Théo translate Turkish

J'ai promis quelque chose à Théo.

Söz, Théo.

Viens, Théo. On y va!

Gidelim!

Où est Théo?

Theo nerede?

Théo va arriver dans moins d'une heure.

Theo bir saat içinde burada olacak.

Théo Gilbright.

Théo Gilbright.

C'est le bordeaux préféré de Théo, importé spécialement de France.

Bu Théo'nun tercih ettiği Bordeaux şarabı. Fransa'dan özel olarak getirtiyor.

Théo m'a lu certains passages.

Théo bana bir kaç paragraf okudu.

Théo?

Théo mu?

M. Howe-Nevinson, Théo Gilbright.

Bay Howe-Nevinson, Théo Gilbright.

Les droits d'auteur ne couvrent pas ce que tu dois à Théo pour Paradise.

Yazarlık hakların Paradise için Théo'ya borçlandığın miktarı karşılamıyor.

Théo va être ravi.

Théo çok sevinecek.

Envoie-le bien à Théo demain matin.

Bunu yarın sabah Théo'ya yolla lütfen.

- Théo, c'est à et demie, tu le sais.

- Gidebilir miyiz? - Theo, buçukta, biliyosun.

Hein, Théo! L'aimes-tu, mon char?

Ee, Theo, arabamı sevdin mi?

- Prends soin de Théo.

- önce bi bak Theo.

[Théo] : C'est pas grave!

Kim takar ki?

Je veux pas que Théo la perde.

Theo'dan onu kaybetmesini istemiyorum.

- Théo, il sera pas malheureux sans moi.

Bensiz iyi olacak.

Tu le sais que j'aime Théo.

Theo'yu sevdiğimi biliyorsun.

- ll s'appelle Théo. Il a 9 ans.

Theo. 9 yaşında.

[Alice] : Prends soin de Théo.

Theo'ya bak.

- Dis pas ça, c'est toi qui vas prendre soin de Théo.

Dur, Theo'ya bakacaksın.

- Allô, Théo?

- Theo?

Tu le sais que je t'aime, Théo.

Seni sevdiğimi biliyorsun

Peut-être que je pourrai pas gagner cette course-là, Théo.

Belki bu bir yarış ve ben yenemeyeceğim.

- Ben là, Théo, c'est parce que...

İyi, şeyden mutluyum...

[Julien et Théo] : Mais il n'y a pas de gros bateau

Burada hiç büyük yelkenli yok.

[Théo] : Sur un éléphant chanteur d'opéra

- Ve daha büyük bir fil operada şarkı söylüyor

- Théo, il va falloir que je te laisse, maintenant. O.K.?

Theo, şimdi gitmek zorundayım.

Theo!

Peter!

N'embêtez pas les gens.

Theo! Kimseyi rahatsız etmeyin.

Theo, c'est parfait.

Theo iyi bir isim.

" Pour Theo.

Theo'ya.

Pour nous enterrer tous.

Sadık dostunuz, Théo.

Théo?

Theo?

Comment ça va?

Theo, nasılsın dostum?

Arrête, dis pas ça. C'est toi qui vas prendre soin de Théo.

Önce Şuraya bakalım Theo.

On va prendre soin de Théo tous les deux.

Tamam. Birlikte..

[Théo imite le bruit d'un moteur.] - "Checke" papa!

- Baba, bak, nitro!

Merci ben gros de t'occuper du petit... - Ah, voyons donc!

Theo'yu birkaç geceliğine aldığın için teşekkür ederim.

- Tu peux venir rester ici avec le petit, si tu veux.

Sen ve Theo burada kalabilir.

Il s'appelle Théo.

Adı Theo.

- Theo!

- Teo!

Theo!

Teo!

Theo...

Teo...

Comment ça va, Theo?

Nasılsın, Teo?

Entre, Theo.

İçeri gel, Teo.

Eh bien, Theo.

Kahretsin, Teo.

Regarde, Theo.

Bak şuna, Teo.

Qu'en dis-tu, Theo?

Sen ne diyorsun, Teo?

Je n'aurais jamais cru entendre une telle bêtise de toi, Theo.

Bu kadar kayıtsız olmak sana hiç yakışmıyor, Teo.