Translate.vc / French → Turkish / Soirée
Soirée translate Turkish
23,735 parallel translation
Bonne soirée.
- İyi geceler.
Je vais passer la soirée ici.
- Ben de burada oturacağım.
On va faire soirée télé!
O zaman televizyon izleriz.
Une telle soirée romantique je ne voulait pas gâcher l'ambiance.
O kadar romantik bir akşam geçirdik ki ortamı bozmak istemedim.
Bonne fin de soirée.
- İkinci yarının tadını çıkar. - Teşekkürler.
"merci pour cette soirée" et on échange un long baiser, jusqu'à ce que mon père tape à la fenêtre.
Babam cam'a vurana kadar lambanın altında uzun bir öpüşürüz sonra ben içeri girerim sen eve gidersin.
C'était une belle soirée pour une petite balade.
Öylece söyleyiverdim işte. Hoş bir akşamdı ve mesafe biraz kısaydı.
- Ecoute, on pourrait peut-être se faire une soirée de garçons.
Dinle, müzik ziyafetini çektiğinde, dışarı çıkıp beyler gecesi yapabiliriz.
- Une soirée de garçons?
- Beyler gecesi mi?
Mes collègues examinent la vidéo surveillance de l'hôtel de la soirée du meurtre de Charlotte DiLaurentis.
Mesai arkadaşlarım, Charlotte DiLaurentis'in öldürüldüğü gecenin, güvenlik kayıtları üzerinde çalışıyorlar.
Tiens, c'est toi, mon escorte pour la soirée alors?
Bu akşamki eskortum sensin, değil mi?
Mais ce soir, c'est sa soirée avec sa fille, vous savez qu'il...
Söylerdim ama bu gece baba-kız geceleri ve bilirsin ki...
Écoute, nous n'avons pas eu de soirée romantique depuis un moment.
Bak... ne zamandır romantik bir gece geçirmiyoruz.
Tu as été silencieux toute la soirée.
Bütün akşam sessizdin.
Mais comme tout le monde qui était à la soirée est en danger, tout ce qu'on doit faire c'est trouver un endroit sûr pour les cacher le temps que la tempête passe.
Partideki herkes teklikede olduğundan, tek yapabileceğimiz, güvenli bir yer bulup fırtına geçene kadar onları saklamak.
Pense à notre dernière soirée ensemble, notre dernière danse.
Beraber olduğumuz son geceyi düşün son dansımızı.
Quel est l'intérêt d'une soirée pyjama si on dort vraiment?
Gerçekten uyuyunca yatıya kalmanın ne keyfi kalırdı ki?
Je décore, je suppose que nous devons travailler ensemble pour la soirée.
Ben de tasarımcıyım, yani ikimiz de düğünde çalışıyor olacağız.
Ton hôtel a cette grosse soirée d'élection et...
- Ne? Otelin seçim gecesi için şu büyük etkinliği var...
Celui qui fait ça souhaite que nous remettions l'assassin de Charlotte avant la soirée de l'élection.
Bu her kimse Charlotte'ın katilini seçim gecesi teslim etmemizi istiyor.
Qu'importe qui il est il ne va pas attendre jusqu'à la soirée de l'élection.
Bu her kimse, seçim gecesine kadar beklemeyecek.
Désolé d'interrompre votre soirée.
- Gecenizi böldüğüm için kusura bakmayın.
Je l'ai fait déplacer environ deux minutes avant que ta faction et toi ne dérangiez ma soirée à la maison.
Ekibinle beraber gecemi mahvetmeden iki dakika önce yolladım onu.
Comment se passe votre soirée?
Akşamın nasıl geçiyor?
Peter, on fait cette soirée.
Ama Ameliyat oyununun pilleri bitti, yani sesleri ben yapacağım. - Tamam.
Euh, on dirait que le chien embrasse la femme de l'handicapé, à ta soirée.
Köpek, sakat adamın karısını öper senin partinde. Dur, dur! Buldum!
Et encore moins vous. Bonne soirée!
Bilhassa siz değilsiniz.
On dirait une soirée pyjama!
Tıpkı pijama partisi gibi!
Et oui, Chris Griffin, le petit gros retardé au coeur remplis de rêves, se sentira comme tout le monde le temps d'une soirée, grâce à ses camarades.
Chris Griffin ; hayallerle dolu bir yüreği olan obez spastik bir geceliğine olsun normal hissediyor. Okul arkadaşlarının bu sevecenliği sayesinde.
Quand ils me couronneront ce soir, ce sera la plus belle soirée de ma vie.
Bu gece o tacı başıma taktıklarında hayatımın en güzel gecesi olacak.
Breece, la soirée commence à peine.
Breece, daha gecen yeni başlıyor.
Le Champion de la soirée!
Bu gecenin şampiyonu Lon.
Tu m'as suivi toute la soirée.
Bütün gece beni izledin.
Une autre raison pourquoi nous avons abandonné était de vous faire savoir que nous avons une soirée ce soir.
Buraya uğrama nedenlerimizden biri de bu akşam düzenleyeceğimiz suareyi haber vermektir.
Non, au premier rendez-vous, je pose toutes les questions, et il s'assoit en parlant de lui toute la soirée.
Hayır işte, ilk buluşmalarda soruları hep ben sorarım. Karşımdaki de tüm gece boyunca oturup kendini anlatır.
Une soirée qu'ils n'oublieront jamais.
Unutamayacakları bir gece yaşatmanı.
Ce que je veux... c'est que tu me gardes une danse à la soirée.
Tek istediğim, düğünde beni dansa kaldırman.
Une soirée magnifique qui...
Dikkate değer bir akşam...
La maison est en train de s'écrouler et vous voulez mettre une belle robe et aller à une soirée?
Yani öylece bir tren kazasını sonuna kadar oturup izledik. ve sen bir elbise giyip dışarda bir gece geçirmek mi istiyorsun?
Cette soirée va nous rapporter 3 millions de dollars d'un coup.
O gece dışarda bir akşam içinde 3 milyon $ artıracak.
Vous avez dit des choses très gentilles à mon sujet à la soirée de collecte et je voulais vous remercier.
Sen... bağış gecesi benim hakkımda çok güzel şeyler söyledin, teşekkür ederim.
Ce qui s'est passé à la soirée.
O partide olanlar için.
C'était la soirée du capitaine.
Peki, o kaptanın partisiydi.
On devrait organiser une soirée surprise.
Ona sürpriz bir parti düzenleyelim.
Le gamin du collège bourré à la soirée?
Partide sarhoş olan okuldaki çocuğun?
C'est à propos de la soirée de samedi...
Ve bu geçen cumartesi gecesi hakkında...
La soirée a été longue.
Uzun bir geceydi.
- Attendez, il y a plus. - Avant la soirée d'élection.
Bekle, dahası var.
Peter, Joe et Bonnie sont là pour la soirée jeux.
Joe ve Bonnie oyun akşamı için geldi Peter!
Une soirée jeux?
- Oyun akşamı mı?
C'était une sacrée soirée.
Çılgınca bir partiydi.