars akışın kuzeyinde olup da hala güvenli tek acil servis.
Pendant que les équipes de secours se battent contre la coulée sur Wilshire, les services d'urgence des hôpitaux de Cedars, Sinai et Midway ont tous signalé que leur personnel et leurs équipements ne suffisaient plus...
Ekipler Wilshire'daki akıntıyla mücadele ederken.. .. Cedars ve Midway hastaneleri acil servisleri, ellerindeki.. .. görevli ve ilaç stoğunun yetersiz kaldığını rapor etti.
C'est là que se trouve Cedars Sinai.
Orası Cedars'ın olduğu yer.
On va à l'hôpital Mont Sinaï.
Mount Sinai Hastanesi'ne gidiyoruz.
C'est un hôpital du show-biz
Anne, burası Cedars-Sinai gösteri dünyasının hastanesi
- A l'hôpital Cedars Sinai?
- Cedars Sinai mi? - Yok, yok, yok.
Elle est en réanimation à l'hôpital.
Mount Sinai'de yoğun bakımda.
Il est chirurgien neurologue.
Cedar Sinai'de beyin cerrahı.
Je suis à l'hôpital Mount Sinai avec Karen. Stan a eu une crise cardiaque.
Karen ile birlikte Mount Sinai Hastanesindeyim, Stan kalp krizi geçirmiş.
Mount Sinai.
Mount Sinai.
Je changeais de train du camp Sinaïï.
Sinai Kampı'ndan dönerken tren değiştiriyordum.
J'ai la chambre n ° 325, au Sinaï.
Sinai'da 325 numaralı odadayım. Aman, Tanrım.
On n'est pas au Cedars-Sinaï.
Burası Cedars-Sinai değil.
M. Dowd a été déclaré mort à son arrivée à l'hôpital de Detroit Sinaï.
Bay Dowd Detroit Sinai'ye geldiğinde ölmüştü.
Ma mêre commencera son nouveau traitement, elle ira mieux et ils finiront par rentrer chez eux.
Annem Cedars-Sinai'de yeni bir tedaviye başlayacak ve umarım iyileşir de artık evlerine dönerler.
Rejoins-moi au Mount Sinai.
Caddenin köşesindeki hastanede buluşalım. - Tamam, Steve yanında mı?
Je dois aller au Mount Sinai.
Bakar mısınız?
Née au Mount Sinai Hospital, le 19 octobre 1999.
Mount Sinai Hastanesi'nde 19 Ekim 1999'da doğmuş.
Ce numéro ici... c'est le numéro de l'unité des grands brûlés à l'hôpital.
Bu gördüğün numara Mount Sinai hastanesi... yanık ünitesinin numarası.
Hôpital du Mont Sinaï?
Merhaba, Mount Sinai Hastanesi.
Tel est le 6e commandement révélé à Moïse sur le Mont Sinaï par le Seigneur en personne.
Altıncı Emir böyle buyuruyor. Hz. Musa'ya Sina Dağı'nda Yüce Tanrı tarafından indirilen vahiyde böyle diyor.
J.E. Abrahams, de l'hôpital mont Sinaï, Beth Israël.
JE Abrahams, Sina Dağı Hastanesi, Beth Israel, yada her ikisi.
Mais pour un esclave condamné tel que Josué... cela pourrait signifier mourir empalé ou bien vivre dans les mines de cuivre du Sinaï.
Fakat Yeşu gibi suçlu bir köle için... dikenler üzerinde ölmek ile Sina'daki bakır madenlerinde yaşamak arasındaki farkı belirleyebilir.
Le Sinaï est son temple.
Sina onun tapınağı.
Aucun homme n'a jamais posé le pied sur les versants interdits du Sinaï.
Sina'nın yasak yamaçlarına ayak basan olmadı.
Que la paix soit avec toi, sacrificateur de Sinaï.
Barış sizinle olsun Sina şeyhleri.
- Force à vous, chefs de Sinaï.
- Güç sizin olsun, Sina şeyhleri.
Et Moïse conduisit les enfants d'Israël de la Mer Rouge au désert de Sinaï.
Ve Musa İsrail oğullarını Kızıl Denizden çıkartıp Sina çölüne götürdü.
Sur les hauteurs sacrées du mont Sinaï il y a bien longtemps, on fonda la Loi, qui fut notre rempart et notre bouclier, et ici, dans ce tribunal, on a donné raison à la foi de nos pères,
Antik zamanlarda kutsal Sina'nın kutsal tepelerinden bizi koruyup, siper olan kanun geldi. Ve burada, bu mahkeme salonunda atalarımızın inancının haklı çıktığını gördük.
Oui, je vais franchir le Sinaï.
Sina'yı geçeceğim.
Le Sinaï?
Sina'yı mı?
Tu vas franchir le Sinaï?
Sina'yı mı geçeceksin?
Pendant la guerre du Sinaï, en 56, mes gars défendaient notre pétrole.
1956'da Sina Savaşı boyunca, petrol kuyularını benim adamlarım korudular.
Il est conduit au mont Sinaï où il meurt et a une rénérection 3 jours après.
Ve sonra İsa Sina dağına götürüldü. Orada ölüp üç gün sonra resürereksiyon oldu.
Le mac de ma femme connaît quelqu'un à l'hôpital Cedars Sinaï... qui fera une livraison très spéciale vendredi en huit.
Tamam. Durum bu. Dinleyin.
Vous vous souvenez tous que lorsque Moïse descendit de la montagne, porteur de la parole de Dieu, quand il descendit du Mont Sinaï, il prit les Israélites en flagrant délit.
Musa'nın dağdan inişini hepiniz hatırlıyorsunuz. Tanrı'nın sözüyle Sina dağından indi ve İsrail'lilerle karşılaştı.