Translate.vc / French → Turkish / Thème
Thème translate Turkish
1,472 parallel translation
Un autre discours sur le thème "Tu aurais pu être fantastique"?
Aslında ciddi bile değilsiniz "harika olabilirsin" derken.
Oh, bon, quoi qu'il en soit, j'ai été obligée de travailler pour la télé, une série dramatique diffusée en journée, ayant pour thème le monde des magnats du transport, intitulée, sans grande imagination, Les Magnats du transport.
TV işine girmek zorunda kaldım zengin nakliye patronlarını konu alan gündüz drama dizisi...
[Thème musical]
Vale
Ce soir, je voudrais revenir sur le thème de l'abolition.
Bu akşam köleliğin kaldırılması konusuna geri dönmek istiyorum.
Le thème musical d'Arthur.
Arthur'un şarkısı.
Arthur a demandé que vous écriviez des paroles pour son thème musical.
Arthur şarkısına söz de yazmanı rica ediyor.
J'ai un devoir sur le thème "devenir adulte".
Büyümekle ilgili bir kompozisyon hazırlamam gerekiyor yarın için.
Elle a choisi un thème marin.
Myrtle Beach teması var.
Le thème étant, ce ne sont pas les grands événements, mais les petits moments, qui comptent.
Konu şu, önemli olan büyük olaylar değil küçük anlardır.
À chaque jour suffit... Thème musical
Zamanını alan şeylerin...
Il faut continuer sur le thème religieux.
Onu bu dini konuda vurmaya devam etmelisin.
Il nous fallait un thème fort.
Bize bir konu lazımdı.
Un thème qui prouve que Roslin ne s'intéresse pas aux attentes profondes de ses concitoyens.
Bizi Roslin'den uzaklaştıracak birşey. Onu belirgin şekilde, ana konunun yanlış tarafına koyacak birşey... ki insanlar bunu arzuyla düşünsün.
Que répondez-vous à ceux qui vous accusent d'avoir choisi ce thème de campagne par opportunisme, pour relancer une campagne qui semblait perdue d'avance?
Bazılarınınher ankette geriye gitmenize bağlı olarak bu gezegene kalıcı olarak yerleşme fikrini ümitsiz bir kampanya hareketi olarak ürettiğinizi ve bundan bir kumar sonucu ürettiğiniz suçlamalarına nasıl yanıt vereceksiniz?
Un thème je suppose, commun dans une fiction adolescente.
Bu temanın, genç kurgu kitaplarında yaygın olduğunu varsayıyorum.
Le client va pas apprécier des masses le thème du cannibalisme.
Bu yamyamlık temasına müşterinin sevineceğini hiç sanmıyorum.
le thème d'aujourd'hui est, "Ted est génial."
Sadece ; bugünün teması "Ted harikadır."
L'an dernier, le thème de Michael était "la compétition a du bon".
Michael'in geçen seneki teması şuydu : "Rekabeti yuvarlayın gitsin"
Tu vas avoir une fête sur le thème :
- Tematik bir parti olacak.
C'est une fête avec comme thème le mexique pour l'enterrement de mon 29ème anniversaire.
29. yaşımın ilk yıldönümünü Meksika temalı bir eğlence ile kutlayacağım.
Regarde, elle étudie l'astronomie, les météorites, le fait que le thème revienne quotidiennement à la surface.
Demek istediğim, astronomi çalışıyor. Meteorlar, hep gündemde olan konu ile ilgili gerçek birgün gün ışığına çıkacak.
Mon thème astral...
Ama yıldız çizelgeleri...
Mais je devrais rappeler les Flics Sexy pour leur dire d'être plus proche du thème de la mer.
Belki de Ateşli Polisler'i aramalı ve daha denizci temalı bir şeyle gelmelerini istemeliyim.
Alors peut être un thème sur le futur.
Yani belki de gelecek temalı bir şey yapmalıyım.
Dormir par terre ou entendre Whitey ronfler le thème de "M.A.S.H."
Yerde yatmak mı? Yoksa Whitey'nin "M.A.S.H." in melodisiyle horlaması mı?
- On a besoin d'un thème.
- Bir tema bulmamız lazım.
- Un thème...
- Tema...
Ouais, c'est pas bien... ne pas aller à Dollywood. ( Parc à thème musique Country ) C'est dur.
Evet, Dollywood'a gitmemek hiç hoş değil.
Maintenant, lorsque le thème du... mouillage de lit a été abordé, elle a peut-être mentionné quelque chose à propos de votre enfance.
Yatak ıslatma meselesine geldiğimiz zaman, çocukluğun hakkında bir şeyden bahsetmiş olabilir.
Je viens de faire campagne sur le thème du nettoyage.
Kampanyam caddelerin temizlenmesi üzerineydi.
Le thème de notre émission est : y a-t-il eu, oui ou non, une révolution dans notre ville?
Kasabamızda devrim oldu mu, olmadı mı?
On s'est tous bien amusé ce soir, mais le thème de cet épisode est un sujet sérieux.
Bu akşam hepimiz çok eğlendik. Ama bu bölümde çok önemli bir sorun vardı.
Avec Hitchcock, on a le thème de la personne suspendue au-dessus du vide par la main d'une autre personne.
Hitchcock'da, boşluğun kenarındaki birinin elini tutan diğer kişiye ait bir motif vardır.
On voit le même thème visuel se répéter.
Böylece burada kendini tekrar eden bazı görsel motifler buluruz.
Certains théoriciens français avancent qu'il s'agit là du thème de la chute et de la rédemption.
Bir Fransız kuramcısı burada düşme ve kurtarılma motifleriyle özdeşleştiğimizi iddia ederler.
Ils font ça parfois. C'est un tour à thème.
Arada sırada bu kelimelerin sorulduğu bir tur yaparlar.
Inspiré par la nature, c'est le thème ici, et je pense honnêtement que c'est là où j'ai commencé.
Tabiattan esinlenmek. Buradaki konu bu. Açıkçası ben öyle başladım.
On commence petit sur le thème de l'Italie, on fait rentrer de l'argent, et là, ensuite, on élargit à la pizzeria.
Küçükten başla, italyan görün, biraz para kazan. Sonra pizza olayına giriş.
Vous poussez le thème de Noël un peu loin, tu crois pas?
Noel temaları için biraz erken, öyle değil mi?
Les années passant à la grande consternation du père O'Malley, un thème commença à devenir récurrent.
Ve yıllar geçtikçe Peder O'Malley, konunun ortaya çıkmasından korkmaya başladı.
C'etait le thème de notre promo.
Bu bizim mezuniyet müziğimizdi.
J'ai juste pensé qu'un thème sur les vacances en opposition à seulement Noël serait un bon changement.
Ben sadece Noel'e özgü temaya karşılık bir bayram teması düşünüyordum. Güzel bir değişiklik olurdu.
Réflexion faite, tu es responsable de ce nouveau thème sur les vacances.
Düşündüm de yeni bayram temasından sen sorumlu olmalısın.
Tu sais, le thème est "retour à Broadway", et qui n'aime pas les comédies musicales?
Tema "Broadway'e Dönüş" ve kim müzikal sevmez? - Sen eşcinselsin!
Notre thème, c'est 2002.
Temamız 2002.
- C'est quoi, ton thème?
Sizin temanız ne?
- C'est un thème.
- Bu bir tema. - Nasıl bir tema?
L'Odyssée de l'espace, voilà un thème.
Bir Uzay Destanı. İşte bu bir temadır.
Tout d'abord, il faut choisir un thème autour duquel je vais concevoir la soirée.
İlk konumuz, geceyi tasarlayacağımız temayı seçmek.
Et bien, il y a la formule basique, où il n'y a pas de célébrité, des invitations par e-mail, un buffet, un DJ, et le choix d'un thème.
- Peki. Ünlü yok. E-posta davetiyeli.
On passe à côté du thème.
Çünkü bu pek temaya uygun değil.