Translate.vc / French → Turkish / Ur
Ur translate Turkish
50,387 parallel translation
Tu remplis un quiz et pour un dollar, t'as le nom et le numéro de ton âme sœur.
Anketi doldurup sadece bir dolara tek gerçek ruh eşinin adını ve numarasını alırsın.
Et c'est pas la solitude de celui qui cherche l'âme sœur, ou de celui qui est rejeté par les jeunes populaires.
"Aşkı ne zaman bulacağım" türünde bir yalnızlık değil ya da "popüler çocuklar bana acımasız davranıyor" türünde de.
Une âme sœur.
Kafa dengiyiz.
La définition du cœur
Kalbin tanımı adeta
Je fais quoi avec mon cœur qui va exploser?
Patlamak üzere olan kalbimi ne yapayım peki?
Je sais que tu es quelqu'un de bien, au grand cœur.
İyi yürekli iyi bir insan olduğunu biliyorum.
Tu t'occupes si bien de ta sœur.
Kız kardeşinle nasıl ilgilendiğini görüyorum.
Zach, t'es qu'un idiot qui fait des choses cruelles et stupides, bien que tu aies probablement bon cœur.
Zach, sen de özünde iyi olsan da zalimce ve saçma şeyler yapan ayrıcalıklı bir aptalsın.
Mon esprit et mon cœur étaient toujours dans le néant total.
Aklım ve kalbim hâlâ koskoca bir hiçliğin ortasındaydı.
Ils m'ont brisé le cœur.
İkisi de kalbimi kırdı.
Clay... On ne sait pas ce qu'il y avait dans sa tête, dans son cœur.
Clay onun aklında ya da kalbinde ne olduğunu bilmiyoruz.
" pourront se tenir la main et chanter en chœur ce vieux gospel :
"... el ele tutuşarak siyahilerin eski bir ilahisini söyleyecekler.
Ma sœur avait la même robe.
- Ablamın da böyle bir elbisesi vardı.
Ma sœur adorait cette robe.
Ablam o elbisesini çok severdi.
Elle a craqué. Elle a du cœur.
Yumuşak biri, yüreği çok geniş.
Mais une altruiste au cœur tendre qui épouse Negan pour sauver son mari,
Kocasının hayatını kurtarmak için Negan'la evlenen özverili ve hassas biri o.
Ça a beau être une idée de Negan, on n'est pas là à contrecœur.
Bunun Negan'ın fikri olması, burada olmak istemediğimiz anlamına gelmez.
Tout est possible tant que ton cœur bat toujours.
Kalbin atmaya son verene dek her şey mümkündür.
J'essayais juste de protéger ma sœur.
Ablamı korumaya çalışıyordum sadece.
Je ne laisserai pas ma sœur se faire tuer.
Ablamı öldürmene izin vermeyeceğim!
Des aventures nous attendent Morty - -juste toi moi- - et parfois ta sœur et parfois ta mère, mais jamais ton père.
Atılacağımız bir sürü serüven var Morty. Sadece sen ve ben. Bazen de ablan ve annenle, ama babanla asla.
Ta mère n'aurait pas accepté que je revienne ici.. Oh bon sang. ... sans toi et ta sœur.
Sen ve ablan olmadan eve gelseydim, annen beni kabullenmezdi.
Écoute ta sœur, Morty.
Kardeşini dinle, Morty.
Attendons ma sœur avant de partir.
Rick, kardeşin olmadan ayrılamaz mıyız?
Ma sœur est morte dans du spaghetti.
... ablam spagettinin içinde öldü.
- Je viens vous chercher, ta sœur et toi.
Ablanla eve gelmenizi istiyorum.
Donc, t'es moitié reptile froid et sans cœur, moitié... machine sans coeur... également froide.
O zaman, sen yarım soğuk-hissiz-sürüngen yarım aynı-şekilde-soğuk aynı-derecede-hissiz makine misin?
Je sais pas, mon cœur.
Bilmiyorum bebeğim.
Je sais, mon cœur.
- Biliyorum bebeğim.
C'est pas grave, mon cœur.
Sorun değil bebeğim. Her şey yoluna girecek.
Colère, hostilité, rancœur.
Öfke, düşmanlık, hınç.
Je sais que Matt peut s'emporter. Mais il a un cœur d'or.
Bak, Matt'i tanırım, heyecanlanabilir, ama kalbi doğru yoldadır.
Remplis ton cœur de couleurs
Kalbini renkli şeylerle doldur
Maître, vous savez sûrement que le cœur de mes frères et moi battent à l'unisson.
Efendim, kesinlikle biliyorsun kardeşlerim ve ben tek yüreğiz.
Si vous punissez le singe, mon cœur souffre.
Kardeş maymun'u cezalandırırsan, kalbim sancı içinde oluyor.
Mon cœur souffre vraiment.
Ve çok can sıkıcı bu!
Le plus important est ce qu'on a dans le cœur.
Önemli olan sa kalpten ne hissettiğindir.
Il y a quelqu'un dans votre cœur.
Kalbinde birisine karşı özlem var.
En suivant votre cœur, vous resterez jeune.
Kalbini takip eden kişi genç ve huzurlu olacaktır.
C'est pour ça que je me cultive selon le désir de mon cœur.
Bu yüzden kendimi eğitiyorum kalbimin arzularına göre.
C'est comme s'il suivait son cœur lui aussi.
Sanki küçük bir çocuğu izler gibi hissediyorum.
Suivez votre cœur.
Kalbinin sesini dinle.
Admettre ses erreurs peut gagner le cœur des gens.
Doğru zamanda bir hatayı itiraf etmek için insanların kalbini kazanabilir.
Je suis devenue un tas d'os, mais ma rancœur a survécu.
Bir yığın kemik haline döndüm. ölümden sonrada şikayetim devam etti.
Tu suis ton cœur, mon chemin vers la sagesse suprême.
Kalbini takip ediyorsun yüce bilgelik için kendi yolum bu.
Elle est toujours dans votre cœur.
O her zaman kalbinde burada.
Dans mon cœur, il n'y en a qu'une.
Kalbimde başkası için yer yok.
Tu es la seule dans mon cœur.
Sen kalbimdeki tek kişisin.
... ou à ta sœur, je le nierai. Tu vas le nier? ... et ils seront de mon côté car je suis un héros, Morty.
Benim tarafımda olurlar çünkü ben bir kahramanım Morty.
De toute évidence, Morty et Summer saisissent votre obsession arbitraire du cornichon à un contournement de ce qui était supposé être leur thérapie. Oh, je pense que cet incident de cornichon est un meilleur chemin que n'importe quel autre au cœur du dysfonctionnement de votre famille.
Bence bu turşu hadisesi ailenizin bozuk yapısının özüne inmemize giden en iyi yol.
Comme quand je sais toujours si tu vas prendre la tête avec un cœur ou une impasse.
Mesela her seferinde dam ya da ası empas atacağını bilmem gibi.