English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Tapés

Tapés translate Turkish

743 parallel translation
Ils ne sont pas encore tapés.
- Notlarımı temize çekemedim.
Ces mots n'ont pas été tapés sur Ia même machine.
Bu yazılar aynı makinede yazılmamış.
On s'est tapés 1300 bornes en voiture et le reste pour ramasser quoi? 43 malheureux dollars. T'appelles ça réussir?
1300 kilometre yol teptik... onca zahmete girdik, hepi topu... 43 dolar geçti elimize, bu başarı mı sence?
Vous vous rappelez des aveux que j'ai tapés?
Şu daktilo ettiğim itirafı hatırlıyor musun?
Vos comptes-rendus de T.P. Sur mon bureau... demain après-midi, tapés à la machine.
Yarın öğleden sonraya kadar laboratuar raporları masamda olacak.
Je veux des rapports hebdomadaires, et tapés.
Haftalık rapor isterim.
tu en fais un bruit, tu tapes, tu tapes!
Çok gürülyü yapıyorsun.
Tu tapes, mais sur la caisse.
Sana vurmaları yerine, sen yazar kasanın tuşlarına vurursun.
- Tu tapes le carton?
- İskambil mi oynuyorsun Bandiera?
Tu tapes sur ce piano tous les soirs.
Hey, her gece o piyanoyu tıngırdatıp duruyorsun. Şimdi çık git buradan.
Assez! Tu me tapes sur les nerfs!
Lütfen, sinirlerim bozuluyor!
Qu'est-ce que tu tapes?
Ne yazıyorsun?
Tu tapes vite sous la ceinture.
İşi hemen kişiselleştiriyorsun.
Tu tapes sur les murs pour trouver un coffre inexistant.
Sen olmayan kasayı bulmak için duvara vuruyorsun.
Mais c'est juste des petites tapes.
Ama bunlar sadece sevgi dolu dokunşlar.
Tu tapes les autres.
Sen otlanırsın.
Tu leur tapes sur la tête, ils te tendent leurs fesses! Ils ont le "trouillomètre" à zéro, rien qu'en voyant les hommes du Major!
Başkan'ın adamlarını görmeye can atan bu kasabadan bir baykuşu çalmak bile zor.
Pourquoi tu me tapes?
Ne vuruyorsun ya?
Pendant que tu tapes ton article ils développent les photos.
Sen hızlıca makaleni yazarken filmi tab edecekler.
Une cible mouvante, et tu tapes toujours à côté.
Zavallı Buhar Motoru.
Alors, comme ça, tu te tapes sa blonde?
Onun manitasıyla nerede yaptın?
C'est long pour les peigner et tu tapes dessus!
Saçımla uzun zaman uğraştım.
Il faut que tu tapes ça.
Yaz şunları hemen.
Tu tapes au coeur.
Tek yapman gereken onu bıçaklamak.
Tu tapes comme ça.
Ona böyle vurman gerek.
Non, tu tapes sur la batterie.
Hayır. Davula vuracaksın!
Tu te tapes ma soeur, mais tu ne fais pas partie de la famille.
Kardeşimle yatıyor olman seni aileden biri yapmaz.
Tu me tapes sur les nerfs avec ton gros pif que tu trimballes comme un tamanoir.
Sen ve o koca burnun... sinirlerimi bozmaya başladı artık. Salak karınca yiyenler gibi ortalıkta dolanıp homurdanıyorsun.
Tu veux des conneries à la papa, des tapes dans le dos.
Biraz baba palavrası ister misin, belki de sırtına bir iki şaplak?
Ça veut dire que t'es pas une bonne copine, vu que tu te tapes le mec de ta copine parce qu'il a le cafard.
Bence bu, senin kız arkadaşının sevgilisi kötü durumdayken onunla takılan berbat bir arkadaş olduğun anlamına geliyor.
pourquoi tu tapes avec ton bâton?
Niye bastonunla vuruyorsun?
- Tu me tapes sans arrêt.
Bütün gün bana dayılık taslıyorsun.
Tu me tapes sur les nerfs.
- Hayır.
Tu feintes et tu tapes.
Bununla gard al, bununla vur.
Puis, avec le majeur... tu tapes en rythme sur le pouls.
Sonra orta parmağını kullanarak... Nabızla birlikte hareket ettirirsin.
Tapes-en quatre!
Çak bir dörtlük!
Tu retires le cran de sûreté et tu tapes dessus trois fois.
Emniyeti geri çek ve üç kere üstüne vur.
Je voudrais que tu t'en tapes une bonne lampée, et je ferai le reste.
- Evet, burada. Ondan büyük bir yudum almanı istiyorum.
- Ça me gêne quand tu tapes.
- Daktilo sesinin beni ne kadar rahatsız ettiğini biliyorsun.
Tu tapes toute la journée, comme un gros pigeon.
Koca poponu bütün gün yayıp daktilonun başında gürültü yapıyorsun bütün yaptığın bu senin.
Tu tapes des gens au téléphone, tu es un vendeur!
Yabancılardan para istiyorsun - satış elemanısın.
S'attrapant les parties, crachant et se donnant des tapes sur les fesses pour se souhaiter bonne chance.
Mahrem yerlerini tutan, tüküren ve "iyi şans" versin diye birbirlerinin kıçını okşayan.
Ta bouche dit que tu t'en tapes mais pas ton coeur!
Ağzın bunu söylüyor ama ya kalbin...
Tu tapes sur les nerfs de tout le monde.
Herkesin sinirlerini bozuyorsun.
Chaque fois que tu tapes les doigts d'un élève avec une règle, je me dis : " C'est un homme méchant,
Her zaman öğrencilerin parmaklarına cetvelle vurdun. Kendi kendime, bu kötü bir adam dedim.
- Tu me tapes sur les nerfs.
- Sinirime dokunmaya başlıyorsun.
J'espère que tu te tapes aussi des nanas.
Umarım bu süreçte birilerini götürüyorsundur.
- Tapes le, champion!
Ara.
Trouve-toi une fille qui lui ressemble. Tu te la tapes et tu la jettes. Oublie-la.
Yapman gereken ona benzeyen bir kız bulmak onunla yatmak ve sonra da terk etmek.
Pas si tu tapes des pieds.
Ayağını yere vurursan bir şey olmaz.
Et mes tapes?
- Peki ya kasetlerim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]