Translate.vc / French → Turkish / Tivo
Tivo translate Turkish
141 parallel translation
J'ai un graveur DV.
- Ben TiVo oldum.
- C'est quoi?
- TiVo nedir?
Et j'ai plein d'épisodes de Dharma et Greg à regarder.
Benim de izlenmemiş Dharma ve Greglerle dolu bir TiVo'm var.
Je viens de m'acheter un Tivo.
Ben TiVo'mu yeni aldım.
J'ai vu une émission que tu aurais adorée l'autre soir mais mon TiVo m'a lâché.
Geçen akşam History Channel'da harika bir belgesel izledim. Bayılırdın eminim. Ama sonra TiVo'ma bir şey oldu.
Moi et mon amour de magnétoscope, on va se faire une super soirée télé...
Şu TiVo denen adamla televizyonun önünde uzanacağız. Senin var mı?
Les cameras numériques, téléphones portables, et télévision.
Dijital kameralarla, cep telefonları ile ve TiVo ile olduğu gibi.
- J'ai TiVo.
- Bende TiVo da var.
- TiVo, mon magnéto.
- TiVo.
- Tu a échangé Stevo contre TiVo.
- Steve-o'yu TiVo'ya değiştin.
Avec TiVo, si ça ne me plaît pas, j'appuie sur "avance rapide".
TiVo'ylayken, hoşuma gitmediğinde, hızlı yapıyorum.
A moins que vous n'entreteniez une relation sans problème avec TiVo.
TiVo'yla sorunsuz bir ilişki yaşamıyorsan tabii.
TiVo?
TiVo mu?
Vous vous êtes assise sur TiVo?
TiVo'nun üzerine mi oturdun?
Je m'étais habituée à retrouver TiVo en rentrant.
Evde bir şeylere gelmeye alıştım.
Le réparateur TiVo est passé?
TiVo için gelen oldu mu?
Certaines choses, comme les TiVo, peuvent être réparées.
Bazı şeyler, bozuk bir TiVo mesela, tamir edilebilir.
J'ai enregistré avec Tivo plus de 50 heures de la Chaîne Histoire.
TiVo'yu 50 saat boyunca Tarih Kanalı kaydedecek şekilde ayarladım.
Quand Tivo sera plein, je me mettrai dans l'eau et je serai en contact direct avec tivo qui sera aussi branché dans l'eau et cela me fera avoir mon flash-back
TiVo dolduğu zaman, hem ben hem TiVo suya düşeceğiz ve elektro-filan alanlarımız birleşince ben tarihte bir geridönüşe gideceğim!
II n'y aurait ni Amérique, ni électricité, ni TiVo.
Ne Amerika, ne elektrik ne de TV. Olurdu.
Je sais que ceux de Harpo, le groupe d'Oprah, suivent toutes nos émissions.
Şovlarımızdan her birinde Harpo'dan, Oprah grubundan, TiVo'dan insanlar tanıma fırsatım oldu.
C'est le "Depor" qui joue.
"Depor [tivo]" un maçı.
Je regarde Juge Harchett.
Judge Hatchett'i TiVo'da izliyorum.
Laissez-moi vous montrer un truc. Ca s'appelle TiVo.
Size birşey göstereyim.
En fait, il me semble... que toute cette tangente sur la télévision et le TiVo... est une façon très délibérée d'éviter la vérité.
Aslında, bana öyle geliyor ki... Televizyon-TiVo etrafında dönüp durman... gerçekte olan şeyden... kaçış yolun.
As-tu le câble?
Evinde TiVo var mı?
Sans nos pouces, on n'est rien.
Diyet biramız ve TiVo'muz var. Parmaklarımız olmadan bizler birer hiçiz.
Je regarde TiVo!
TiVo izliyorum.
Non. Euh, TiVo.
Hayır.Uh, TiVo.
TiVo.
TiVo.
Vous avez enregistré ce film de Scorcese?
Scorcese'nin filmini Tivo'ya kaydettiğinizi mi söylemiştiniz?
Mais j'ai oublié de programmer mon magnétoscope pour "The Shield" donc...
Ama Tivo'mu The Shield programını kaydetmesi için ayarlamayı unuttum...
"Mon jouet préféré est mon enregistreur numérique."
"En sevdiğim oyuncağım Tivo'dur."
Le nec plus ultra, comme TiVo, l'enregistreur numérique.
Gelişmiş bir cihaz. Dijital televizyon programı kaydedicisi gibi.
La nouvelle génération, par exemple, a accès aux textos, au phénomène TiVo, j'en passe.
Sokaklar da değişti. Senin zamanının teknolojisi değişti. Şimdi SMS mesajı, TiVo kayıt cihazı var.
- Ça dépendra de leur TiVo.
- TiVo'larına neler kaydettiklerine bağlı.
- Oui. Tu as enregistré Samurai Jack?
TiVo SamuraiJack'i hatırladın mı?
Reviens en arrière.
TiVo'yu geri sar.
J'aurais voulu l'enregistrer pour le revoir en boucle jusqu'au diplôme.
Keşke bir TiVo'm olsaydı. Onunla mezun olana kadar durmadan oynardık.
Celui qui remplit mon magnéto avec des redifs de Derrick... On arrête ça.
Birincisi TiVo'ma sürekli JAG'ın tekrarlarını kaydeden kişi bunu kessin.
Les Tivo sont en réduction. *
( TV yayınını hdd ye kaydeden kayıt cihazı )
Je devrais peut-être en prendre une.
Belki de bir TiVo almalıyım.
J'ai pas la TiVo, moi.
Başka bir şey değil...
Pour ton édification, ils ont pas de télé ici.
Gus, tenvir etmek için söylüyorum, burada TiVo'ları yok.
Avec qui?
Kiminle Tivo ile mi?
Tivo? Non, je dois préparer un cadeau pour Amy et Jordan.
Amy ve Jordan için hediye almalıyım.
Ca m'a pris une semaine pour régler mon magnétoscope.
TiVo'mu kurmak bir haftamı almıştı.
Tivo, 60 minutes, et quand tu t'ennuieras,
TiVo "60 Dakika".
Tivo est plein.
TiVo'nuz doldu.
- Si c'est de l'air, pas d'obstruction de la vessie.
- TIVO alıyoruz.
Tu tues mon Tivo.
- Dur. TiVo'mu öldürüyorsun.