Translate.vc / French → Turkish / Tripod
Tripod translate Turkish
55 parallel translation
Un trépied.
Bir Tripod.
Marc, va m'acheter un fusil de chasse Smith Smith plus un trépied et un viseur télescopique.
Marc, içeri gidip bana Smith Smith av tüfeği, tripod ve silah dürbünü al.
Bill, nous sommes ici!
Bill, buradayız! Tripod'u buraya yerleştir.
Frankie Trépied, c'est pas lui. Je vois.
Frankie Tripod, büyük bir "Hayır".
Une espèce de monstre à trois jambes.
Frankie Tripod mu? Anladım. Üç bacaklı canavar türü, değil mi?
D'ailleurs, tous les plats seront servis sous cloche.
Bir tripod üzerinde gümüş bir kova. Aslında tüm yemek gümüş takımlarla sunulmalı.
Le chien s'appelle Tripod!
Üç bacak! Köpeğin ismi üç bacak!
Des types très méchants ont attaché Tripod.
Gerçekten kötü çocuklar, o üç bacaklı köpeği bağlamışlardı.
Tu vas trouver Tripod attaché.
Oraya gittiğin zaman, üç bacağı bağlayacaklar.
Appareil photo, trépied, la pellicule est au frais.
Makine çantası, tripod ve dolapta film var.
C'est Olivia, Et lui c'est... Trois pattes.
Bu Olivia ve bu da Tripod.
Et rater l'occasion de voir Trois pattes et Cyclope?
Tepegöz'ü ve Tripod'u görme şansını mı kaçıracaktım yani?
Il y avait un pied de caméra dans votre chalet.
Barakada bir tripod vardı.
Tripode.
Tripod.
On va avoir besoin des vidéos de surveillance, des trépieds, un pointeur laser, et de la ficelle.
Güvenlik kamerası görüntülerine ihtiyacımız olacak birkaç tripod, bir lazer pointer ve ipe de. İp mi?
Trépied.
Tripod.
Elle devait être installée sur un trépied.
Tripod kurmuş olmalı.
Je n'ai pas mon tripod, Wolfe.
Tripodum yanımda değil, Wolfe.
Avec un trépied ou tu l'as tenue?
Tripod mu kullandınız, yoksa elden çekim mi?
Moi, mon soldat serait au garde-à-vous 24 / 24.
Ben olsam 24 saat tripod gibi gezerdim.
Il m'a donné un trépied et des filtres et un posemètre.
Bana tripod, filtreler ve ışık ölçücü verdi.
Fixe l'appareil au fléau à 3 branches et attaque à fond!
Tripod kullan ve... Bacak arasının yakın pozunu yakala!
Mec, c'est un trépied.
Ahbap, bak, bir tripod.
Je te l'avais bien dit.
Sana tripod olduğunu söylemiştim.
Tu les as prises avec un trépied?
Fotoğraflarını tripod kullanarak mı çektin?
Tripod est juste un animal.
Tripod, yalnızca bir hayvan.
mais il a menacé Tripod.
Ama Tripod'u şiddet uygulamakla tehdit etti.
Tripod est un raton laveur, ma puce...
Tripod, bir rakun, bebeğim.
Tu dis "une fourchette"! J'appelle ça un engin câblo-foreur de roto-percussion!
- Senin çatal dediğine ben römork monteli, darbeli tripod sondaj birimi derim.
Tu es bien équipé.
Tripod gibisin.
Pourquoi tu nous as pas dit que tu couchais avec Tom le trépied?
Nasıl olur da bize "Tommy tripod" dan bahsetmezsin?
Et bien au lycée, on m'appelait trépied.
Lisedeyken beni tripod olacak çağırırlardı.
On le fait debout, ça fera un trépied.
- Basın açıklaması. - Ayakta yapıyoruz, tripod açıyoruz.
Un tripode?
Tripod mu?
Non, après je me sentirai coupable de faire le mien, et je ne serai pas capable de regarder... ce corps musclé mi-homme, mi-trépied tournoyer dans ma zone d'exclusion aérienne.
Hayır, yoksa kendi bekarlığa veda partimi iptal etmediğim için kendimi suçlu hissederim. Partiye gelecek olan çok kaslı, yarı insan, yarı tripod uçuşa yasak bölgemde gezinen adamı izlemekten zevk alamam.
Empreintes d'un tripod, la poussière a été bougée. Empreintes de bottes.
Üçayak izi, toprak eşelenmiş bot izleri.
- Trépied, dégage.
- Tripod, sende.
Trépied! La démo!
Tripod!
- Trépied, viens!
- Tripod, kaynağın başına geç!
- Trépied.
- Tamamdır. - Hadi Tripod.
Trépied!
Tripod!
Les Guatémaltèques ont tué Trépied McNeely.
Tripod McNeely'ı Guetamala'lılar öldürdü, tamam mı?
C'est pour ça qu'on a inventé le trépied.
Evet, baba. Tripod bu yüzden icat edildi.
Tu n'es plus le seul tripode du quartier maintenant.
Civardaki tek tripod değilsin artık.
Tu bats mon fils Trépied!
Oğlum Tripod'u rahat bırakın!
Trépied!
- Tripod!
Tripod!
Üç bacak!
Un trépied.
Tripod olarak.
Oui.
Bir saniye. Tripod Tim Green mi?
Défonce-la, Trépied, allez!
Kapıyı aç, Tripod!
- Trépied!
- Tripod!