Translate.vc / French → Turkish / Talent
Talent translate Turkish
5,756 parallel translation
Je parle de talent, de travail, de chance...
Tabii ki ben bunu açığa vurmam. Ben yetenek, çalışma ve şans derim.
Faut simplement que tu te serves d'un talent disponible.
Sende ne kadar yetenek varsa kullanman gerek.
Tu ne peux pas être aussi beau avec un talent si banal.
- Evet. Katılmıyorum. İnsan hem bu kadar çekici, hem de yetenekli olamaz.
Il a dit que j'avais du talent.
Yetenekli olduğumu söyledi.
Ça cache mon manque de talent.
Çok iyi değilim ve ışık da bunu gizler.
Quel talent.
Kendinle gurur duymalisin.
Talent gâché dans un province, ne trouvez-vous pas, Maître?
Tasrada oylece harcaniyor, oyle degil mi efendim?
Faites parler votre talent. Soyez prudents.
Neler yapacağınızı görelim bakalım.
Tu n'as aucun talent pour vendre quoi que se soit, et cette femme vient à ma rencontre en connaissant mon nom.
Kim olduğunu söylemeye de niyetin yok. Daha sonra da adımı bilen bu kız çıkageliyor.
Grâce à son talent pour les arts,
Resim yapmada eşsiz bir yeteğene sahip olması nedeniyle,
Vous avez un talent rare, mon gargon, qui justifie que je vous fasse une offre reservee aux meilleurs elements de nos forces speciales.
Çok yeteneklisin, evlat. Ve bu yeteneğin sadece birliğimizin seçkin üyeleri için yapacağım teklif için geçerli.
- Monsieur Miles, quand on a un talent comme le vetre, on regne en enfer.
Bay Milés sizin gibi yetenekli katiller cehennemde hüküm sürer cennette değil.
Elle veut écrire, Mais elle n'a pas tout à fait ton talent.
Yazmak istiyor ama sendeki yetenek yok.
Parce que si n'importe quel professeur de cette fac avait un cinquième de ton talent, ils ne seraient pas là.
Üniversitedeki herhangi bir öğretmen yeteneğinin beşte birine sahip olsa öğretmen olmazdı zaten.
Tu n'as même pas le talent.
Güzel bile değilsin.
Avec talent.
- Aslında çok iyi tutar.
Je veux dire, vous êtes un artiste incroyable, seulement, mais nous aimerions élargir ce talent artistique dans une marque.
Yani, sen inanılmaz bir sanatçısın, sırf bu nedenle senin çalışmalarını bir marka ile genişletebiliriz.
- Oui, bien sûr que tu le peux, Vontae, mais sois sûr qu'il y a pas un directeur qui a pas lu ton tweet, si c'est bien comme ҫa qu'on les appelle, et qui n'a pas remarqué que Vontae Μack, peu importe le... prodigieux talent qu'il ait, est quelqu'un qui aime parler, d'accord?
Tabii yapabilirsin, Vontae ama ligdeki tüm genel menajeler tweetini okumuş durumda veya birbirlerini aramışlardır ve hepsi Vontae Mack hakkında ne kadar yetenekli olsa da konuşmayı çok seviyor şeklinde mental bir kanaate varmışlardır.
"car tu utilises enfin ton talent pour un truc important."
"çünkü sonunda yeteneğimi önemli bir şey için kullanıyorum."
Chris Ryan montre son talent et court sur 45 yards pour donner à De La Salle un score de 7 à 0.
Chris Ryan yeteneğini göstererek 45 yarda koştu ve De La Salle'i 7'ye sıfır öne geçirdi.
Cette équipe lutte, mais est très loin d'avoir le talent de ces prédécesseurs.
Bu takım çok debeleniyor ve diğer De La Salle takımları gibi yetenekli değil.
Très réussi, vous avez un trait magnifique, un talent artistique très prometteur.
Çok iyi. Hatları mükemmel çizmişsin, Ludwig. Büyük bir sanatsal umut olduğunu gösteriyor.
C'est un jeu d'enfant pour une grenouille de mon talent.
Benim gibi yetenekli bir kurbağa için çocuk oyuncağı.
Il a un talent très particulier :
Özel bir yeteneği var.
Ce qui vous distingue c'est votre talent.
Yetenekli olduğunuz için göze batıyorsunuz.
Un très grand talent.
Ateş etmek gibi, Mars onlar gibi yetenekli.
Tu as du talent, mon gars.
Yeteneklisin dostum.
Je croyais avoir du talent, mais c'est nul.
Ben hikayeler ama şaka telling bazı yetenek olduğunu sanıyordum?
Elle est intelligente. Elle a du talent.
Yanılıyorsun, kız akıllı ve yetenekli.
Allez, c'est ton talent.
- Haydi ama, yetenekli olan sensin.
- Il a beaucoup de talent.
- O çok yetenekli.
La vérité, messieurs, c'est qu'il a un talent exceptionnel et n'a pas besoin des Famous Flames.
Açıkçası beyler James Brown, Yükselen Alevler'e ihtiyacı olmayan güçlü bir yetenek.
Sans oublier le capitaine Jones et M. Roberts, qui réservent leur talent à la terre ferme, aussi exemplaires soient-ils.
Elbette Yüzbaşı Jones ve Bay Roberts'ı da unutmayalım. Tasavvurları yalnızca kara toprakla sınırlı olsa da hepsi müstesna eserler.
Pourpre est égal talent fast-volant!
Mor, havadaki rüzgarı güçlendiriyor!
- Jardin talent prochaine!
- Şimdi bir sonrakine geçelim!
Il est difficile de croire que les autres fées n'ont pas apprécié votre talent.
Diğer perilerin senin yeteneklerini taktir etmemesi inanılır bir şey değil.
Tout d'abord, je perds mon talent, puis-je devenir une mère.
Önce, yeteneğimi kaybettim, sonra anne oldum.
Est-ce le talent de exemplaire a un nom?
Yeteneğinin bir ismi var mı?
Et vrai cepandant. Le talent ne s'apprend pas, vous savez.
Ama doğru, biliyorsun yetenek öğretilemez.
Je pense que la plupart des gens ont du talent, ils n'ont simplement pas eu de bons professeurs.
Bence birçok insanda yetenek var sadece doğru öğretmenler tarafından yönlendirilmemişler.
En fait, je dirais que les talents tardifs ont toujours eu leur talent. Ils n'étaient pas reconnus. C'est ça la différence.
Aslında tartışmamız gereken, bu geç çiçek açanlar gerçekten yetenekliydi sadece farkında değillerdi.
Je vais vous dire ce que compte... ce sont le talent et les compétences...
Sana neyin anlamlı olduğunu söyleyeyim. Yetenek ve beceri.
Sans talent, on finit dans un groupe de rock
"Kabiliyetin yoksa sonun rock grubunda çalmak olur."
Vide de talent.
Yetenek emici.
Ont-elles un talent?
- Bir yetenekleri var mı? - Bilmiyorum.
S'il n'y avait pas du talent ici, ce ne serait plus Hollywood.
Herkes başarsaydı, burası Hollywood olmazdı.
T'as encore du talent.
Hala iyisin.
Le Moose ne perdra jamais son talent.
The Moose bu yetenekleri kaybetmez.
Alors on va y aller et leur montrer notre talent.
Oraya çıkacağız ve nasıl olduğumuzu göstereceğiz.
Une fois que vous êtes choisi, vous devez démontrer votre talent.
Tabii ki bir kez buna dahil olunca yeteneğinin de olması gerekir.
Quel talent!
Kesinlikle iyisin.