Translate.vc / French → Turkish / Tressa
Tressa translate Turkish
91 parallel translation
Là, elle tressa d'extravagantes guirlandes de boutons d'or, d'orties, de pâquerettes et de ces fleurs pourpres que les bergers nomment grossièrement, mais que nos vierges appellent "doigts des morts".
Ophelia oraya düğün çiçeklerinden, ısırganlardan, papatyalardan sözünü sakınmaz çobanların daha kaba bir isim taktığı ama uslu kızlarımızın ölü parmağı dediği çiçeklerden yapılma garip çelenklerle gelmiş.
Et toi? - Tressa.
Sen kimsin?
Vous êtes différent de nous.
Tressa. Bizim gibi görünmüyorsun.
Y a-t-il quelqu'un d'autre avec toi ici?
Tressa, seninle birlikte başka kimse var mı?
Tu dois me faire confiance, Tressa.
Bana güvenmelisin, Tressa.
Je comprends combien cela doit être déroutant.
Tressa, bu olayın kafanı karıştırmasını anlayabiliyorum.
Si vous tentez de la ramener sur votre vaisseau, je vous arrêterai.
Eğer siz yada insanlarınızdan birisi Tressa'yı geminize götürme girişiminde bulunacak olursanız, sizi durdurmak için, gereken her şey yapılacaktır.
- Je ne partirai pas sans Tressa.
Treassa olmadan hiçbir yere gitmiyorum.
Tressa est à la fin de sa vie.
Tressa, hayatının sonuna ulaştı.
Ces gens viennent d'ailleurs.
Tressa, bu insanlar yabancı.
Tressa ne semble pas prête.
Tressa, daha hazır gibi görünmüyor.
- Pourquoi Tressa doit-elle rester ici?
Tressa'nın burada kalmasının önemi nedir?
Tressa, entends-tu l'appel?
Tressa? Seni çağırdığını hissedebiliyor musun?
Maman et moi prenions un bain, et elle tressa mes cheveux avec un joli ruban.
Annemle birlikte yıkandık. Ve sonra saçını çok güzel bir şekilde ördü.
- Bon sang.
TRESSA :
- "Mets-le sur la carte."
TRESSA : "Plastiğe koy"
Il te faut plus de followers.
ben yaptım bunu, galiba, bi'kaç gün önce, ve galiba 215 takipçim var. TRESSA : Senin için daha fazla takipçi istiyorum.
J'ai fait ça il y a deux jours et j'ai quelque chose comme 215 followers.
Dostum, bende zaten var, um... TRESSA :
Je n'étais même pas née aux débuts de l'Internet.
TRESSA : İnternet çıktığı zaman ben doğmamıştım bile.
Salut, BigRick2901.
TRESSA : Merhaba, "BigRick2901".
Mon Dieu.
TRESSA : Oh, Tanrım.
- J'ai cartonné.
TRESSA : Evet yaptın.
On fait pratiquement ce qu'on veut.
TRESSA : Aslında biz ne istersek yapabiliriz.
Fatiguée?
TRESSA : Yoruldun mu?
C'est bizarre, j'ai l'impression que ma mère est au courant.
TRESSA : Bendeki bu garip duyguyu annem biliyor.
Papa, ils n'ont pas de plaques.
TRESSA : Baba, bunların üzerinde etiket yok.
Elles sont dessous.
TRESSA'NIN BABASI : Orada, aşağıda.
Celui-là?
TRESSA : Bu mu?
J'adore mes parents plus que tout.
TRESSA : Ailemi ölümüne seviyorum.
Ça vient parce que c'est...
TRESSA : İşte geliyor...
Comment ça?
TRESSA : Ne demek istiyorsun?
Tressa, tu pouvais faire tellement de choses.
Bence, Tressa, çok fazla şey yaşıyorsun.
Oui.
TRESSA : Evet.
Juste là, Tressa.
TRESSA'NIN BABASI :
Derrière toi.
Tam orada, Tressa. Arkanda.
Il y en a deux.
Nah. TRESSA'NIN BABASI : İki tane var.
Peux pas tirer.
TRESSA : Ateş etme, baba.
Je vais m'arrêter là.
TRESSA'NIN BABASI : Bi'gün onu çağıracağım.
Ça me va.
TRESSA : Kulağa hoş geliyor.
Bon, Tressa.
TRESSA'NIN BABASI : Tamam, Tressa.
Cuisinons.
TRESSA : Hadi pişirelim.
Tu as préparé quoi?
TRESSA'NIN BABASI : Ne pişirdin?
Elle a 19 ans.
TRESSA'NIN BABASI :
Je suis restée six mois avec mon premier petit ami.
TRESSA : İlk erkek arkadaşım, altı ay boyunca çıkmıştık.
Salut!
TRESSA : Merhaba!
- Tu veux rentrer?
TRESSA : Dışarı çıkmak ister misin?
Puisse la nuit te montrer le chemin.
Tressa, bu gece seni evine güven içinde götürebilir.
Je peux conduire?
Çeviri ; rabiadelpueblo TRESSA : Ben sürebilir miyim?
T'es défoncée.
â ™ ªEvet! TRESSA : Çok havalısın.
- Quoi?
TRESSA'NIN BABASI :
- Juste au milieu.
TRESSA :