Translate.vc / French → Turkish / Séraphin
Séraphin translate Turkish
59 parallel translation
Séraphin Barrigni, 2 F d'amende : "Entré en scène en état d'ivresse".
Seraphin, 2 Frank : Sahnede sarhoş olup, küfrettiği için.
Mon frère Séraphin.
- Bu, kardeşim Serafin.
- Damolini Ange, Séraphin.
Damolini, Ange Séraphin, 41.
Séraphin Tripotémoi.
Melek Pandiklebeni.
C'est un séraphin.
O bir Seraphim.
Dieu a envoyé le séraphin sur terre pour rapporter les âmes des néphilins. - Pour que le diable ne les réclame pas.
Tanrı, Serpahim'i, Nephilim'lerin ruhlarını Şeytan'dan önce geri getirmesi için dünyaya gönderir.
Quand on regarde la splendeur du séraphin, notre âme va droit au paradis.
Seraphim'in ihtişamına bakmak birisini cennete göndermektir.
C'est mon amie Séraphine.
Şu benim arkadaşım, Seraphin.
Séraphine!
Seraphin!
- Je m'occupe de Séraphine!
- Seraphin'i gidip alacağım.
Je connais Séraphine depuis qu'elle a 5 ans.
"KURBAN" Seraphin'i beş... beş yaşından beri tanıyorum.
Séraphine! Qu'est-ce qui te prend?
Seraphin... senin neyin var?
Séraphine, tu ne sais pas ce que tu dis.
Seraphin... neden bahsettiğine dair bir fikrin yok.
Séraphine a parlé de renaissance.
Seraphin'in bahsettiği şu yeniden doğma.
Tu crois qu'on retrouvera la Séraphine que je connais?
Onu asla geri alamayacağımızı düşünüyorsun... Seraphin'i, biliyorum.
Hope communique avec ses disciples, Séraphine me conduira à elle.
Onu takip edenlerin Hope ile bağlantıları sayesinde, Seraphin doğrudan beni ona götürecek.
On a donné à Hope ce qu'elle voulait, Séraphine.
Hope'un tam olarak istediği şeyi ona verdiğimizin farkındasın... - Seraphin'i.
Tu ne devais pas nous amener Séraphine?
Senin ilk olarak Seraphin'i buraya getirmen gerekmiyor muydu?
- Séraphine parlait d'un plan.
Seraphin Hope'un özel bir amacının olduğunu söyledi.
Je suis un séraphin.
Ben bir Seraphim'im.
Je suis sûr de ma foi et de mon dévouement, qui a permis mon ascension rapide dans la hiérarchie, et qui va continuer avec une promotion comme séraphin.
İnancımdan da, bağlılığımdan da eminim Bu da benim yükselmemi tetikleyen şey oldu. Bu tırmanış, en üst kademeye, Serafim'e kadar devam edecek.
Je me demande pourquoi tu n'es pas encore séraphin.
Eh, peki öyleyse neden hala Serafim'e katılmadın?
Ou tu peux retourner aux Cieux, devenir un séraphin et passer le reste de l'éternité à recevoir des ordres.
Ya da cennete dönersin, Seraphim'e katılırsın,.. ... Sonsuza kadar emirleri yerine getirirsin.
- Séraphin pure laine.
- Yüce Melek.Her şekilde.
Je suis un ange, un Séraphin.
Ben bir meleğim, Allison. Bir yüce melek.
Un Séraphin?
Bir melek mi?
- C'est un Séraphin.
- Bir "Yüce Melek" ti.
Non, c'était un Séraphin.
Hayır, Yüce Melek'ti.
Je dois tuer le Séraphin à tout prix.
Ne olursa olsun, Yüce Meleği öldürmek zorundayım.
Le Séraphin n'est pas un Séraphin C'est le Néphélim Araquiel
"YÜCE MELEK", MELEK DEĞİL "ARAQIUEL" İSİMLİ BİR NEPHELİM
La royauté renait en tant que séraphin.
Yarı melek olarak yeniden doğdum.
Je suis un séraphin.
Ben yarı-meleğim!
Utilise l'alliage d'or et de titane du satellite tactique Séraphin.
Taktik Uydusundaki altın titanyum alaşımını kullan.
- "Séraphin" veut dire "l'enflammé".
- "Serafim" yani "ateşli olan".
Le Chérubin et le Séraphin.
Onları ben asmıştım merhaba. keruvlar veseraf!
Le clochard est aussi sacré que le séraphin!
Bir serseri de büyük melekler kadar kutsal!
Réalisé par UN SÉRAPHIN
Yapımcı ADİ BİR HERİF
On a un séraphin au comptoir numéro un.
Cimri bir pezevenk var.
Séraphin au comptoir numéro un.
Cimri bir pezevenk.
S'iI n'est pas séraphin, c'est un con sans le sou.
Cimri bir pezevenk değilse, meteliksiz piçin teki.
Séraphin con sans le sou au comptoir numéro un!
Cimri pezevenk, meteliksiz piç!
Nous relâcherons l'enfant sain et sauf, après que vous nous ayez amenés au séraphin.
- Seraf'ın yerini söyledikten sonra çocuğu zarar görmeden bırakacağız.
De prêtre à prêtre, au service de votre saint vœu, où le séraphin se cache-t-il?
Kutsal yemin adına hizmet eden bir pederden diğerine Seraf nerede saklanıyor?
Un séraphin ne se rendrait pas à nous.
- Seraf kendiliğinden bize gelmez.
- Joseph Seraphin Amadeus Boomako.
- Joseph Seraphin Amadeus Boomako.
Non, et ces gens ne sont pas tes amis.
- Burası senin yerin değil. Bunlar senin arkadaşların değil, Seraphin.
Quelqu'un vole à manger sur les marchés, ça pourrait bien être le prêtre de Hope.
Köylüler çarşılardan yiyecek çalan bir serseriyi farketmişler. Tarife göre, Seraphin ile gördüğümüz rahipe benziyor.
Séraphine est redevenue elle-même.
Seraphin bir dakikalığına normale döndü.
Des innocents sont massacrés.
Seraphin, masum insanların katledilmesinden bahsediyorsun.
- Séraphine!
- Seraphin!
De la poudre de seraphin.
- Serafim'in Nefesi.