Translate.vc / French → Turkish / Thompson
Thompson translate Turkish
1,863 parallel translation
John Thompson,
- John Thompson olmalı kurban.
Thompson est par là, je dirais entre ici et là.
Thompson burada bir yerde arada. Burada doğru anladım dimi?
Tu fais Thompson.
Sen, Thompson ol.
- Simplement que le tir venait de derrière et d'en haut.
Ve bunu ne yapar doktor Ne önerirsin? Basitçe koy, Kurban, Mr. Thompson, arkadan yukarıdan vurulmuş
N'aurait-il pas été naturel que John Thompson en voyant la balle, se retourne provoquant l'entrée de la balle dans le haut du dos?
İnsan doğası olamaz mı demek ki John Thompson için, Silahı görünce, dönmek, kursunun yukarıdan aşağıya gitmesi sonucunu verir mi?
Possible que Thompson se retourne à la vue de l'arme?
Thompson'un silahtan kaçma yönüne dönmesi mümkün - kaçındı mı?
Est-ce que la trajectoire aurait été différente si John Thompson avait mesuré 1,20 m?
Kurgunuzda değişiklik yapar mıydı Eğer John Thompson, şöyle, 1.30 boyunda olsaydı?
Dr Pitts, si Daniel Shepard avait été au-dessus de John Thompson sur une marche, par exemple, quand il a tiré.
tamam, Dr. Pitts, eğer Daniel Shepard John Thompson dan yukarıda ise ateş ettiğinde, diyelim ki bir basamak yukarıda,
Elle criait à John Thompson d'arrêter de se battre et de la suivre, comme elle l'a déclaré?
John Thompson kavgayı bırakması için çığlık attığını duydunuz. ve onunla birlikte geldiniz, mahkemede yeminli ifade verdiğinde? Hayır, O çığlık atıyordu,
L'accusé se tenait au-dessus de John Thompson et a froidement tiré.
Zanlı John Thompson üstünde durup ve kasten ateşlemiştir. Bu bir idamdır.
Dan Shepard a fait un choix terrible. John Thompson l'a payé de sa vie.
Dan Shepard kötü bir seçim yaptı ve John Thompson inanılmaz bir bedel ödedi.
Il n'avait pas prévu de volontairement ôter la vie à John Thompson.
onun kasten planı değildi John Thompson'un hayatını almak.
"a mal agi mais qu'il ne voulait pas tuer Thompson?"
"Eğer Dan Shepard yanlış bir şey yaptığını düşünürsek, fakat Thompson'u kasten öldürdüğünü düşünmüyor muyuz?"
"G.W. Thompson Entreprise"
" G.W. Thompson Limited Şirketi.
Le Sénat a discuté de la nomination d'un nouveau juge en remplacement de Gerald Thompson décédé en novembre.
Eyalet senatosu kasım ayında ölen Gerald Thompson'dan boşalan federal hakim koltuğunu kimin dolduracağına karar vermek için toplandı.
Le Noir des Thompson Twins. J'ignore si c'est plus archaïque ou plus raciste.
Raffi, zenci Thopson İkizleri'nden daha değersiz.
On cherche Louise Thompson.
Louise Thompson'a bakmıştık.
Retiens-les, Thompson.
Çocukları uzaklaştır, Thompson.
- Taisez-vous. - Billy Thompson est là.
- Billy Thompson dışarıda.
Ça va, Mme Thompson?
Merhaba Bayan Thompson, nasıl gidiyor?
- Ici, Charles Thompson.
- Özel Ajan Brody benim adım, Charles Thompson.
"Joindre Charles Thompson avant toute action."
"Harekete geçmeden önce, bölüm şefi Charles Thompson ile irtibata geçin."
Franklin Thompson.
- Franklin Thompson'ı göreceğim!
- Oui. Demain, je le rencontre chez lui.
Yarın Thompson'ın evinde bir görüşmem var.
Oh, et avec Thompson, c'est dans la poche.
Ha bu arada, Thompson da bizi destekliyor.
Je sais fort bien que vous n'avez pas Thompson.
Thompson'ın desteğini sağlayamadığınızı biliyorum!
Avec ses délégués en plus, imagine...
Şimdi de Thompson'un delegeleriyle...
Non. Il arrive quoi avec Thompson?
Thompson'la neler oluyor?
Qu'est-ce qui arrive avec Thompson?
- Thompson'dan ne çıktı?
Appels robots, embouteillage, dénigrement.
Otomatik aramalar, suni uzun sıralar, sahte iddialar ve Thompson!
Ils ont offert à Thompson d'être secrétaire d'État.
Thompson'a Dışişleri Bakanlığını önermişler!
- Crois-moi, je t'en prie. J'étais sûr honnêtement que tu te ferais une joie de m'annoncer qu'avec lui, c'était dans la poche en revenant de là-bas.
Lütfen bana inan, yemin ederim ki senin gelip bana Thompson'ın kesinlikle bizden yana olduğunu söyleyeceğine inanmıştım.
Nous allons lui faire savoir que s'il offre pas à Thompson de poste ministériel, il devra dire adieu à sa nomination.
Ona, Thompson'a kabinede bir bakanlık vermezse Başkan adayı olamayacağını söyleyeceğiz.
Pas si vous avez l'appui de Thompson.
- Thompson'un desteğiyle bir şey yapmazlar.
Gouverneur, si vous perdez l'Ohio et qu'ils ont Thompson et ses délégués, ils auront la Caroline du Nord, ce qui leur donnera la tête.
Ohio'yu kaybederseniz ve Thompson'ın delegelerini ele geçirirlerse Kuzey Carolina'yı da kazanır ve öne geçerler.
Mais si on quitte l'Ohio, et qu'on offre à Thompson sa saloperie de poste ministériel, c'est nous qui aurons la Caroline du Nord, son État, puis la Pennsylvanie, votre État.
Ohio'da yenilgiyi kabul eder ve Thompson'ı tavlayıp lanet bakanlığı verirsek, Thompson'ın eyaleti Kuzey Carolina'yı, ardından da sizin eyaletiniz Pennsylvania'yı kazanırız.
Consentez à ce qu'il vous appuie et c'en est fini de la course.
Thompson'ın desteğini alırsanız bu yarış biter!
Si t'acquiesces à Thompson et à ses délégués, c'en sera fini de la course.
Thompson'un delegelerini alsaydın bu yarış biterdi.
- Et Thompson est si méchant?
- Thompson o kadar kötü biri mi?
Non, pas Thompson.
Thompson olmaz!
Oublions Duffy. Entre Paul et Thompson, qu'est-ce qui s'est passé?
Paul ile Thompson'ın buluşmasında neler oldu?
Elle veut des infos sur Thompson.
Thompson hakkında bilgi istiyor.
Si je lui dis au sujet de Thompson, je vais devoir lui dire - qu'il vous donne son appui.
Thompson hakkında bilgi verirsem, sizi desteklediğini söylemem gerekir.
Paul lui a dit que c'était réglé avec Thompson. Il va faire un fichu fou de lui!
Paul ona Thompson'ın cepte keklik olduğunu söylemiş!
Il va faire un fichu fou de lui de toute façon, quand Thompson va nous appuyer, nous.
Böyle bir bilgi onu salak durumuna düşürür.
Il refuse toujours de demander l'appui de Thompson.
Thompson'ın desteğini almayı hala reddediyor.
Elle dit que si je ne lui donne pas les détails de ta rencontre avec Thompson, elle va divulguer l'affaire.
Bu hikâyeyi yayınlayacağını söylüyor meğerki senin Thompson'la yaptığın toplantının tüm detaylarını ona anlatmazsam!
Je l'ai déjà, Steve. Paul l'a toute dévoilée à Thompson.
Paul her şeyi Thompson'a anlatmış.
John Thompson?
Evet, Benim en iyi arkadaşımdı.
Je suis le fils de Virginia Thompson.
- Virginia Thompson'ın oğluyum.
Billy Thompson?
Billy Thompson?