Translate.vc / French → Turkish / Tug
Tug translate Turkish
167 parallel translation
Appelez Tug Barnes à la police fédérale, dites-lui d'aller chercher l'inspecteur Ciello immédiatement et d'envoyer six hommes armés à Great Neck pour surveiller sa famille.
Bana hemen Tug Barnes'ı bulun ve ona... Dedektif Ciello'nun derhal koruma altına alınmasını istediğimi söyleyin. Ve Great Neck'e, karısını ve çocuklarını koruması için 6 silahlı ajan gönderin.
Tug?
Tug?
Voilà Tug.
Bu da, Tug.
Tug et Ned, voici mon cousin Nick.
Tug ve Ned. Bu da kuzenim Nick.
- Voici Tug Barnes et Chippy.
- Bu, Tug Barnes. Ve Chippy.
Je sais pas, Tug.
Bilmiyorum, Tug.
Tug aurait été mieux protégé derrière un rosier.
Tug bir çalının ardına saklanmış gibiydi yani.
J'ai tout réglé avec Tug.
Ben bunu Tug'la konuşmuştum.
Il est responsable de tout, depuis Tug.
Tug'dan beri tüm olanların sorumlusu o.
Ça, c'est pour Tug.
Bu Tug için.
Tug a fait son boulot en ramenant ce sac. Et voil que tu "accusationnes" et "interrogationnes".
Tug, çantayla geldi, birşeyler toplayarak işini yapıyor, ve suçlamalarınla, paldır küldür içeri dalıp birtakım tekliflerde bulunuyorsun.
Pendant ce temps, immortel mais vulnérable, Cap Rooney six semaines après une microdiscectomie, va faire face à la défense la plus dure de la ligue.
Bu arada Tug, ölümsüz ama kırılgan Cap Rooney mikrodikestomi'den 6 hafta sonra ligin en iyi pres yapan takımına karşı oynayacak.
Carlton Daniels, alias "Tug" Daniels.
Carlton Daniels, namı diğer "Tug" Daniels,
Tug, tu t'occupes de Pancamo.
Tug, sen Pancamo'yu hallet.
Tu m'entends, Tug?
Beni duydun mu Tug?
Écoutez, je connais à peine Tug Daniels.
Bak, Tug Daniels'i az tanırım.
Tug, laisse-moi prendre la chaise.
Tug, dur da sandalyeyi alayım.
Je dois avouer, Tug, j'ai été un peu surpris quand tu m'as approché, étant celui qui a buté ton frère.
İtiraf etmeliyim Tug, Benim omzumu senin tutmana şaşırdım, ne de olsa senin ağabeyini öldüren bendim.
Faut pas être un génie pour comprendre que Tug Daniels est un traître.
Tug Daniels'ın bir hain olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok.
- Tug Daniels... vous êtes accusé de trois adjectifs :
- Tug Daniels... 3 S'den dolayı suçlanacaksın :
Tug Daniels est mort.
Tug Daniels öldü.
Toi et moi, si on fait pas gaffe on va finir comme Tug Daniels.
Sen ve ben dikkatli olmazsak, sonumuz Tug Daniels gibi olacak.
Tug Daniels, pareil.
Tug Daniels, o da denedi.
Je pense que Tug...
Sanırım Tug...
- Tug?
- Tug.
- Tug.
- Tug mı?
Tug pourrait être une boisson.
Bir çeşit içki olabilir.
Tug!
- Tug!
Tug, arrête!
- Tug, yeter!
Dans ta position, contre nous tous, et Tug tout près.
Yanımızda Tug'dan bir yumruk mesafedeydin.
Donne-nous quelques minutes, Tug.
Bize birkaç dakika izin ver.
Laura travaille avec moi, et bientôt, le Pin et Tug seront de mon côté.
Laura benimle birlikte. Yakında Pin'le Tug'ı da arkama alacağım.
Je n'ai pas dit à Tug de te frapper pour l'histoire de Brad Bramish.
Tug'a, Brad Bramish olayı için sana saldırmasını ben söylemedim.
Tu travailles pour moi, pas pour Tug.
Benim adamımsın, Tug'ın değil.
- Des nouvelles de Lug?
- Tug'dan haber var mı?
Tug, j'ai reçu un appel de quelqu'un disant savoir quelque chose sur Emily.
Tug, Emily hakkında bir şeyler bildiğini söyleyen biri beni aradı.
Emily était la copine de Tug.
Emily, Tug'ın kız arkadaşıydı.
Tug, ça va!
Tamam Tug!
Tug, arrête!
Tug, yapma!
Tug!
Tug!
Tug.
Tug.
Ça aurait pu être de Tug. Franchement, je ne parierais pas là-dessus.
Tug'dan olabilir, ama emin değilim.
- C'est la guerre.
- Savaş diyor. - Tug sinirlendi.
- Tug a paniqué.
Paniğe kapıldı.
Tug veut ma place depuis le début.
Başından beri yerimde gözü vardı.
Il a raison, Tug. Entendez-vous.
Haklı Tug, arayı düzelt.
Après ton appel, va chez Tug. Au 12, Elm.
Pekala, polise haber verdikten sonra Tug'ın evine git.
Tug a trouvé le moyen d'en voler la moitié et de la frelater depuis longtemps.
Tug'ın malın yarısını çalıp, kötü malla karıştırma imkanı vardı.
- C'est vrai, Tug?
- Yaptın mı Tug?
Tu te rappelle le vieil amiral Norris?
Tuğ Amiral Norris'i hatırlar mısın?
Brigadier.
Tuğ?