Translate.vc / French → Turkish / Skyler
Skyler translate Turkish
407 parallel translation
Skyler, Sebastian, Rodney, vous tous!
Hey! Hey!
- Bonne nuit, Skyler. - Bonne nuit, Sebastian.
o kesinlikle emindi.
- Bien sûr. Je soupçonne Skyler depuis le début.
İçimde bir yerlerde, bende tutucu biriyim.
Skyler n'a pas de motif.
Birinizin gitmesi gerekiyor. "
Est-ce bien vrai, Skyler? Oui, c'est vrai.
Bana kalırsa?
Skyler pourra mettre les voiles avec son héritage.
Bu adam ölü söylemiş miydim?
Ce scandale ne va-t-il pas compromettre son projet de loi sur la criminalité? Une page de publicité.
Köşe yazarı Cynthia Skyler, bu son gelişmenin suçla ilgili yasa tasarısı üzerinde bırakacağı olumsuz etkilerden söz edecek.
Skyler, va chercher Errol.
Skyler, Errol'ı bul.
Viens dans la cuisine, Skyler, on va se prendre un verre.
Mutfağa gel Skyler. Çerezler var.
Non, Skyler, je veux pas.
— Olmaz Skyler, kes şunu. — Hadi ama bebeğim.
Comprends-moi, ça me fait bizarre de sortir avec un garçon de ton âge.
Bilmiyorum, Skyler. Böyle 22 yaşında falan olman biraz garip geliyor.
Tu es un grand poète, Skyler.
Sen müthiş bir şairsin, Skyler.
Skyler, pas ici, non!
— Skyler, burada olmaz. — Kendimi tutamıyorum.
Oh, Skyler, je t'aime.
Oh Skyler, seni seviyorum.
Non, Skyler, ça me gêne.
— Olmaz Skyler, utanıyorum. — Hadi adamım, utangaçlık etme.
- Mais nous gonfle pas. Viens.
— Ama Skyler'la beni rahatsız etme.
T'as rien à dire, Skyler, le petit ami de Shelley, assis à côté d'elle?
Söyleyeceğin bir şey var mı Skyler ; Shelley'in erkek arkadaşı, burada oturan?
Pardon, tu disais?
— Pardon, bir şey mi dedin, Skyler?
- Je veux pas que tu me pelotes.
— Hadi ama, bebeğim! — Hayır Skyler, sana vermeyeceğim.
Ici, Skyler.
Burdayım, Skyler.
C'est mon fils Skyler.
Bu benim oğlum Skyler.
Skyler et Nelson sont sur la liste des suspects possibles.
Skyler Nelson'u da olası şüpheli listesine eklemek istiyorum.
J'ai évalué le poids du gosse voisin, Skyler, à environ 160 livres.
Mahalledeki çocuk Skyler'da 160 pound kadardır. ( 160 pound = ~ 80 kg. )
Et bien, ça ne peut pas être lui non plus.
Yani Skyler da olamaz.
Le père de Skyler a tout avoué.
Skyler'ın babası herşeyi itiraf etti.
Son nom de scène est "Skyler."
- İnternet adı Skyler.
Merci, Skyler.
Tesekkürler, Skyler.
Bonjour. Vous êtes bien chez Walt, Skyler et Walter Junior.
Merhaba, Walt, Skyler ve Walter Junior'a ulaşmış bulunuyorsunuz.
Skyler... Je n'ai... pas vraiment été moi-même, dernièrement.
Skyler ben biraz son zamanlarda biraz sessizim.
Je m'appelle Skyler White, yo.
Pekala, benim adım Skyler White yo.
- Skyler a dit ça?
- Skyler mı söyledi sana?
Ou Skyler.
Veya Skyler.
Skyler?
Skyler?
- Raconte-lui votre rencontre.
- Skyler'la nasıl tanıştığını anlat.
- Skylar.
- Skyler.
Supposons qu'on trouve une solution.
Skyler, diyelim bir yolu var.
- Skyler.
- Skyler.
On adorerait vous recevoir, avec Gretchen, pour dîner, un soir.
Skyler ve ben bir ara seni ve Gretchen'i yemeğe davet etmek isteriz.
- C'est ce que Skyler m'a dit.
- Skyler bana öyle dedi.
Vous aidez ou vous partez. Skyler, je voulais te faire la courtoisie de te donner mon opinion sincère.
Skyler, sadece sana ne düşündüğümü dürüstçe söyleme nezaketinde bulunmak istedim.
Skyler, tu connais les statistiques, tu...
Skyler, istatistikleri okudun.
Voilà le fond de ma pensée.
Düşünce sürecim bu işte, Skyler.
Et si c'était Skyler?
Belki Skyler'dır.
- Skyler, vous êtes ravissante.
- Skyler, harika görünüyorsun.
Ça sera bon d'avoir un jour qui... sera entièrement consacré à Skyler.
O günü yaşamak Skyler için çok iyi olacak.
Dans la cabine de Skyler Cantrell, évidemment.
Bu kadınların yıllardır yaptığı şey değil mi?
Sebastian était plus dévoué qu'un chiot. Continuez, Skyler.
Bekledim ve fark ettim ki.
Salut, Skyler.
— Selam, Skyler. — Bu herifi tanıyor musun?
Skyler!
— Skyler, burada çalışamazsınız.
Bienvenue.
Skyler, hoş geldin.
- Ecoute, Skyler...
- Bak, Skyler...