Translate.vc / French → Turkish / Ténor
Ténor translate Turkish
178 parallel translation
Vous pensez que je vais vous laisser avec un Italien, peut-être un ténor?
Seni bir İtalyanla bırakacağımı mı sanıyorsun? Bir tenor olabilir.
C'est le plus grand ténor depuis Caruso!
- Caruso'dan sonraki en büyük tenor.
Le plus grand ténor du monde!
Dünyanın en büyük tenoru. Ben onun peşindeyim.
Du plus grand ténor du monde.
Dünyanın en büyük tenorunun.
Vous vous souvenez de Riccardo, le plus grand ténor du monde?
Dünyanın en iyi tenoru Riccardo Baroni'yi hatırladın mı?
Le seul ténor que j'aie jamais pu tolérer est un type qui s'appelle Riccardo Baroni.
Katlanabildiğim tek tenor, Riccardo Baroni... adında bir adam.
Nous n'avons pas d'autre ténor!
- Öyleyse bir tenorumuz bile yok. - Bay Gottlieb.
Les roses et l'amour, tout comme le ténor à l'opéra -
Güller ve romantizm operadaki tenor gibidir...
Il subira l'assaut impitoyable du Bulldozer de la justice, du Casanova du tribunal, du Ténor du barreau.
Bu adam sorgulama neymiş görecek. Adalet abidesi, kanunların Kazanova'sı... baronun baronu onu sorgulayacak.
Ton chardonneret chante comme un ténor d'opéra. Il est heureux, lui.
Bersagliera, senin saka tenor olup şarkı söylüyor.
Le ténor est Riccardino.
Ve tenor Riccardo.
Un baryton, un ténor, un soprano, un alto.
Bariton, tenor, soprano ve alto.
Au second... derrière un ténor.
İkinci perdede bir tenorun arkasında.
Un ténor a chanté
Bir tenor vardı
Le saxo ténor surtout.
Özellikle tenor saksofon.
Tu sais, je joue du saxo ténor.
Ben de tenor saksofon çalıyorum.
Vous m'avez pris mon ténor.
Solo tenorumu almışsınız.
Il y a des ténors.
Oradaki tenor da güzel söyler Joey.
Je n'entends que ça des ténors depuis que je suis là!
Geldiğimizden beri yeterince tenor dinledim ben.
- Et beaucoup de ténors!
- Onun hakkında da bir sürü tenor şarkı söylüyor.
J'ai été premier ténor de la compagnie d'opéra d'Albuquerque les deux dernières saisons.
İki sezondur Albuquerque Operası'nda baş tenorum.
ce qu'ils n'ont en outre pu accomplir que pour autant que quelques chanteurs comme une basse et un ténor, même un alto, comme aussi des instrumentistes, en particulier deux violes, étaient gratifiés par un Très-Noble et Très-Sage Conseil de subsides particuliers,
Bass, tenor ve hatta alto gibi birkaç şarkıcının yanı sıra enstrümantalist olarak iki kemancıya, kilise müziğini güçlendirmek ve canlandırmak amacıyla,
De ce que coûte le ténor, le soprano, l'orchestre...
Bunun için başka nedenler var.
" M. Pierrot revient avec un pistolet qu'il vide sur le ténor.
" Pierrot silahındaki tüm kurşunları zavallı tenora boşalttı,
J'ai entendu dire que tu es un super ténor,
Merhaba Jimmy, iyi bir müzisyen olduğunu duydum.
– Vous êtes ténor?
- Tenor musun?
Tu es un fameux ténor.
Müthiş bir tenorsun.
Tu es un fameux ténor.
Gerçekten iyi bir tenorsun.
Plus d'opérettes de 4 sous. Plus de ténor minable.
Artık Mikado ve kılıksız tenorlar yok.
Le fameux ténor Aureliano Fuciletto.
Ünlü tenor Aureliano Fuciletto
Elle disait que j'étais le meilleur ténor italien
Her zaman en iyi olduğumu söylerdi. En iyi İtalyan tenor.
Notre ténor, Fuciletto, s'amuse en pensant que c'est un dauphin... et les deux professeurs de chant, chasseurs de baleines.
Bizim tenorumuz, fuciletto, yunus olmak ister misiniz... ve iki şarkı efendisi, balina avcıları
Premier basson, trombones ténor, avec les ténors.
Birinci bason, tenor trombonlar, tenorlarla birlikte.
Voici le grand ténor Tomasino Baratta.
Karşınızda Tenor, Tomas Innovarata.
Le célèbre ténor!
Şu ünlü tenor.
Parce qu'ils ont un nègre qui chante en 2e partie, et qui possède une des plus belles voix de ténor que j'aie entendues.
Oyunun ikinci yarısına damgasını vuran bir zenci reis vardı. - Duyduğum en iyi tenorlardan biriydi.
Et je me rappelle qu'un soir, un jeune ténor italien fut bissé cinq fois, dans "Que je tombe en soldat", et qu'il atteignit le contre-ut à chaque fois.
Hatırlıyorum da, bir defasında, genç bir İtalyan tenor arka arkaya 5 defa "let me like a soldier fall" u söylemişti. Her defasında tiz mi'yi çıkarmıştı.
Pour moi, il n'y avait qu'un ténor. Pour mon plaisir, je veux dire.
Beni gerçekten tatmin eden tek bir tenor oldu.
Je crois qu'il avait la plus pure voix de ténor qui ait jamais fait vibrer la gorge d'un homme.
O bana göre bir erkek tenorun hançeresinden çıkabilecek en duru sese sahipti.
Un ténor anglais, pur, suave.
Olgun, hoş, tatlı bir İngiliz tenor sesi.
Applaudit-on le ténor de s'éclaircir la gorge?
Kimse bir tenoru boğazını temizledi diye alkışlamaz.
Au saxophone ténor et soprano, Shadow Henderson.
Tenor ve soprano saksafonda... Gölge Henderson.
Galli, un ami de Doña Sol, chante ce soir.
- Tito Galli, İtalyan Tenör, Dona Sol'un bi arkadaşı.
Il nous faut un ténor!
Bir tenora ihtiyacımız var.
J'avais acheté un saxo, un vieux C-melody d'occase.
Ben de bir saksofon almıştım. Kullanılmış bir tenor saksofon.
- Abrahams HM. - Vous êtes ténor?
Tenor mü sesin?
Sais-tu qu'il avait une belle voix?
Hı-hı. Çok güzel tenor bir sesi olduğunu biliyor muydun?
Il fut second.
Tenor kategorisinde 2. olmuş.
Comme vous en avez exprime le v? u, les Soviétiques consentent a y faire participer le celebre tenor Vladimir Biletnikov.
Sovyetlerin ünlü tenorları Vladimir Biletnikov'u göndermeyi kabul etmeleri sizi şahsen çok sevindirecektir.
Maintenant, une chanson va célébrer cet événement.
Şimdi bu büyük olayı kutlamak için müthiş bir tenor geliyor.
Mesdames, préparez-vous à craquer pour Bang-Bang Bart.
- Var mı böyle bir şey? - Var! Tenor Andrea Bocelli bütün bir şarkıyı sırt üstü söyleyerek kaydetmiştir.