Translate.vc / French → Turkish / Tir
Tir translate Turkish
7,050 parallel translation
Zone autour du point de tir dégagée.
Ateşleme noktası açık durumda. Yakın hava desteği istiyoruz.
Mission de tir numéro 2, fusée éclairante, X-Ray Un Trois.
2 numaralı ateşleme görevi! Aydınlatan X-ışını 1-3.
Tir de roquettes chinoises en provenance de Wombat Wood.
Wombat Wood'dan birkaç Çin roketi ateş edildi, tamam.
On a passé cinq semaines là-bas sous le tir ennemi.
5 hafta oradaydık, hayatımız risk altındaydı.
- Trop loin pour un tir de sniper.
- Evet, buradan olmaz.
- D'ici, ouais - Et un tir de mortier?
- Peki ya havan topu için?
Il y a une position de tir possible, au sud de la crête.
Güney tepesinde müsait bir atış pozisyonu var.
Contact. Postion de tir RPG dans les environs de Kilo Cinq Deux. À vous.
Roketatar ateşleme noktası Kilo 5-2'nin civarında, tamam.
Nous comprenons de multiples positions de tir. À vous.
Ateşleme noktaları için kapsamlı durum raporu verin, tamam.
Le type de balle, le tir à bout portant dans la tête.
Mermi türü mü? Doğruca kafayı hedef almış.
{ \ pos ( 192,210 ) } Bonnie m'a invitée au stand de tir.
Bonnie, beni atış poligonuna çağırdı. - Ne?
Parce que je suis sure que Reid et moi avons entendu le premier tir.
Reid'le benim ilk ateşi duyduğumuza epey eminim de ondan.
Un tir ami?
- Dost ateşi mi diyorsun?
Peut-être était-ce un crime sexuel, un deal de drogue qui a mal tourné, un tir au hasard.
Belki de seks suçudur, uyuşturucu alış verişi ters gitmiş olabilir ya da aniden gelişmiş bir olaydır.
Oui, et notre victime a presque eu l'oreille arrachée par une balle de gros calibre correspondant au fusil retrouvé, mais le tir fatal venait d'un calibre 22.
Evet, kurbanın kulağını neredeyse koparan atış bulduğunuz tüfeğe uygun bir silahla yapılmış ama ölümcül vuruş 22 kalibreden gelmiş.
L'alerte coup de feu a enregistré un seul tir près de Blackstone Park.
O tarihte Blackstone Parkı'nda bir el ateş edildiğine dair ihbar yapılmış.
Tir à l'arrière la tête.
Başının arkasından vurulmuş.
Bon tir.
Büyük tekme.
Si vous voulez un tir, vous en avez un mais vous n'avez pas beaucoup de temps.
Pekâlâ? Eğer şans istiyorsan, bir hakkın var ama fazla zamanın yok.
Forteresse à portée de tir.
Kale doğru rotada.
Bri doit assurer le tir.
Bri tek seferde vurabilmeli.
Si le tir venait d'en dehors de la piscine, la balle aurait arrêté sa course au bout de deux mètres.
Havuz dışından ateş edilseydi, mermi 2,5 metrede dururdu.
- Au meilleur tir qu'il ait fait.
- Gelmiş geçmiş en iyi lanet atış.
Joli tir, McGuire.
Güzel atış, McGuire.
Le lieutenant affirme que le villageois était un terroriste Taliban et que c'était un tir justifié.
Üsteğmen, köylünün bir Taliban teröristi olduğunu ve bunun haklı bir vurulma olduğunu iddia ediyor.
L'arme, un tir de loin, une fuite sans traces... tout cela indique un sniper bien entraîné.
Silah, görüş açısının mesafesi, muntazam bir kaçış... hepsi eğitimli bir suikastçiye işaret.
Est-ce que tu comprends la probabilité mathématique que ce tir touche la pièce?
Yani kurşunun matematiksel olarak bir bozuk paraya isabet etme ihtimalini düşünebiliyor musun?
sauf qu'à un moment, J'ai raté mon tir Je me suis avancé
Ama bir mermi gitmemesi gereken bir yere gitti.
Tu as eu ton tir.
Sen sıranı kullandın.
- T'as compris que j'ai eu un tir?
- Öyle mi? Bir şansımı deneyeyim.
TC, nous avons un officier impliqué dans le tir
T.C. polis memurunun dahil olduğu silahlı yaralama var.
Le champ de tir!
Atış sahasındayız!
D'après la vitesse du vent, ils devraient être à portée de tir dans deux minutes.
Rüzgârın hızına bakarsak iki dakika sonra menzilimize girerler.
Un lieu pour le tir à l'arc et... tu peux pondre un môme ou deux.
Okçuluk için alan yaparız. Belki sen bir iki çocuk doğurursun.
De la poudre à canon grossière, tu mets la balle là, n'oublie pas le rembourrage, tasse, tasse, tasse, de la fine poudre dans la casserole, position de tir, prends une cible sécurisée et....
Tamam, barut doldur, kurşunu koy, tıkacı unutma, sıkıştır. namluya barut koy, ateşleme duruşu, dikkatlice hedef al ve...
Une vieille femme tuée d'un tir à la poitrine.
Yaşlı bir bayanın göğsüne pompalıyla ölümcül bir atış yapılmış.
Allez, poursuivez votre entraînement de tir.
Takim! Nisancilik talimine geri dönün!
Tir de suppression!
Karsi ates!
D'où vient ce tir?
Bu da nereden geldi böyle
- Tir professionnel.
- Tetikçi.
- Ça ressemble à un tir professionnel.
- Tetikçi işi gibi gözüküyor.
Un tir direct sur l'un ou l'autre tuera vite l'animal, sans souffrance.
İkisinede yapılacak direk bir atış, onları acı çekmeden hemen öldürür.
Joli tir, papa!
Güzel şut baba!
Joli tir, Axl!
Güzel şut Axl!
Hé, Marcus, as-tu déjà entendu parlé du tir slip atomique?
- Marcus, külot şakasını biliyor musun?
Seaman a plongé du bon côté mais le tir est arrivé dans le coin en bas, hors de portée.
'Seaman doğru köşeye uçtu'ama vuruş ulaşamayacağı kadar köşeye gitti.
Mais c'était pas aux infos, le tir dans la bouche.
Ağzından vurulduğu haberlerde yoktu ama.
Faz est en tir d'appui.
Ateş desteği Faz'da.
Vous avez vu ce tir?
Atışı gördünüz mü?
J'ai un angle de tir.
Vurma şansım var.
mais assez large pour en finir avec la queue quand elle est à portée de tir?
Plütonyumla çalışan ve hareketle etkinleşen giyotin de androidin arka kısmına yerleştirlebilecek kadar küçük ama vuruş alanındayken kuyruğumu koparacak kadar büyük olmalı.