Translate.vc / French → Turkish / Tien
Tien translate Turkish
5,260 parallel translation
Le diable sait que, je garderai le tien en moi.
Şeytan biliyor ki, ben seni tutacağım.
Le tien c'était de détruire les preuves?
Seninki kanıtları yok etmek değil mi?
Il n'est pas aussi grand que le tien, mais il fait l'affaire.
Seninki kadar büyük değil ama iş görüyor işte.
Le tien?
Seninki hâlâ çalışıyor mu?
Ce côté d'Edendale, le tien serait... Vartan?
Edendale'in bu tarafındaki sorumlunun Vartan mıydı?
Le tien a déjà été signé.
Seninki çoktan imzalanmış durumda.
Car c'est aussi le tien.
Çünkü bu senin de soyadın tatlım.
Oui, le tien.
Evet. Seninkine.
Imaginer que ton petit copain manigance quelque chose, c'est plutôt mon rôle que le tien.
Bunu şüpheli buluyorum. Erkek arkadaşının bir işler çevirdiğini düşünmek genelde benim işim olur.
Et le tien.
Aynı zamanda seninki de.
J'ai pas été le tien?
Senin de ilk seferin değil miydi?
Ou le ( s ) tien ( s )?
Veya senin.
Parce qu'une fois que Mia aura fait le sort, Elena sera partie pour toujours, et son corps sera le tien pour de bon.
Çünkü Mia büyüsünü yaptıktan sonra Elena temelli gitmiş olacak ve bu beden ebediyen senin olacak.
Mon plan est de mon devoir, comme le sort est le tien, ce à quoi tu n'es apparemment pas doué.
Planım benim işim. Aynı büyünün seninki olduğu gibi. Ama belli ki sen işinde iyi değilsin.
C'est mon problème, pas le tien.
Bu benim sorunum. Seni ilgilendirmez.
Oui, et bien, je l'ai échangé avec le tien et ils ont pris le sien.
Bu benim bilgisayara benziyor. Evet, seninkini onunkiyle değiştirdim, onunkini götürdüler.
C'est mon job de régler ça, pas le tien.
Bunu düzeltmek benim işimdir senin değil.
Je suis au courant du tien.
Ben senin planını biliyorum.
Ce n'est pas le tien.
Senin değil.
- Qui sera le tien?
- Kime gidiyorsun?
Oui, mais je ne peux pas dire le tien sans pouffer de rire, alors...
Öyle ama şu anda seninkisini istifimi bozmadan söyleyemem...
Elle a dit que ça n'aurait pas été possible pour toi de t'occuper plus d'un bébé, même si ce n'est pas le tien.
Kendi bebeği bile olsa daha iyi ilgilenemezdi dedi.
Non, un peu endettés, mais envers mon père et au tien, donc on le reverra très bientôt.
Hayır. sadece biraz azaldı. Ama babamın olan senin zaten... Yani yeniden göreceğiz.
Mouillons le tien.
Seninkini öyle söndürelim.
Peut être que le tien manque aussi.
Belki seninkiler de kayıptır.
Tu en veux dans le tien?
Sen de ister misin?
Tu apprendras, pour notre bien... pour le tien.
Bizim iyiliğimiz ve kendi iyiliğin için...
Le tien a dû être remis en place.
Bir parçanı kavanozuna geri koymuş olmalı.
C'est le tien.
Senin verdiğin bir karar.
Et Roman avait l'habitude d'être le tien.
Evet, Roman da senin arkadaşındı.
Et leur protection dépends de la personne qui la tien.
Güvenlikleri de tasmayı tutan adamların iki dudağının arasındadır.
Tien, j'ai ça pour toi pour nos premières batailles de boules de neige
Al. İlk baba-oğul kar savaşımız için yaptım.
Et ça n'est pas pour son bien, mais pour le tien.
Ama bunu onun için değil, sizin için yapıyorum.
Après avoir fouillé dans un sac qui n'est pas le tien, cherchant un baume à lèvres, tu perds l'animal d'un enfant de 8 ans, et tu ne le dis à personne jusqu'à maintenant?
Senin olmayan bir çantayı karıştırıp dudak kremi ararken, 8 yaşındaki bir çocuğun hayvanını kaybediyorsun ve kimseye söyleme zahmetine katlanmıyorsun öyle mi?
Le tien, chérie.
Senin canım.
C'était notre travail, pas le tien.
O bizim işimiz, senin değil.
Tien bon, Beto.
Dayan Beto.
Tu as été ramenée ici, il doit avoir remit le tien avec les autres.
Buraya geri döndürüldün. Bir parçanı kavanozuna geri koymuş olmalı.
Pas pour son crime, mais pour le tien.
Ama kendi suçun için değil, senin suçun için.
Et j'aurai le tien.
O zaman telefonlarımız işi halledecek.
On sait que c'est le tien.
Senin olduğunu biliyoruz.
Maintenant, c'est à toi de construire le tien. "
"Şimdi de sen git ve kendi imparatorluğunu kur."
Comme le tien... Ce qu'il s'est passé entre toi et Marcel.
Tıpkı senin Marcel ile geçirdiğin birlikteliği saklayan sır gibi.
Tu vois, son espagnol est déjà meilleur que le tien.
İspanyolcası şimdiden seni geçti.
Le fait que c'était Roy doit pas altérer le tien.
Bir zamanlar yargılamanı etkileyenin Roy olduğunu unutma sakın.
Et si tu parles de mon masque à quelqu'un, Je leur parlerai du tien.
Ve birilerine maskem hakkında bir şey söylersen ben de senin maskeni söylerim.
Y'a Big Booby Carwash sur le tien?
Seninkinin ekranında iri göğüslü araba yıkayan hatun mu var?
Je gère mon client, tu gères le tien.
Ben kendi müvekkilime danışırım, siz de kendinizinkine danışın.
C'est le tien?
Senin düğünün mü? Hayır.
Je peux donc sortir par le tien.
- Hayır!
T'es sûr que c'est le tien?
Senden olduğuna emin misin?