English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Tires

Tires translate Turkish

2,507 parallel translation
Pour sauver ta vie, tu lui tires dessus?
Evet, çok mantıklı. Bir tane buldum.
Pour sauver ta vie, tu lui tires dessus?
Kendi hayatını kurtarmak için onu vurur musun? - Yapma yahu!
- Parce que tu tires dedans?
- Onlara ateş ettiğin için mi?
Si quelqu'un essaie d'entrer, tu tires.
- Buraya girmek isteyen olursa vur.
Tu t'en tires très bien, Luke... si ton but est d'être nul!
Hedefin berbat oynamaksa harika gidiyorsun, Luke.
Je pousse, et tu tires.
Ben iteceğim, sen de çek.
Sinon, un fin brouillard d'urine et de matière fécales... est projeté dans les airs chaque fois que tu tires la chasse.
Aksi takdirde, aerosol halindeki bol miktarda ürin buharı ve dışkı partikülleri, her sifonu çektiğinde havaya püskürür.
Tu tires, tu meurs, papi.
Vur ve öl moruk.
J'adore quand tu tires mes cheveux. Mais des deux mains.
Bebeğim saçımı çekişini seviyorum ama iki elini kullan.
J'ai trouvé ta ferme pour que tu me tires de cette connerie!
Facebook'ta tarlanı buldum, bu sayede bu saçmalıktan kurtulmak için bana yardım edebilirsin.
Tu tires avec une de nos armes sur quelqu'un, et les gens vont commencer à poser des questions.
Silahlarımızdan biriyle birini vurursan insanlar soru sormaya başlar.
Tires.
Al.
Tires. Appuis sur la gachette.
Düğmesine bas.
Tu te tires.
Sen gidiyorsun.
- Oui? - Quand je te le dirai, tu sors ton arme et tu tires deux fois.
-... işaret verdiğimde oradan iki el ateş et.
Dès qu'il est à portée, tu lui tires dans le ventre.
Ortaya çıktığı anda, karnından vur.
Si tu ne tires pas...
Ateş etmeyeceksen...
Si on fait ça t'en tires quoi?
- Kartlarımızı doğru oynarsak tabii. - Bu işi bağlarsak senin bundan çıkarın ne olacak?
Pourquoi tu tires cette tronche?
Niye öyle bakıyorsun?
{ \ pos ( 192,240 ) } Ce qui m'inquiète, c'est ce qui se passera si tu tires pas.
Tetiği çekmezsen olacaklardan endişeliyim.
- D'où tu tires ça?
Bunu nasıl anladın?
Les tires sont venus d'ici.
Şuradan ateş edildi...
Kish, j'espère que tu tires des rayons d'arc-en-ciel.
Kish, birazcık sessiz durmaya çalışsan iyi olur.
Il rentre, tu lui tires dans la tête, on se débarrasse du corps.
İçeri girer, sen onu kafasından vurursun cesetten kurtuluruz.
D'ou est-ce que tu tires ton immagination?
Bu hayal gücünü nereden aldın sen?
Si tu tires le bon, tu seras libéré.
Kazanırsan, özgürsün.
Par contre, si tu tires le mauvais bâtonnet, tu mourras.
Aksi halde, kaybedersen eğer, öleceksin.
Si tu chies chez moi, tu tires la chasse chez moi.
Dairemde sıçarsan, dairemde sifonu çekersin.
Tu t'en tires très bien.
Harika gidiyorsun.
Même si je voulais te protéger, je ne pourrais rien faire une fois les coups de feu tirés.
Seni korumak istesem de başaramadım.
Des coups ont été tirés.
Silahla vurulma vakası.
Tirés traiter?
Baş etmeyi mi öğrendin?
Des coups ont été tirés. Pas rapports de pertes. Hawkes s'en est sorti?
Ateş açılmış ama ölen ya da yaralı olup olmadığına dair bir bilgi yok.
À couteaux tirés.
Kavgalılarmış.
Des coups ont été tirés dans ce... "domicile".
Bu ikametgahın içinde biri silahla ateş etmiş.
Ils se sont tirés avec le fric?
Parayı alıp kaçtılar mı?
Pas de lumière, les rideaux étaient tirés.
Işık yoktu. Perdeler kapalıydı.
Ils ont piqué de la bière et se sont tirés par-derrière.
En son gördüğümde, buzdolabından bira çalmışlardı ve arkadan kaçıyorlardı.
Reggie Moses possède une Cutlass noire de 97, comme celle d'où ont été tirés les coups de feu contre T-ball.
Reggie Moses'ın da 97 model bir Cutlass'ı var.
Répondez au 10-30, coups de feus tirés.
Herkesin dikkatine 10-30 durumuna yanıt verin, ateş açıldı.
Tu tires d'abord, tu demandes après.
Sen önce vurup sonra soruyorsun.
Comment vous vous en êtes tirés?
Nasıl kurtuldunuz oradan?
Je les ai tirés de là de justesse, tu sais?
Aileni zar zor kurtarabildim.
Les deux coups dans le dos ont été tirés de près. À moins de deux mètres.
Ama sonraki iki mermi oldukça yakından ateşlenmiş, sanırım 6 adım kadar.
Quand mes cheveux sont tirés, mes oreilles sont décollées?
Saçlarımı arkadan topladığımda, kulaklarım çok mu öne çıkıyor?
Les auteurs se sont fait passer pour les victimes... et ils s'en sont tirés à bon compte.
İddialara göre, hırsızlar kendilerini rehine gibi gösterip hiç yaralanmadan tüymüşler.
Quelqu'un nous a tirés dessus devant la clinique hier.
Şu kliniğin önünde, dün birisi bize ateş etmişti!
Certains ne peuvent s'empêcher d'esquisser un tout petit sourire... à l'idée de s'en être tirés par un mensonge.
Bazı insanlar yalan söylediklerini düşündüklerinde en ufak bir şey de bile gülmelerine engel olamaz. Tevon kim?
Mais ne vous croyez pas tirés d'affaire.
Ama kolay bir yolunuz olduğunu sanmıyorum. - Koruyacak bir gezegeniniz var.
Qu'en tires-tu, Wayne?
Senin çıkarın ne, Wayne?
On s'en est tirés.
Kurtulduk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]