Translate.vc / French → Turkish / Stream
Stream translate Turkish
158 parallel translation
C'était un vieil homme qui pêchait seul dans le Gulf Stream et cela faisait 84jours qu'il sortait sans prendre de poisson.
Küçük kayığıyla yalnız başına Golf Akıntısı boyunca balıkçılık yapan yaşlı bir adamdı. Bir balık yakalayamayalı 84 gün olmuştu.
Demoiselle épouserait menteur.
Sana mı yalan söylesin, başkalarına mı? Playboy mu yoksa Field ve Stream mi?
Le Gulf Stream Park Handicap.
Golfstrim Parkı Yarışı.
Qui a remporté la Gulf Stream?
Paramızı kaybetmeyelim, Golfstrim'de kim kazandı?
Valley Stream, Long Island.
Valley Stream, Long Island.
Ce trou, Valley Stream...
Buraya Valley Stream ( Nehir Vadisi ) diyorlar.
... dans un quartier pas trop cher...
Kiranın makul olacağı bir yerde mesela, eee, Valley Stream.
Où les loyers sont raisonnables, comme à Valley Stream...
Oh, Janet, bir işinin olması senin için ne güzel.
Il faudra verser un acompte pour la boutique. Je vous ai dit que ma banque offrait un très bon taux d'intérêt.
Ve sana söylediğim gibi Valley Stream'deki bankamda... çok daha iyi bir faiz oranı alırsın.
Même avec vos références? Je ne connais pas tout le monde à Valley Stream.
- Valley Stream'deki herkesi tanımıyorum, sevgilim.
On fait imprimer les faire-part de mariage : "M. et Mme Charles Martin ont le plaisir " d'annoncer leur mariage
Bay ve Bayan Charles Martin Valley Stream, Long Island'da... 3 Ocak'ta evliliklerini duyurmaktan onur duyar.
"le 3 janvier à Valley Stream, Long Island. " Mme Martin n'est autre que Janet Fay
Bayan Martin, eski New York - Albanyli Janet Fay.
" Après un voyage de noces à Miami, en Floride,
Valley Stream, Long Island, New York'taki evlerine adım atacaklar.
Ce qui l'a attiré sur cette île, en plus d'une main-d'œuvre assurée, c'est son sol volcanique et la chaleur du Gulf Stream qui l'entoure.
Büyük babamı adaya çeken şey, dayanaklı iş gücü kaynağının bol olmasının yanı sıra, volkanik topraklarla, onu çevreleyen sıcak su akıntısının... eşsiz birleşimiydi.
On a des copines à Valley Stream.
Bazılarımızın Valley Stream'de kız arkadaşları var.
C'est une école pour filles?
Valley Stream bir kızlar okulu, ve o da bir kızın yüzüğü.
Il a remonté le Gulf Stream depuis le sud.
Gulf Stream'den, güneyden geliyor.
ça s'appelle un jetstream. Tu as l'impression d'être dans la mer. Tu peux te laisser porter.
... Buna'Jet Stream'denir, havuzda yüzdüğün halde kendini denizde yüzüyor gibi hissediyorsun.
Nous suivrions le Gulf Stream.
Gulf stream akıntısına da yetişiriz. - Sam!
On déviera le Gulf Stream et on déglacera l'Arctique.
Golfstrimin yönünü değiştirebilir ve bu belayı durdurabiliriz.
Le Gulf Stream passe ici.
Kuzey Atlantik akıntısı buraya geliyor.
Le Gulf Stream atteint ces côtes en y apportant les merveilles du monde.
Kuzey Atlantik Akıntısı buraya geliyor ve tüm dünyadan birçok ilginç canlıyı da yanında buraya taşıyor.
Copiague, Jericho, Bayville, etc!
Böyle çalışmaya devam edin. Copiague, Jericho, Bayville, Valley Stream dostum.
Je pêchais, je suis tombé, et le Gulf Stream m'a emporté.
Gulf-stream'e kapıldığımda balık tutuyorduk.
Row, row, row your boat GentIy down the stream
Çek, çek kürekleri Akıntıya karşı usulca
- Life is but a dream - GentIy down the stream
Hayat tam bir rüya Akıntıya karşı usulca
Row, row, row your boat Gently down the stream Merrily, merrily, merrily, merrily Life is but a dream
Yürüt, yürüt, yürüt kayığını nazikçe akarsuda.
Row, row, row your boat Gently down the stream Merrily, merrily, merrily, merrily Life is but a dream
Neşeli, neşeli, neşeli yürüt, hayat yalnızca bir rüya.
Voici le lieutenant-colonel Arthur Freemantle, du corps d'élite Cold Stream, le corps de gardes personnel de la reine.
General Pickett, Teğmen Albay Arthur Fremantle... majestenin değerli ve özel soğuk akıntı korumaları...
Il y a eu des ouragans dans le Golfe, la sécheresse sévit maintenant au Soudan...
Mart ayında, Gulf Stream akıntıları gördük. Şu anda Sudan'da, binlerce insanı öldüren bir kuraklık var.
Je chevauche le jet-stream!
Fışşşkiyeee altındaa!
Jusqu'au Gulf Stream
Gulf Stream akıntısına
Ta gueule et traverse le fleuve ( stream rapide?
Gülüyor. Michael, günlerdir ilk kez güldüğünü duyuyorum.
Vu la température élevée du Gulf-Stream... cette tempête risque bien de se transformer en ouragan.
Sıcak ve çabuk buharlaşan Gulf Akıntısı nedeniyle bu tropik fırtına, kasırgaya dönüşebilir.
Il s'est greffé sur le jet-stream... et fonce tête baissée sur l'Atlantique.
Ama şu jet akışında sıkışıp kalmış ve büyük bir hızla Atlas Okyanusuna doğru ilerliyor.
Champs et rivières, Gros nichons.
"Field and Stream" "Swank."
Ce qui est dommage, c'est que nous n'allons pas nous occuper plus longtemps du "stream of counsciousness"
Ama inerken ne yazık ki yere çakıldık.
Ca ne peut pas être du "stream of counsciousness", si vous rester à observer du rivage.
Sonunda. Hisse mi? Hisse çok güçlü.
- "Islands in the Stream." - Bof. - "Islands in the Stream."
- "Islands in the Stream."
Parle nous un peu de la campagne... pour "North American River and Stream."
Bize reklam kampanyasını anlat... North American River and Stream için.
"Islands in the Stream" est une super chanson.
"Islands in the Stream" harika bir şarkıdır. Ya bu kısım...
Des magazines.
"Newsweek" ve "Field and Stream."
Avant, son jet était un Gulf Stream 4.
Britney'in Gulfstream IV'ü vardı.
Valley Stream!
Valley Stream.
Pas Valley Stream!
Valley Stream olmaz.
On ne sera jamais à Valley Stream avant la fermeture de la banque.
Korkarım ki bankalar kapanmadan önce... bunu yapmadan Valley Stream'e gitmeyeceğiz. Anlarsın.
Je lui ai légué tous mes biens.
Valley Stream'de de güzel bir Katolik kilisesi var.
A Valley Stream aussi, il y a une église catholique ravissante.
Beğeneceğine eminim.
"ils s'établiront... à Valley Stream, Long Island, New York."
Bir düğün gezisi...
Des piges pour "Field Stream", mais j'ai surtout baroudé.
- Biraz işim vardı.
Tous les autres ont dû disparaître dans le Gulf Stream.
Diğer herkes Gulf Stream'de boğulmuş olduğundan kimse görmemiştir, değil mi?