Translate.vc / French → Turkish / Slow
Slow translate Turkish
271 parallel translation
Quick, quick, slow!
Bir ki, üç...
Un slow, une chanson d'amour, une chanson triste
Yavaş bir parça, şov parçası, bir aşk şarkısı, hüzünlü şarkı.
Au prochain slow.
Belki yavaş bir müzik çalarsa.
Un bon slow, hein?
Güzel bir slow.
Tu mettras de la musique douce, on dansera dans la cuisine.
Slow müzik kanalını açarsın, mutfakta dans etmeye başlarız.
Je veux un slow, du "love".
Ağır olmalı... Gerçek bir aşk şarkısı gibi.
Faites-moi plaisir, jouez un ou deux numéros lents pour que je puisse danser.
Başlayalım ve bitirelim. Ve birkaç slow parça çalarsanız dans edebilirim, ha?
Je le sais déjà. Au Slow Club, sur la Route 7.
Zaten biliyorum Slow Club'de, yedi numaralı yol üstünde
"Le Slow Club"
"Slow Club"
Et maintenant, un slow que j'ai écrit pour la femme de ma vie.
Şimdi tempoyu biraz düşürüp sevdiğim kadın için yazdığım bir şarkıyı söyleyeceğim.
Les slows sont démodés.
Artık kimse slow dans etmiyor.
On avait l'habitude d'aller danser, sur de la musique douce.
Hep slow dans ederdik.
Voici ton dernier slow, M. Détective rock n'roll.
Son dansına hazırlan Bay Rock'n Roll Dedektifi.
Je voudrais chanter un slow pour mes fans.
Şimdi hayranlarım için yavaş bir parça geliyor.
Nous dansons un slow.
Yavaş dans etmeye başladık.
Nous avons passé nos dernières heures au Rainbow Room... à danser un slow.
Son saatlerimizi birlikte Rainbow Room'da yavaş dans ederek geçirdik.
" SEE THE GIRL WITH THE DIAMOND RING THERE WASN'T A MAN SHE CAN DO IT FAST SHE CAN DO IT SLOW
[şarkı] : " şu kıza bak elinde elmas yüzük o adam yoktu hızlı olabilir yavaş olabilir ve hepsi anlaşıyorlar, ama sen gitmek istiyorsun kız bir rocker
Mon général... Je crois que j'ai peut-être été trop lent aujourd'hui.
General I believe I may have been too slow today.
Musulmans, est-ce que vous êtes une des putes gratuites pour une danse lente?
Müslümanlar, içinizden biri slow dans yapmak ister mi?
Il doit suivre le nouveau régime Slim Slow!
Şu yeni diyeti yapıyor olmalı :
Quand ils la joueront, nous danserons le slow le plus romantique de notre vie.
Onlar bu gece çaldıkları zaman sen ve ben hayatımız boyunca yapamayacağımız en romantik dansı yapacağız.
Tes lolos vont tomber par terre, danse sur un slow!
Türkü söylemezsen, bu bebeklerin hepsini küstüreceksin.
"Let's slow down so that we don t move ahead too fast"
Çok hızlı gitmememiz gerektiğini unutmayalım.
Juste un slow.
Bir dans. Haydi.
Un de ces jours faut que ça dégage Un de ces jours je vais sortir lentement
One of these days it's got to go One of these days I'm comin'out slow
Que quelqu'un mette le grand slow, mec.
Aşk türküsünü sıraya alın.
" Un petit effort. Mange tes petits-pois.
Herşey aşağıdadır. "Sakin ol, Ağır ol, Buraya gel." ( "Just calm down", "Slow down", "come down here" )
A ce moment précis, ils sont en train de danser un slow.
Şu anda slow dans ediyorlar.
Je t'en prie, juste un slow?
Hadi, lütfen. Sadece slow bir dans.
ça inclut les danses de tous les genres, de toutes les origines... danses lentes, danses rapides... et tout ce que Patrick Swayze fait dans Dirty Dancing.
Bu, her türlü kültür ve hızdan dans için geçerli. Bu slow dansları içermekle birlikte sadece slow dans ile sınırlı değil. Slow danslar, hızlı danslar, Patrick Swayze Dirty Dancing'de her ne halt yapıyorsa...
- Le slow plutôt.
- Yavaş dans edin.
Vous savez... mon médecin a dit que je peux danser le slow.
Biliyor musun... ... doktorum yavaş dans etmenin sakıncası yok dedi.
Des draps de soie, les fesses de Joe Namath, des fraises, un slow...
DONNA : ipek çarşaf. Joe Namath'nın kalçası. çilekler.
Je voudrais danser un slow avec toi pendant une minute. style "effet Compton".
Seninle yalnız başıma dans etmeyi diliyorum.
T'as gagné un slow.
Onunla slow dans edeceksin.
Ouais, un slow, c'est sûr.
Evet, kesinlikle slow dans edeceğim.
Tu as raté mon poème et la plus grande partie de la réception, mais rien de tel qu'un slow pour pardonner et oublier.
Şiirimi ve törenin çoğunu kaçırdın. Affetmemi ve unutmamı sağlamanın en iyi yolu slow danstır.
Just as slow as the moment that doesn t end
Süre hiç bitmeyecekmiş gibi yavaşça
Just as slow, crossing through the thorns
Tıpkı dikenlerin arasından geçer gibi yavasça
- Votre slow?
- Romantik dansından mı?
OK, ça tiendra six slows, quatre danses moyennes, une lambada mais si tu pense t'essayer à la transe, je te suggère un autre fixateur.
Bu sprey, altı slow dansa, dört orta tempolu dansa, bir de lambadaya yeter. Ama daha fazla dans etmeyi planlıyorsan, bir kere daha sıkalım.
Quelque chose de lent.
- Slow bir müzikle.
Hé, tu es sympa.
Çok iyisin. - Slow şarkı.
Tu as eu droit à ton premier ralenti.
You just got your first slow-motion entrance.
Tu joues pas les clappeurs quand ça te démange.
Look, you can't just start a slow clap at any old time.
Personne ne me freinera...
Ain't nobody gonna slow me down.
Le rock et le slow.
Hem hızlı, hem yavaş.
Un slow.
Ağır dans.
- Juste un slow.
Şaka yapmıyorum.
Que quelqu'un mette le grand slow. Ne sois pas comme un cancer, Gavin.
Gavin, gıcıklık etme.
Ton premier slow de femme mariée...
- Bu adil değil.