English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Steaks

Steaks translate Turkish

696 parallel translation
- Qu'avez-vous comme steaks?
- Biftek bakımından neleriniz var?
Des steaks quand on veut!
İstediğim her zaman biftek yiyebilmem harika olmaz mıydı?
- Je veux commander deux steaks.
- İki biftek ısmarlayacağım.
- Ah, les steaks de Mandel...
Pearl, bifteği Billy Mandel gibi pişiremez.
J'ai changé d'avis, amêne-nous des steaks bien épais.
Patron? Patron? Fikrimi değiştirdim.
De beaux steaks bien épais.
Harika bifteği var.
Des steaks pour le barbecue de M. Mallenberg.
Bay Mallenberg'in mangalı için biftek getirmiştim de. Biftek mi?
Inspection personnelle des steaks.
"Mangallık bifteklerinin kişisel teftişi."
Moi, on m'a dit d'apporter ces steaks à M. Mallenberg.
Ama bu biftekleri, düzenlediği mangal partisi için Bay Mallenberg'e götürmem söylendi.
C'est parce que vous vous êtes enfilé des steaks dans mon dos.
Arkamdan biftekleri götürdüğün içindir.
L'année prochaine, quand Joyce ira à la maternelle, tu pourras dire adieu aux steaks jusqu'à la fin de ses études.
Seneye, Joyce anaokuluna başladıktan sonra üniversiteyi bitirene kadar bifteğe elveda diyeceksin.
Regarde, des steaks!
Evet ve hey, bakın, biftekler.
Vous pouvez manger les steaks, on n'a pas faim.
Çocuklar bifteklerden alabilirsiniz. Aç değiliz.
Les choses chères, comme le champagne. Et les steaks épais, et la soie.
Pahalı şeyler yani, şampanya gibi ve kalın biftekler ve ipek kıyafetler...
Avec violons, faux chianti et steaks de marché noir?
Ağlayan kemanlar, sahte Chianti ve karaborsa biftek olan bir yer mi?
Eh bien... J'espère que tu n'as pas oublié les steaks.
Umarım biftekleri unutmamışsındır.
- Il y a des steaks, asperges, patates.
Herşey var. - Biftek, kuşkonmaz ve patates var. - Koku alamıyorum.
- Des steaks et du rôti.
- Şey, biftek ve rosto.
On recevait des oranges d'Afrique du Nord, des œufs de Suède, des steaks d'Argentine.
Portakallar Kuzey Afrika'dan geliyordu, yumurtalar İsveç'ten... etler Arjantin'den.
Je prendrai un de ces gros, superbes steaks
Şu büyük ve güzel bifteklerden yiyeceğim.
Regarde, j'ai déniché des steaks!
Biraz et bulmayı başardım.
Des steaks, du champagne.
Biftek, şampanya.
- Trois steaks bien cuits.
- İyi kızarmış üç biftek.
- Bien noirs, les steaks.
- Her yeri kararsın Hallie.
Trois steaks bien brûlés pour les fainéants.
Lazy "J" çocukları için kararmış üç biftek.
Mais rien que deux steaks! Et pas de haricots.
Şu bifteklerden birkaç tane ama fasulyesiz.
Steaks pour les gars Brophy avec pois chiches.
Brophy'ler için kararmış bezelyeli biftek.
Ces steaks sont juste à point pour nous!
Bu biftekler tam bize göre yapılmış sanki.
Chu-chin-chow ou je ne sais quoi, les steaks doivent être grillés exactement 11 minutes, ni plus ni moins, de chaque côté, dans un four à 200 degrés.
Chu Chin Chow, ya da ismin her neyse, Biftekler önceden 400 derece ısıtılmış fırında... tam olarak 11 dakika pişecek.
Moi, je travaille pour tous les habitants des États-Unis qui achètent des steaks chez le boucher.
Ben mesela, Amerika'da yaşayan herkes için çalışıyorum bir şekilde pirzola kasap dükkanına ulaşıyor.
Quelle chance, il y a un restaurant en face... ils nous apportent à manger, du caviar, des steaks, des baklavas, tout ce qu'on veut.
"Şansımıza da karşı binada bir lokanta yok mu?" "Eve mükemmel yemekler gönderiyorlar." "Havyar..."
Tout nouveau, Odel Otis, et les Kansas City Steaks.
Yeni bir orkestra, Odel Otis ve Kansas City Steaks.
Veuillez faire un triomphe à Odel Otis et ses Kansas City Steaks, qui jouent pour votre plaisir au Moonlake Casino.
Odel Otis ve Kansas City Steak için büyük bir alkış, Moonlake Casino'da dans keyfi yaşamanız için çaldılar.
Tino, c'est un homme qui aime les steaks.
Tino, o biftek seven bir adam.
Ils font des bons steaks, à l'hôtel, ici?
Şu kasabadaki hotel, biftekleri iyi midir?
- J'apporte vos steaks.
- Bifteğinizi hemen getiriyorum.
Les steaks qu'on nous a servis étaient de première qualité.
Bilhassa biftek mükemmeldi.
Dans une tente à 200 dollars avec un chauffage, des steaks et un tourne-disque.
200 dolarlık çadırda ısıtıcı alet, biftek ve pikap eşliğinde.
Il n'y aura ni steaks, ni oeufs. Mais ce sera bon quand même.
Biftek ve yumurta olabilir, güzel bir kahvaltı olacak ve bunu sağlayacağız.
Bon çà va, çà va, je t'emmène dans un endroit où tu mangeras les meilleurs steaks de la terre.
Tamam, tamam. Gel hadi, gerçekten güzel pirzola nerede yenirmiş sana göstereyim.
Deux steaks bien chauds.
Öyle mi? Kadın etini hiçbir şeyle değişmem.
Deux steaks chauds et saignants.
Sende mi Georgialısın Quince? Teksas.
Je vais faire cuire les steaks.
Ben bifteklere bakayım.
Tes yeux... sont comme deux steaks bien épais.
Gözlerin... iki kalın biftek gibi.
Combien de steaks correspondent à 10 litres d'eau?
Ne kadar çok büfteğin 10 litre suda saklı olduğunu bilemezsiniz!
Va donc me chercher... 2 steaks, des œ ufs, et une bouteille de derrière le comptoir!
Bill, arka tarafa gidip bize biraz etle birkaç yumurta bul. Barin arkasinda tuttuklari iyi siselerden birini al.
Et un congélo plein de steaks.
Ve biftek dolu bir derin dondurucu.
Vodka et scotch à gogo, steaks dans le freezer.
Bilumum votka, viski... buzdolabında biftek var.
Comment voulez-vous vos steaks?
Bonfileniz nasıl olsun?
- Une race bizarre - Au visage plus ou moins noir Qu'ils embrochaient Pour faire leurs steaks tartares
... koyu tenli veya açık çiğ külbastı yapmak için hepsini yaparlar kıyma John gömüldü ve Jimmy öldü Georgie'yi vurdular talan yaptı diye ama kan halen kırmızı ve devam ediyor orduya asker alımı askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk koyu tenli veya açık çiğ külbastı yapmak için hepsini yaparlar kıyma...
C'est le moment de faire cuire les steaks.
Biftek pişirme zamanı! Annie öyle diyor!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]