English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Tren

Tren translate Turkish

6,134 parallel translation
Non accessible par train.
Oraya tren yok.
Je me souviens surtout du voyage en train.
Her şeyden çok tren yolculuğunu hatırlıyorum.
Et pas des beaux quartiers. Le genre qui habite dans un HLM derrière une station de train.
Tren istasyonu arkasında köhne evlerde yaşayan "Madamlar" ı kast ettim.
Des gens passent sous des trains.
İnsanlar tren altında kalır.
C'était une catastrophe!
Tren enkazıydı!
Je suis passé sous le pont de la voie ferrée.
Siyah tren köprüsünün altına gittim ve oradan da küçük yola çıktım.
Voici Ie train numéro 12!
- İşte, 12 numaralı tren geliyor!
Voici Ie train numéro 12!
İşte 12 numaralı tren geliyor!
Le train est arrive'!
Tren istasyonda!
Je te raccompagne, tu prendras le train.
Seni eve götürüyorum Tren istasyonuna gidiyoruz.. - Îstem...
Qu'allons-nous faire de ton train miniature?
- Tren takımına ne yapacağız peki?
Mon train miniature?
- Tren takımım mı?
Je me fiche de mon train, Mère.
Tren takımım umurumda değil anne.
Fais ce que tu veux du train, ça m'est égal.
Tren takımı ile ne yapacağın umurumda değil.
Pour les mettre à l'abri, des milliers d'enfants furent laissés dans des gares, un panneau autour du cou et des inconnus les ont accueillis et aimés comme s'ils étaient de leur famille.
Tren istasyonlarına boyunlarında etiketlerle bırakıldılar ve tanımadıkları aileler onları yanlarına alarak kendi çocukları gibi sevdi.
Comme le train que je pris il y a tant d'années.
Tıpkı çok uzun yıllar önce bindiğim tren gibi.
Et les camps de bûcherons apportent les chemins de fer, les lignes électriques là où il n'y en a jamais eu.
Oduncu kampları daha önce hiçbir şeyin olmadığı yerlere tren yolları ve elektrik hatları kazandırıyor.
Mais c'est un voyage aller simple.
Ama u tren yalnızca bir yöne gidiyor.
Et que vous veniez me rejoindre à la gare.
- Çıkıp benle tren istasyonunda buluşmanı.
- Tu as un train à prendre.
- Yetişmeniz gereken bir tren var.
Le train est prêt à partir!
Tren istasyondan ayrılmak üzere!
Le train!
Tren!
Le train est déjà en marche, et vous devez courir pour le rattraper.
Tren kalktı bile ve yakalamak için koşmanız gerek.
Cette maison est comme un gare.
Bu ev bir tren istasyonu gibi.
Le train contre le Winnebago.
Tren karavana çarpmış.
Je m'endormais dans le train de la ligne L...
- Bugün "L tren" deyken uyukluyordum.
Le train numéro 43 est prêt à l'embarquement quai numéro quatre.
43 numaralı tren 4'üncü perondan yolcu alımına başlamıştır.
Le train.
Tren yolları.
À 11 h, on a signalé à la police un individu suspect dans la gare.
Sabah 11 sularında polis, merkez tren garında şüpheli bir şahıs ihbarı almış.
Niki, la gare ferroviaire.
Nikki, tren garını soruştur.
Tu vas tenter de le réparer? Ce n'est pas un train miniature.
- Tamir edeceksen, o maket tren değil.
Un train!
- Tren! Tren!
- Le train est long, j'ai le temps.
Tren acayip uzunmuş. İşeyebilirim bence.
Si Hitler meurt, fini les ponts, voies ferrées, archives et l'art.
Eğer Hitler ölürse köprüleri, tren yollarını, arşivleri, sanat eserlerini yok edeceklermiş.
Merkers. Pas de routes ferroviaires...
Tren güzergahı değil bunlar.
J'ai gardé les manifestes de train, reçus et lettres pour chaque œuvre.
Her eser için tren saatlerini, makbuzlarını ve evraklarını kaydettim.
Des trains?
- Tren mi?
Des trains.
- Tren.
Westminster Station, dernier métro, vendredi soir.
Cuma akşamı Westminster ıstasyonu'ndan kalkan son tren.
Un métro qui s'arrête pas, et un homme qui disparaît.
Tren hiç durmuyor ve adamın biri ortadan kayboluyor.
Ou bien je l'apercevrais dans une rue bondée, ou en attendant un train... et nous courrerions l'une vers l'autre comme dans ces feuilletons...
Ya da kalabalık bir caddede veya tren istasyonunda gözüme çarpıp ucuz filmlerdeki gibi birbirimize doğru koşacakmışız gibi.
Un barrage ferroviaire à chaque gare sur 100 km.
Her 100 km'de bir tüm tren istasyonlarına da barikat kurulsun.
Imbécile de train!
Aptal tren!
Allons à la gare!
Tren istasyonuna!
- C'est terminé, Fitch!
O tren kaçtı!
On ne voyage pas en train.
Biz tren ile seyahat etmeyiz.
Aller à la gare, acheter 3 billets pour Munich pour midi, la frontière est faible là-bas.
Tren istasyonuna git, Junik'e 3 adet bilet rezervasyonu yap.
Le train a gagné.
Ama zarar görmeyen tren olmuş.
Le train contre le véhicule récréatif.
Tren karavana çarpmış sadece.
Pourquoi es-tu partie?
Brooklyn'e gidecek olan 1 seferli tren yaklaşık 7 dakika sonra hareket edecektir. Çeviri : Canan Örmen Okan Akar @ cananormen @ yuriokanakar
Il n'y a pas un train?
Delhi'den tren kalkmıyor mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]