Translate.vc / French → Turkish / Sunshine
Sunshine translate Turkish
401 parallel translation
N'en rajoute pas dans l'optimisme.
Küçük Bayan Sunshine gibi davranma. Tamam, tamam. Kaliforniya'da üstesinden gelmiştik.
J'ai refusé un rôle très important dans Soleil du matin pour enseigner ici.
Morning Sunshine'da çok önemli bir rolü Sırf buraya gelip ders vermek için bıraktım.
Elle a pris un taxi jusqu'ici, puis je l'ai suivie en haut du sentier... jusqu'à l'entrée du Camp Soleil.
Buraya taksiyle geldi. Sonra onu patikadan... Camp Sunshine'ın girişine kadar izledim.
- Le Camp Soleil?
- Camp Sunshine?
Je vais essayer de voir ce qui se passe, à ce Camp Soleil.
Ben de şu Camp Sunshine'da olup bitene bir göz atayım.
Sunshine, le shérif de l'époque, a mis ça sur le dos de Bubber.
O zamanki serif Sunshine'di ve Bubber'i suçladi.
J'avais trop peur de l'avouer... mais quelques années plus tard, je suis allé voir le shérif Sunshine.
O zaman söylemeye korkuyordum. Ama birkaç yiI sonra serife, ihtiyar Sunshine'a gittim.
Taxi 6912.
Sunshine Taxi, 6912.
Sunshine.
Sunshine.
Sunshine, je voudrais vous présenter Harold.
Sunshine, Harold'la tanışmanı istiyorum.
Harold, voici Sunshine Doré.
Harold, bu Sunshine Doré.
Sunshine est une actrice, Harold.
Sunshine bir aktris, Harold.
- Sunshine!
- Sunshine!
C'est votre vrai nom, Sunshine?
Sunshine gerçek adın mı?
En fait, c'est le nom de mon prof de théâtre, Louis Sunshine.
Aslında bu tiyatro hocam Louis Sunshine'ın soyadı.
J'ai joué Juliette au Théâtre Sunshine.
Sunshine Tiyatrosunda Jülyet rolünü oynadım.
Il semble qu'Old Sunshine soit toujours champion.
Görünüşe bakılırsa şampiyon hâlâ Sunshine.
Et il s'est tiré le champion du moment, le Brahma Old Sunshine, de Buck Roan.
Kurada ona Buck Roan'ın şampiyonluk unvanını elinde bulunduran Hint boğası Sunshine çıktı.
Attends un peu d'essayer notre Sunshine.
Bizim markamızı bir denesin hele.
Mais je veux monter ton Sunshine encore une fois.
Ama senin o Sunshine adlı boğana tekrar binmek istiyorum.
Bonner... tire le numéro 62, Sunshine.
Bonner... 62 numarayı çekiyor.
Ça fait deux fois Sunshine dans la semaine, J.R.
Bir haftada iki Sunshine JR.
J'espère qu'elle te traitera mieux que Sunshine.
Umarım sana Sunshine'dan daha iyi davranıyordur.
- C'est qui, Sunshine?
Senin hayatındaki Sunshine kim?
Le vieux J.R. Bonner sur le vieux Sunshine.
İhtiyar JR Bonner, Sunshine'ın sırtında.
Il est le premier homme à monter Sunshine... et quel parcours!
Sunshine'a binebilen ilk insan oldu. Binişi de çok güzeldi.
Sunshine Homes m'a demandé d'enquêter sur lui quand il était gardien de nuit pour eux.
Sunshine Homes beni onu soruşturmam için kiraladı onlara gece gözcülüğü yaparken izlemem için.
J'ai un sac magique contenant deux mille Owsley Sunshine purs.
Elimde saf, işlenmemiş 2000 miligramlık LSD dolu büyülü çantam var.
On a pensé que vous seriez mieux au Sunshine Inn.
Şehirde Sunshine motelde kalmanız sizin için daha eğlenceli olur dedik. Hayır.
- Happy Sunshine Party.
- Mutlu Günışığı Partisi.
Sunshine?
Sunshine?
Sunshine, c'est toi?
Sunshine, bu sen misin?
Ta Sunshine, je sais pas qui c'est!
'Sunshine'kimdir necidir bilmiyorum.
Allez, quoi, Sunshine sois sympa avec ce pauvre mec...
Haydi, Sunshine. Zavallı adamı rahat bırak.
Fallait pas lui briser son petit coeur comme ça, Sunshine
Adamın sızlayan kalbini böyle yaparak kırmamalıydın, Sunshine.
Sunshine
Sunshine.
- KC et le Sunshine Band?
- Eski plağa bak
De toute façon, Sunshine 60 s'effondrera.
Günışığı 60 Binası, Tokyo'nun tehlikeli zeminini destekleyen bir dayanak görevi görüyor.
Le Kekkaï de Sunshine 60 a été détruit,
Günışığı 60 kalkanı içerisindeki tüm alan tamamen devre dışı kaldı.
"Casey-judiciaire" ou "cherche à se caser"?
"At the bat" * gibi mi, yoksa "and The Sunshine Band" * gibi mi?
Avec Sunshine Nettoyage?
Oh, hayır, hayır, hayır. Sunshine Halı Temizleme olmasın?
C'est Sunshine Nettoyage?
Sunshine Halı Temizlemeyi mi çağırdınız?
De la boulangerie "Rayon de Soleil".
Sunshine Fırını'nın üstünde.
KC and the Sunshine Band?
K. C. ve Sunshine Band'in mi?
Je l'ai appelée Sunshine.
Ona isim taktım. Güneş Işığı.
- Mlle Sunshine m'a parlé d'une visiteuse.
- Bayan Güneş Işığı bugün bir ziyaretçin olduğunu söyledi.
Il n'y a rien de méprisable à préférer Donna Summer, KC the Sunshine Band ou Village People à KISS.
Ben aptal değilim, Donna Summer veya The Village People'ı KISS'in yerine tercih ederim.
À Soleil ou Pureté?
Ya da Sunshine veya Purity?
Et j'ai fini par aller me soûler au Sunshine Café.
Sonra da kendimi hiç de girmek istemediğim lanet bir yerde buldum.
Sans plus attendre, et pour endosser ma candidature, les Culs Trempés vont chanter.
Adaylıklarını onayladığım Soggy Bottom Boys sizlere... "You Are My Sunshine" adlı parçayı seslendirecekler.
Sunshine!
HEY, GUNES COCUK. GUNES COCUK!