English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Suppliés

Suppliés translate Turkish

185 parallel translation
 Je les ai suppliés  de me laisser te tuer  pour être sûr que tu te taises.
Ona uzun süre senin ağzının kapalı kalması garanti olsun diye sırtında bir delik açayım diye yalvardım.
Je les ai suppliés.
Yalvardım!
Suppliés de lui accorder une mort digne, face à un peloton d'exécution.
Askeri törenle öldürülmesini istedim.
Je les ai suppliés, suppliés!
Onlara yalvardım. Yakardım...
Je les ai suppliés.
Yalvardım.
Tu nous as suppliés..
3 aydır başımızın etini yiyen sen değil misin?
Je les ai suppliés de me pardonner.
Aflarını istedim.
Mais elle nous a suppliés avec insistance de lui laisser sa chance.
Ama bize sürekli yalvardı ve bir şans daha istedi.
Elle nous a suppliés.
Ayağıma kadar gelip kendi istedi.
Je vous ai suppliés pour le poker?
Poker oynayalım diye yalvardım mı?
- Je les ai suppliés de rester.
- İstasyondan gittiler. - Ne? Kalmaları için yalvardım.
Je vous ai suppliés de regarder le mien en premier.
İlk benimkine bakmanız için yalvardım. Yalvardım!
Je les ai suppliés, mais ils n'ont rien écouté.
Geçti. Onlara yapmamalarını söyledim, ama beni dinlemediler.
Elle souffrait tant, je les ai suppliés de lui donner de la morphine.
Çok acı çekiyordu. Morfin diye yalvardı.
Jim s'est mis trois fois à genoux et les a suppliés :
Jim üç defa kalabalığı durdurmaya çalışarak, ve ellerini adamın şunu söylemiş :
Il les a suppliés 20 minutes à genoux :
Kalabalığa 20 dakika yalvararak :
Je les ai suppliés.
Onlara yalvarmıştım.
Sur la route, ils ont croisé des soldats, les ont suppliés de les accompagner, de les aider à regagner leurs foyers.
Yolda askerlerle karşılaşmışlar. Eve dönmek için onlardan yardım dilenmişler!
Je les ai suppliés de me remplacer.
Onlara benim yerime başkasını bulmaları için yalvardım.
- Mais tu me supplies d'y aller.
- Hep götürmemi istersin.
À chaque fois que tu as le bec dans l'eau, tu me supplies!
Her defasında çıkmaza düştüğünde bana yalvardın!
J'ai longtemps attendu ce moment... Que tu me supplies.
Uzun zamandır bu anı bekliyordum, senin böyle yalvarışını görmeyi.
Croyez-moi, je les ai supplies d'etre clements.
İnan bana, bir atı boğmaya yetecek kadar merhamet dilekçesi sundum.
Si tu me supplies, je cède.
- Madem yalvarıyorsun, tabii.
Supplies moi d'arrêter.
Merhamet dilen, durmamı iste.
A moins que tu ne me supplies de le faire.
Ama yalvarırsan iş değişir.
- Tu me supplies?
- Evet.
- Je veux que tu me supplies.
Deli mi? - Bana yalvarmanı istiyorum.
Pourquoi tu ne Ie supplies pas de ne pas entrer?
Neden aşağı inip ona gelmemesi için yalvarmıyorsun?
Tu es si mignon quand tu me supplies.
Yalvarınca çok tatlı oluyorsun.
Il veut que tu supplies.
Yalvarmanı istiyor.
Pourquoi il ne te tabasserait pas dehors jusqu'à ce que tu le supplies de te tuer?
Dedi ki, neden seni şu sokağa çıkarıp ölmek için yalvarana kadar neden dövmesin?
Tu dis que tu ne veux pas en parler, mais en réalité, tu me supplies d'aborder ce sujet avec toi.
"Bu konuda konuşmak istemiyorum" demek, konuşmam için yalvardığın anlamına geliyor. Konu her ne olursa olsun.
Meade s'attendra à ce qu'il tourne vers le sud... Dans une tentative de le couper de la capitale, ses approvisionnements et réserves.
Meade will eхpect him to swing around to the south in an attempt to cut him off from the capital, his supplies and reserves.
Je te frapperai jusqu'à ce que tu me supplies.
Eğer seni parçalamazsam, bunu bir zafer saymayacağım.
Je t'en supplies, mets mes chaussures.
Lütfen, ayakkabılarımı giy.
Puis tu le supplies : "Fais-le pour papa... " juste pour six mois. "
Sen yalvarıyorsun : "Bunu babam için yap, sadece 6 ay için."
Même si tu me supplies, je ne t'amènerai pas.
Yalvarsan da götürmem artık.
Ca me fait bander que tu me supplies.
Yalvarman şeyimi gıdıklıyor.
Je veux que tu me supplies d'arrêter.
Merhamet için yalvarmanı istiyorum.
Ici Phoebe, de Empire Office Supplies.
Alo, ben Empire Büro Gereçleri'nden Phoebe.
C'est Phoebe, de Empire Office Supplies.
Ben Empire Büro Gereçleri'nden Phoebe.
Je vous ai suppliés de me laisser tranquille. Nous sommes navrés.
Tekrar tecavüze uğruyormuşum gibi geliyor.
Eh ben, je veux que tu me supplies.
Ben sadece... şey... sadece bunun için yalvarmanı istiyorum.
- Me supplies-tu de t'épargner?
Çok fazla değişken var.
Tu me supplies de venir ici depuis des mois!
Sen neden bahsediyorsun? Buraya gelmem için aylardır yalvarıyorsun.
Tu m'a dit de ne pas te laisser refumer, sous aucun prétexte, même si tu supplies. - Je plaisantais.
Hiçbir koşul altında sigara içmene izin vermememi tembihledin.
T'écrases ce gosse et tu me supplies de t'aider.
O çocuğa çarp sonra gelip benden yardım dilen.
Aujourd'hui, tu supplies, implore.
Bugün yakarıyor ve dua ediyorsun.
Tu me supplies de t'acheter ce jeu depuis deux semaines.
Bunun için haftalarca yalvardın.
Si tu me supplies, je reste.
Yalvarırsan kalırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]