Translate.vc / French → Turkish / Truth
Truth translate Turkish
254 parallel translation
La vérité de Dieu règne toujours
# God's truth abideth still
En fait vous irez les trouver et leur direz tout ce qui s'est passé.
The truth is... that you will surely go back to them. And you will tell them what did not happen between us in every detail... Is that why they pay you?
Ouvrez votre livre, page 47, à Terre de vérité et de liberté.
'Land of Truth and Liberty'nin 47. sayfasını açarsan.
I want you to know the truth about your mother.
Annen hakkındaki gerçeği bilmeni istiyorum.
Il passa le'Contraction Act', autorisant le "Secretary of the Treasury" de commencer a retirer les Greenbacks en circulation et resserer l'offre monétaire. ( moins d'argent en circulation ) Les autheurs Theodore R. Thoren et Richard F. Warner ont expliquer les résultats du resserement de la masse monétaire dans leur bouquin à ce sujet
Theodore R. Thoren ve Richard F. Warner adındaki yazarlar konuyla ilgili klasikleşen kitapları "Para Gerçeği" nde ( The Truth In Money Book ) para arzını daraltmanın sonuçlarını anlatırlar : " Lincoln'un planladığı gibi yeşil dolarların sürümüne devam edilseydi iç savaşın ardından yaşanan zor günler yaşanmayabilirdi.
La vérité au sujet de mon client.
The truth about my client.
En dehors de Vérité et Conséquences, à trois miles au sud de l'autoroute 25.
Truth or Consequences'ın dışında. 25 numaralı karayolundan 5 km. Güneye.
Avec cette lettre Amanda BecKer saura enfin la vérité.
With this letter. Amanda Becker will know the truth :
Ce n'était pas la déclaration que j'attendais.
Well, that wasn't exactly the kind of truth I was expecting.
Vérité ou Conséquences.
Truth or Consequences.
On a pu identifier les restes de 10 des 21 victimes trouvées dans le grenier d'Harold A. Speck, le représentant de commerce de Vérité ou Conséquences.
Kalan 21 kurbandan 10 unun kim olduklarını... Truth or Consequences'ta çalışan seyyar satıcı Harold A. Speck'in tavan arasında bulmayı başardık.
You can t bluff half-way and then tell the truth.
Yarıya kadar blöf yapıp, ardından gerçeği söyleyebilirsiniz.
* Can't hear me croon * * of a million lies that speak no truth * * of a time gone by that now is through *
Duyamazsın... milyonlarca yalan mırıldandığımı. geçmiş gitmiş bir zamanın yalanlarını.
"Policy of Truth" par Depeche Mode.
# Depeche Mode - Policy Of Truth #
At first it s difficult for the mind to accept that there s some... something beyond itself, that there s something of greater value and greater capacity for discerning truth than itself.
Başta zihin için kabullenmesi zordur. Kendinden öte, daha değerli içindeki gerçeği daha iyi ayırt eden bir şey olduğunu kabullenemez.
Si c'était un film moment de vérité, ce serait notre moment de gloire.
Bu Lifetime'ın Moment of Truth filmi olsaydı bu bizim çıkış noktamız olurdu.
Sa vérité est en marche.
/ * His truth is marching on. * /
To tell the truth? That we wanted to hear... because...? not at that point believed to have opportunity?
Bu aslında, hepimizin duymayı istediği şey, çünkü biz, kimsenin dikkatini çekmeyen
But the truth? in flesh and healthy then that now.
Bir zamanlar, şimdi olduğumdan daha sağlıklı ve daha kilolu olduğum bir gerçektir.
L'Eglise de vérité absolue de Majestic.
Majestic Absolute Truth Ministry.. kilisesi de buna dahil..
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ That l'm not telling o / ~ o / ~ the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ They just don t have o / ~
# Doğruyu söylemediğimi ben biliyorum, sen biliyorsun # # Kanıtları olmadığını ben biliyorum, sen biliyorsun #
- Saison 7, Épisode 3 "My Inconvenient Truth" Par la High-Five Team [Scrubs-fr.net]
- Uygunsuz Gerçeğim çeviren :
- Épisode 04 The Truth Nothing But The Truth
- Sezon 4 Bölüm 4 Gerçek ve Sadece Gerçek
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ That l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ They just don t have any proof o / ~
# Doğruyu söylemediğimi ben biliyorum, sen biliyorsun # # Kanıtları olmadığını ben biliyorum, sen biliyorsun #
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
"Et Cinayettir Ama Cinayet de Cinayettir"
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
Çeviri : bloodflower İyi Seyirler... Sezon 2 Bölüm 7 "O kadar akıllıysan neden ölüsün?"
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
Sezon 2 Bölüm 9 "Ödül Avcıları"
"Cursed be the social lies that warp us from the living truth!" Maudit soit le mensonge de la société qui nous voile la véruté vivante!
"Bizi doğru yoldan ayıran bu yalanlar beni lanetleyen!"
/ ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
Çeviri : bloodflower İyi Seyirler... Sezon 2 Bölüm 11 "Ah Mira Vah Mira"
Et si on le faisait passer au Jeu de la Vérité?
"Moment Of Truth" programına çıkarmaya ne dersin?
Et quand t'as dit que t'aimais La vérité sur Charlie?
"The Truth About Charlie" filmini sevdiğin yalanına ne dersin?
- C'est quoi La vérité sur Charlie?
- "The Truth About Charlie" de ne?
Altimètres de Truth Or Consequences à 2-9-9-8.
Truth or Consequences altimetre, iki, dokuz, dokuz, sekiz.
Ce moment cache une vérité brûlante.
This moment hides a scalded truth.
NCIS Saison 7 Épisode 01 Truth or Consequences V1.3 LOL
NCIS 7. Sezon 1. Bölüm Gerçeği Söyle ya da Sonucuna Katlan!
keep holding on there s nothing you can say nothing you can do there s no other way when it comes to the truth, so
* Dayanmaya çalış * * Söyleyebileceğim hiçbir şey yok * * Söyleyebileceğim hiçbir şey yok * * Yapabileceğin hiçbir şey yok * * Yapabileceğin hiçbir şey yok *
The truth is gonna be revealed today
Gerçek bugün ortaya çıkacak.
Frozen Truth?
- Katı Gerçek mi? - Evet.
Frozen Truth.
Katı Gerçek...
Le site s'appelle Frozen Truth.
İnternet sitesinin adı Katı Gerçek.
J'ai une famille, j'ai une fille.
I'm telling you the truth. I've got a family.
La vérité, pour changer.
- Try the truth for a change.
And truth be told, I miss you
* İşin gerçeği özledim seni *
And truth be told, l'm lying
* Ve işin gerçeği sözlerim yalan *
keep holding on there s nothing you can say nothing you can do there s no other way when it comes to the truth, so
* Biraz hayal et, beni hayal et biraz * * İyi geceler de ve öp beni * * Sımsıkı tut ve söyle beni özlediğini *
"The Truth in Money Book" :
Bunun yerine durgunluk ( resesyon ) dediğimiz para panikleri yaşandı.
Est-elle réelle, ou n'est-ce qu'un mirage?
She's the dream, the truth the fable.
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
Sezon 2 Bölüm 8 "Bebeği Pas Geç"
Truth Serum! Synchro : - Ori- Trad :
Çeviri : miscom İyi Seyirler!
'cause you know l'm here for you, l'm here for you there s nothing you can say nothing You can do there s no other way when it comes to the truth so keep holding on
Çünkü senin için buradayım, buradayım * * Söyleyebileceğim hiçbir şey yok * * Söyleyebileceğim hiçbir şey yok * * Yapabileceğin hiçbir şey yok * * Yapabileceğin hiçbir şey yok *
'cause you know l'm here for you, l'm here for you there s nothing you can say nothing You can do there s no other way when it comes to the truth so keep holding on
- Ama başrolü siz aldınız sanıyordum. - İstifa ettim. Kulübü açık tutmanın bedeli buydu.