Translate.vc / French → Turkish / Town
Town translate Turkish
980 parallel translation
tu quittes même pas cape town si tu l'aimes tant, mariez-vous on se marie et tu m'emmènes en angleterre?
Cape Town'dan ayrılmıyorsun bile. Eğer onu bu kadar seviyorsan, neden onunla evlenmiyorsun? Evet, neden benimle evlenip beni İngiltere'ye götürmüyorsun?
À l'aérodrome de Hill Town à trois heures? J'y serai!
Saat 3'te Hill Town uçuş pisti.
Demain, Cape Town.
Yarın bu saatlerde Cape Town'da olacağız.
Cape Town, des mines, des salamalecs!
Cape Town, madenler, hisseler, el pençe divan duran insanlar...
Oublie que tu es le neveu d'un lord.
O zaman Cape Town'u ve Lord Greystoke'un en sevdiği yeğeni olduğunu unut.
Richard Lancing et sa femme allaient à Cape Town.
Richard Lancing ve ailesi Cape Town'a uçuyordu.
Ils n'ont jamais atteint Cape Town.
Onlar ve pilotları asla Cape Town'a varamadılar.
Une ligne vers Owen et Gwil, qui descend vers Le Cap chez Angharad.
Owen ve Gwilym'e bir çizgi... Oradan Cape Town'a, Angrahad'a...
Puis Angharad revint du Cap sans son mari.
Sonra Angharad Cape Town'dan geri geldi. Yanında kocası yoktu.
M. Mason, de Spanish Town en Jamaïque.
Ona Bay Mason deyin. Jamaika, Spanish Town'dan Bay Mason.
Spanish Town.
Spanish Town.
Edward Rochester de Thornfield Hall épousa Bertha Mason en l'église Ste Marie de Spanish Town, Jamaïque.
Edward Rochester, Bertha Mason ile... Spanish Town, Jamaika'daki St. Mary kilisesinde evlenmiştir.
On m'a marié à 19 ans à Spanish Town à une femme qu'on m'avait choisie.
Onu tanımıyordum bile. 19 yaşındayken benim için ayarlanmış bir kızla... Spanish Town'da evlendirildim.
- Au Town Hall.
- Town Hall'da.
Qu'est-ce que j'entends à propos de toi et Town Hall?
- Merhaba. Town Hall hakkında duyduklarım doğru mu?
Les Blancs l'ont rebaptisé Zinc Town
Anglolar onu Zinctown olarak değiştirdi.
Zinc Town, Nouveau-Mexique, États-Unis d'Amérique.
Zinctown, New Mexico, ABD.
De Zinc Town et des environs. Même d'autres mines, situées à 20, 30 ou 50 kilomètres.
Zinctown'ın tepelerine....... diğer madencilik kasabaları 45 km. yolculuk yaptılar.
"When we started painting that town " We'd have been aware
# Evet, şu şeylerden biriydi
Mill Town... Le 3e camion.
Mill Town üçüncü kamyona.
Le voici. Que vas-tu lui dire?
İşte bu, kocaman yazıyor.'61 Burdett Caddesi, Camden Town,
Voici Mlle Linda Bruce de Canvas Town.
Ve şimdi de Ganderstown'dan Bayan Linda Bruce.
- À Sonora Town.
- Sonora Town.
et en provenance d'Afrique région du sud, rapporte des flashs traversant le ciel.
Cape Town Afrika'da, bir Boer tarafından hiç şüphesiz gökyüzündeki benzer bir parlamayı rapor etti.
J'en ai marre de cette vie... à trotter autour du globe... de Bagdad à Caracas au Cap... à trimballer nos petits.
Bütün bunlar canıma yetti. Bağdat'tan Caracas'a, oradan da Cape Town'a gittik. Ayrıca çocukları da sürükledik.
- À Kelworth.
- Kelworth, New Town.
Leur visage était tourné vers l'Ouest, dès Plymouth Rock et Jamestown.
Plymouth Rock ve James Town'dan bu yana gözlerini batıya diker olmuşlardı.
Si on pouvait les contacter Ici le vol 356 de Cape Town.
Eğer bizimle bağlantı kurarsanız..... Cape Town'dan 356 numaralı uçuş konuşuyor.
Vous n'étiez pas si drôle à Cape Town lorsque vous êtes venu me voir en vous plaignant d'une maladie vénérienne quasiment impossible à guérir.
Cape Town'dayken, neredeyse tedavi edilemez bulduğum çok ilerlemiş bir zührevi hastalıkla ağlayarak bana geldiğinde bu kadar neşeli değildin değil mi?
O Little Town of Bethlehem est l'un des chants de Noël les plus connus.
En ünlü Noel şarkılarından birisi "Bethlehem'in Küçük Kasabası" dır.
II m'en veut peut-être de donner plus aux démunis.
Bilmem. Boys Town'a daha çok katkıda bulunduğum için kıskanıyordur.
Pour ceux qui n'aiment pas la diversité, en voilà avec Brian Close qui présente On ne parle que de ça.
Varyeteden hoşlanmayanlar için Talk of the Town'dan Brian Close'la varyete var.
Et voici M. Nesbitt de Harlow New Town.
Bu Bay Nesbitt. Harlow New Town'dan.
Le désordre règne à Daisy Town. Malgré quelques initiatives isolées...
Buralarda yaygın bir şekilde düzensizlik kol gezer.
La violence s'est emparée de Daisy Town et peut l'étouffer.
Papatya Kasabasında şiddet başını almış gitmektedir.
Si nous voulons avoir la paix,.. .. ce cow-boy ne doit pas rester à Daisy Town.
Şayet huzur arıyorsak o kovboyu derhal Papatya Kasabasından defetmeliyiz.
Si nous voulons avoir la paix,.. .. ce cow-boy doit rester à Daisy Town!
Arkadaşlar, şayet huzur arıyorsak o kovboy Papatya Kasabasında kalmalı.
Daisy Town a besoin de toi.
Papatya Kasabasının sana ihtiyacı var.
Accepte de devenir shérif de Daisy Town.
Papatya Kasabasının şerifi olmayı kabul eder misin?
Nous ne voulons pas de vous à Daisy Town.
Papatya Kasabasında istenmiyorsun.
Nous resterons à Daisy Town.
Papatya Kasabasında kalacağız.
Il faut chasser ces 4 coyotes si nous voulons sauver Daisy Town.
Papatya Kasabasını kurtarmak istiyorsak dördünü de kovmalıyız.
C'était le plus vieil hôtel de Daisy Town.
Zaten Papatya Kasabasının en eski oteliydi.
C'est le moment d'organiser des élections libres à Daisy Town.
Papatya Kasabasında demokratik bir seçime gitme zamanı gelmiştir.
Citoyens! Votez pour nous.. .. et Je vous promets que nous ferons de Daisy Town..
Vatandaşlarım, bize oy verirseniz Papatya Kasabasını çok eğlenceli bir yer haline getireceğiz.
Citoyens! Votez pour moi! Votez pour moi et je vous promets de débarrasser Daisy Town..
Oyunuzu bana verirseniz sizlere söz veriyorum, Papatya Kasabasını Daltonlar'dan kurtaracağım.
Je me vengerai de Daisy Town! Je me vengerai!
Papatya Kasabasından öcümü alacağım.
Au contraire, on va se venger de Daisy Town.
Tam tersi, Papatya Kasabasından bu şekilde öç alacağız.
Les Indiens veulent détruire Daisy Town?
Kızılderililer Papaya Kasabasına saldıracak mı diyorsun?
Avec un homme comme vous, Daisy Town n'a rien à craindre.
Senin gibi biri olduğu sürece, Papatya Kasabasına bir şey olmaz.
l prefer to cross the town.
Beni yürümeyi tercih ederim.