English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Tank

Tank translate Turkish

2,552 parallel translation
Quant à la fosse septique, le caca NOUS remonte au nez.
Fakat bu fosseptik tank boku yine şahlanıyor.
Quand j'avais 18 ans, j'avais construit une maquette de tank et une petite goutte est tombé sur ma jambe et ça ma brûlé et ça a fumé comme pas possible.
18 yaşımda, model bir tank yapıyordum ve bundan bir damlanın bacağıma düşmesiyle duman çıkararak yanmaya başladı.
Puis ça a fusionné la piece du tank à ma jambe.
Ardından pijamamın bir parçasını bacağıma yapıştırdı.
Chacun notre tour on jetait une balle sur le Chef pour le faire tomber dans l'eau.
Nöbetleşe olarak şefi su tankına düşürmek için tenis topu atardık.
J'en ai aussi mis dans le réservoir de flotte.
Ne? - Ana su tankına da karıştırdım.
Je ne sais pas, peut-être le carburant.
Bilemiyorum,... yakıt tankı belki.
- Non, sauf si tu connais une famille voulant adopter une ado qui a grandi dans une cuve.
Biliyorsun, ailemiz yetiştirme tankında büyümüş gençleri evlat edinmeye bayılıyor.
Il y a une chance qu'on puisse retirer le corps du conteneur?
Bu kalıntıları tankın içinden çıkarma şansımız var mı?
- Dites à Walter de tout préparer.
Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorsun. Walter'a tankı hazırlamasını söyle.
Et en déplaçant le réservoir?
Birikme tankının yerini değiştirsek?
Il y a trois décennies, dans mes jours à la RAMC *, j'ai été muté dans un régiment d'infanterie lourde.
30 yıl önce, Kraliyet Ordusu Tabip Sınıfı'ndayken beni destek olarak Amerikan tank alayına gönderdiler.
J'en connais qui vous auraient un char pour une valise remplie de billets.
Sığdıracak çantayı bulursan tank bile bulacak adamlarım var.
Des tanks, des missiles, des avions capables de réfléchir.
Tank, füze, uçak hepsi düşünebilir.
Ce gars trafique le réservoir d'essence.
Bu adam yakıt tankını kurcalıyor.
Il faut juste que quelqu'un aille attacher les explosifs au réservoir.
Birinin içeri girip su tankına patlayıcıları yerleştirmesi yeter.
Prenez des explosifs, détruisez le réservoir, puis ayez un accident mortel. Là, je suis en retard pour souper.
Eline patlayıcıları al, tankı patlat,... ve ardından ölümcül kazanı geçir.
Si on prend le dauphin-souffleur, autrement dit Flipper, on découvre que ce sont des décharges toxiques à nageoires.
Şişeburunlu yunusları örnek alırsak tıpkı Flipper gibi, bu hayvanların yüzen birer zehir tankı olduklarını düşünebilirsiniz.
Avec les rapports du réservoir 4, si tu en as besoin.
Ve eğer istersen diye, Tank 4'ün son raporlarını.
Explosion d'une torche à acétylène. Lâché par M. Blunt, dans les fondations.
Bay Blunt elinden temel alanına düşen kaynak makinesinin asetilen tankı patlamış.
Non, un tank s'est déplacé à 50 mètres du fossé.
Hayır, hendekten 35 metre uzakta bir tank.
Ils veulent tous détruire des tanks.
Hepsi bir tankı havaya uçurmak istiyor.
Un tank, et il croit pouvoir changer l'histoire.
Bir tank ve zannediyor ki tarih yazacak.
Les équipages des tanks utilisent les pots d'échappement pour réchauffer les rations.
Tank teams Alan tayınlarını ısıtmak için egzos yığınlarını kullanmayı seviyor,
Tu es le gosse qui a affronté un tank.
Sen tankın önünde duran çocuksun.
Je veux mon propre réservoir.
Ben.. Kendi tankımı istiyorum.
Votre brochure ne parle pas de partager un réservoir.
Tanıtımınızda tank paylaşmak diye bir şey yoktu.
des Hummers et des chars.
Yakında Hammerları ve tankları görürüz. Tank mı?
- Il y a pas de blindés.
Tank falan yok burada, burası tam korkaklar için!
La vieille femme là-bas a une bouteille d'oxygène.
Dışarıda bir yerde bu yaşlı bayanın oksijen tankı var.
Rien à voir avec la plongée sous-marine? Non.
Peki bunun su tankına girmeyle bir ilgisi var mı?
Super, je peux me transformer en tank.
İnanılmaz. Bir tanka dönüştüm.
C'est le coup d'état de 1960 Ce jour-Ià, quand je suis allé rue d'Istiklal j'ai vu des chars.
- 1960 harekatı. O gün İstiklal Caddesi'ne çıktık tank vardı. - Tanklar duruyordu.
Le projet de citerne de 11000 m3 d'eau va non seulement assécher notre réservoir, mais nuira aussi au cadre et à la prospérité de notre ville.
Planlanan 3 milyon galonluk su tankı... yalnızca Pleasantville yolu baraj gölündeki suyu boşaltmakla kalmayacak,... aynı zamanda toplumumuzun doğal hayatını ve finansal dengesini de bozacak.
- et c'est une région très pittoresque.
-... su tankı yapmak istiyorlar.
- C'est toi qui commandes?
- Tankı sen mi komuta ediyorsun?
Ça, c'est ton tank. On a 12 hommes et une liste de missions pour 3 semaines.
Üç hafta içinde tamamlanacak bir dizi görev ve eşlik edecek on iki adam var.
- Tu commandes ce tank? - Non, c'est toi!
- Buranın ağası sen misin lan?
Yigal doit piloter, non?
Yigal tank sürecek, değil mi?
Le tank a tenu le coup, il n'est pas gravement touché.
Tankın durumu iyi, çok da kötü vurulmamış.
Dégagez le tank, et nettoyez-vous.
Araçtan çıkıp üstünüzü başınızı temizleyin.
Le tank est naze.
Tank siki tutmuş.
Si le tank est HS, on sert plus à rien.
Araç işe yaramaz hale gelirse, biz de işe yaramaz oluruz.
Le tank est HS.
Araç kullanılamaz halde.
Si le tank est naze, on n'a plus rien à faire ici.
Araç kullanılamaz haldeyse, bizim de burada yapacak bir şeyimiz kalmamış demektir.
Démarre.
Çalıştır tankı.
- Un tank ne tombe pas en panne!
- Tank bozulur mu lan böyle! ?
Je suis l'officier ici.
Tankın komutanı benim.
Trouve le manuel du char, Yigal.
Tankın kullanım kılavuzunu bul, Yigal.
Un genre de caisson.
Bir çeşit tank.
- Un vieux Juif est dans mon réservoir.
Benim tankımda yaşlı yahudi bir adam var.
Pouvez-vous marcher?
Tank patlayacak!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]