Translate.vc / French → Turkish / Sos
Sos translate Turkish
1,886 parallel translation
Super sauce, hein, H.P.?
Güzel sos, değil mi, H.P.?
- Ce n'en était pas.
- O sos değildi.
De la sauce à l'oignon.
Soğanlı sos. Bildiğin soğanlı.
Sauce piquante dans ma bouche.
Göz torbalarıma acı sos bulaştı.
Huile de poisson et sauce piquante.
Balık yağı ve acı sos.
Tu pourrais le faire, Terrell, si tu mettais du jus de tomate à la place.
Bunu sende yapabilirsin, Terrell eğer acı sos yerine domates suyu koyarsan.
Vous savez ce que ça m'a fait?
O acı sos bana neler yaptı biliyor musun?
- Il y a des répercussions importantes.
- O sos bende acayip bir etki bıraktı.
Et laissez-moi deviner. Vous êtes la sauce.
Şöyle diyelim, acılı sos gibisin.
On attache un message de détresse à ses pattes et...
Ayaklarına ufak bir SOS notu takarsın ve "boop!"
Un oeuf poché avec une sauce hollandaise sur un muffin anglais.
Haşlanmış yumurta ile İngiliz çöreği'nin üzerinde Hollandez sos yiyecektim.
Des petits pains... { \ pos ( 190,210 ) } assortis d'herbes, des graines de pavot pour Big Guy, et deux sortes de crèmes.
Çörek aldım... Karışık lezzetli, koca adam için haşhaşlı ve iki çeşit sos.
J'ai comme un poteau à cause du plat en sauce étouffant de ma femme, qui part de mon cou, direct vers...
Hanımın dolmalarından birkaç tane yiyince, anlarsınız ya boğazımdaki sos doğruca mideme in...
C'est de la foutue sauce.
Acılı sos.
Le poivre? Mon condiment favori.
En sevdiğim sos.
J'ai enlevé une tache de sauce du manteau de Lynton et nettoyé de la morve sur le genou d'Ace.
Lynton'ın ceketindeki sos lekesini kazıdım ve Ace'in dizindeki pisliği sildim.
Moi aussi, et généralement, j'en rajoute.
Ben de. Sos da severim.
"Sauce spéciale"?
"Gizli sos" mu?
Depuis quand la mayonnaise est devenue "spéciale"?
Ne zamandan beri mayoneze gizli sos deniyor?
Quelqu'un veut du pain au lait, de la sauce?
Biraz daha çörek ve sos isteyen var mı?
Il y a un distributeur dans le réfrigérateur.
Dolapta bir sos makinesi var.
- Un peu, mais la sauce à la mangue a sauvé la journée.
Biraz. Ama mango-ıhlamur acılı sos günü kurtardı.
Mon détachement de marine a capté un SOS à 45 degrés.
Hayır. Kıyı lojistik destek kıtam, 45 dakika önce şifrelenmiş bir yardım sinyali tespit etti.
- De la sauce piquante.
Acı sos.
T'as de la sauce, là.
- Şuranda sos var. - Öyle mi?
Whopper Jr, t'as pas du Tabasco pour aller avec?
Hey, Whopper Jr.! ... yanında acı sos yok mu?
Chili's, et j'ai rencontré un mec trop chaud...
Acı Sos'tu. Ve orada çok ateşli bir herifle tanıştım.
Peut-être que je peux avoir une réduction au Flushing Burgers. Ouvrir des paquets de chips, faire un guacamole pour ouvrir l'appétit.
Belki Flushing Burgerler'den indirimli olarak büyük boy burgerler alıp banmak için bir sos yapabilirim.
Ce n'est pas vraiment de la sauce.
Ayrı bir sos değil.
Je me suis moi-même étonné avec cette bolognaise.
Ben bile nasıl bir sos yaptığıma şaşırdım.
- Alors tu es prêt pour la meilleure sauce? - Tu sais, en fait, je ne peux pas rester.
Pekala gelmiş geçmiş en iyi sos için hazır mısın?
* * avec du parmesan, de la mortadele, la sauce, jusqu'a ce qu'il n'y en ait plus.
Parmesan, sucuk, sos... hepsini koyuyorsun.
Et maintenant, je n'aime pas la sauce blanche.
Bana beyaz sos yapmayı öğretmek istemişti, ama çocuklarım bunu istemedi. Dediler ki : "Sen bildiğin gibi yap, biz beyaz sos sevmiyoruz."
- J'ai fait chauffer le sirop.
- Sos biraz sıcak.
SOS Suicide.
İntihar yardım hattı.
Produit artisanal
KÖY USULÜ ACI SOS!
Vous avez un peu de sauce.
Oh, birazcık sos olmuş.
Vous avez de la sauce partout sur votre belle veste.
Biraz sos olmuş bu güzel ceket.
Tu es venue jusqu'ici pour répondre à un SOS.
Tüm bu yolu sadece yardım etmek için teptin.
Tu rajoutes pas une sauce unique?
Özel bir sos falan yok mu?
C'est au curry?
- Bir çeşit sos mu?
- Veux-tu de la sauce?
- Sos da vereyim mi?
Y a de la sauce piquante?
Hey! Bir iyilik yapıp yanına acı sos koyacak biri yok mu?
S.O.S.
SOS
Tu devrais essayer. Je fais une sauce, on l'appelle "la grande sauce"...
Belki bunu denemek istersin. "Süslü sos" dediğimiz bir sos yapıyorum...
... que Brennan adore manger avec ses nuggets.
- Brennan'ın "chicken nuggetle'riyle" çok sevdiği bir sos.
Je vais aller me servir de la sauce.
Biraz daha sos almam gerekiyor.
Dale, elle est là.
- Dale, sos burada. - Hayır.
La sauce chili m'aide.
Acılı sos iyi geliyor.
- Voici la sauce.
- ve sos.
De la sauce?
Sos alır mısın?