English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Toy

Toy translate Turkish

530 parallel translation
Redonne-moi les trois dollars pour les fleurs pas envoyées à Mlle Quong Toy.
Önce bayan Quong Toy'a gitmeyen çiçeklerin 3 dolarını geri ver.
J'étais plus jeune et plus fou.
O zamanlar çok toy ve aptaldım.
Froy... ça rime avec joie.
Froy. Froy, toy la uyumlu.
Innocents comme au premier jour
İki toy yavrucak
un homme du monde, distingué, attrayant, cultivé pas un garçon inexpérimenté.
Çekici, kültürlü, seçkin, toy değil...
A dans le Bélier parcouru sa demi-course ;
" Toy güneş yarı edince Koç burcundaki devrini bütün gece...
Demain, tâchez d'avoir l'air naïf et innocent.
Yarınki duruşmada olabildiğince masum ve toy biri gibi görünmeye çalış.
Pas pour t'acheter des sodas quand tu es à court d'argent.
Harçlığın bittiğinde sana kola alacak kadar toy birisi değilim.
Vous en parlez en fille naïve!
Bağlanmış mı? Laf. Toy bir kız gibi, bilmeden konuşuyorsun böyle durumlardaki tehlikeyi.
Ne m'appelle pas "grand-père", jeune freluquet!
Sakın bana "babalık" deyim deme seni toy zıpır seni.
La nuit est à nous!
Gece henüz toy.
Un signe d'immaturité, vous savez?
Toy olmanın belirtisidir, bilirsin.
Dommage, d'envoyer ce gosse se faire tuer.
- Denemekten ne çıkar. Bir silahşörü toy bir çocukla karşı karşıya getiriyorsun.
Il est trop naïf.
O fazlasıyla toy.
Jeune présomptueux!
Sen toy bir çocuksun!
Ma chère, très chère Luz... si je ne te connaissais pas, je te donnerais une bonne fessée.
Tatlı Luz'cuğum o toy omuzların üstünde sağduyu sahibi bir Benedict kafası olduğunu bilmesem sana iki şamar atardım.
Il va aller loin, ce gars-là.
Çocuk henüz çok toy.
Avertis bien tes hommes de ça avant toute chose. Sur quoi peut-on compter pendant la bataille?
O sevgili toy askerlerin geldiğinde el kitaplarını, talimatnameleri unut.
Il n'est qu'un gamin, c'est beaucoup de fric pour un gamin.
Sonra görüşürüz. Daha çok toysun. Bu toy biri için çok para.
Tu sais que j'ai pas d'expérience.
Toy olduğumu biliyorsun.
C'est le sénateur Stoddard et sa femme...
Seni toy budala, onlar Senatör Stoddard ve eşi.
Un pacte de désarmement nucléaire avec les Soviets, est au mieux, une preuve de naïveté, au pire, une inadmissible légèreté.
Bence, Sovyetler Birliği ile bir nükleer silahsızlanma anlaşması imzalamak... iyi bir şey olabilir, ancak çok toy bir hareket ve en kötü ihtimalle büyük bir gaflet.
On se retrouve au Hoop and Toy. Vous savez... le pub à côté.
Seni "Hoop and Toy" yazan şu bardan alırım saat 7 gibi?
Je sais, je suis nad've
Toy olduğumu biliyorum
Ce n'est pas un lion. C'est un chien. Vous appelez ça un chien?
Siz buna köpek mi diyorsunuz? Bay Toy...
Deux éclopés, un débutant et un vieil...
Bizde iki sakat, toy bir çocuk, meraklı, yaşlı bir...
Épargnez-moi vos plaisanteries juvéniles.
Havam, senin toy esprilerine uygun değil.
Par ordre du Roi... aura lieu dans la Capitale de Kaboul... le plus grand bouzkashi de mémoire d'homme.
Kral Zahir Şah'ın emriyle Kabil'de, bugüne değin görülmemiş, ulu bir toy olacak ve ilk kez Buzkaşi oynanacak.
Dans deux semaines... Osman Bey donnera une fête pour honorer... la victoire de Salih dans le Bouzkashi Royal.
Osman Bay iki hafta içinde zaferi kutlamak üzere büyük bir toy düzenleyecek.
Goinfrez vous bien, bande d'abrutis.
Kafanızı duvara vurun artık, sizi toy pislikler.
Et que son théâtre de Bayreuth fut inauguré en août 1876 avec la fameuse tétralogie grâce aux seules subventions, qu'avec son avidité notoire Wagner extorqua au Roi.
'TetraIogy'ile açıldığında, bunu sağlayan yegane şey, Wagner'in ünlü açgözlülüğüyle bu finansmanı bizim toy kralımızdan sağlayabilmesi olmuştur.
M.Fishbein, je ne suis pas née de la dernière pluie.
Bay Fishbein, karşınızda toy bir kız yok.
Par ignorance sans doute, mais le Mexicain est calé.
Herhalde o kadarını akıl edemeyecek kadar toy, ama Meksikalı öyle değil.
Cet homme n'ignorait rien des ruses capables de charmer... une jeune fille naïve, car j'étais naïve.
Toy kızları büyülemesini iyi biliyordu ben de geçekten toydum.
Il s'était barré vers Joujouville... ou le Pôle Nord, enfin, là où il va en général.
Toy Town'a, lgloo City'ye, Kuzey Kutbu'na veya her neresiyse oraya dönmüştü.
" Tu n'es pas en prison, tu n'es qu'un jeune garçon
Acı çeken biri değil, bir oğlansın hala toy. "
C'est comme mon fils dans un sens, tu vois?
Dez : O bana göre bir toy, bir bakıma, bilirsin.
- Tu es tombé dedans, toi? - Pas personnellement. Mais des amis se sont fait avoir et ils se sont bien amusés.
Burada sergilediğiniz bütün toy ve anormal davranışların içerisinde bu, en kötüsü.
Il est jeune et nigaud.
Genç ve toy o.
C'est pas un toutou qu'il me faut un béni-oui-oui à son papa, collant comme pas deux!
Peşimde dolaşan toy bir çocuğa ihtiyacım yok... babasına hayır diyemeyen birine!
Euh... non. NON!
Hayır, yeni bir cellat yetiştiriyoruz ve kendisi hayli toy.
Ce n'est plus la gamine que tu as connu.
Eskisi kadar genç ve toy değil.
- Parfois, t'es vraiment gamine.
- Bazen ne kadar toy oluyorsun.
Si jeune.
Çok toy, çok toy.
-'L'orateur est trop novice.'
Başka? "Okunan eski, okuyansa yeşil ve toy. Venüs ve- -"
Je m'appelle Ben Jahrvi, du groupe Titanic Toy.
Ben, Ben Jahrvi. Titanic Oyuncak Şirketi. Gemiyi beğendiniz mi?
C'est moi qui vais chanter.
Ben sana şarkı söyleyeyim seni toy çocuk.
Soyez sûr que vous allez découvrir la différence... comme nous, ses sujets, l'avons fait avec stupeur... entre les promesses de ses vertes années et celles d'aujourd'hui.
Ve emin olun, onun toy günlerine kıyasla... şimdiki oturaklı hali arasında bir fark göreceksiniz... çünkü biz onun vatandaşları olarak gördük.
Mlle Lotus Quong Toy. Cela fait trois dollars.
Hepsi 3 dolar.
Ils étaient immatures.
- Çok toy çocuklardı. Senin gibi değillerdi.
J'étais un gamin stupide.
Sadece toy, aptal bir gençtim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]